12 Eylül 1980’de gerçekleşen askeri darbe, Türkiye’nin siyasi tarihinde derin izler bırakmıştır. Darbe sonrasında 650.000 kişi gözaltına alındı ve 50 kişi idam edildi. Ünlü isimler arasında Erdal Eren’in idamı özellikle toplumda büyük bir travma yaratmıştır. Henüz 17 yaşında olan Eren, darbenin adaletsiz yargılamalarının simgesi haline geldi. Yüzlerce kişi işkenceye maruz kaldı, siyasi görüşleri nedeniyle ağır cezalar aldı. Mamak ve Diyarbakır Cezaevi gibi yerlerde insanlık dışı işkenceler yaşandı, bu dönemin karanlık yüzünü ortaya koydu.
12 Eylül darbesi sadece iç siyasi dengeleri değil, uluslararası ilişkileri de derinden etkiledi. NATO’nun en önemli müttefiklerinden biri olan Türkiye’de darbenin arkasında ABD’nin olduğu iddiaları sıkça dile getirildi. Darbe döneminde CIA Türkiye İstasyon Şefi olan Paul Henze, darbenin ardından ABD Başkanı Jimmy Carter’a “Ankara’dakiler başardı” şeklinde bir mesaj iletmişti. Bu mesaj, darbenin planlayıcılarının ABD ile sıkı bir ilişki içinde olduğunu gösterir niteliktedir. O dönemde Türkiye’deki siyasi istikrarsızlık ve sol hareketin yükselişi, ABD’yi derinden endişelendirmişti. Darbe, Türkiye’nin Batı bloku içindeki pozisyonunu güçlendirmek amacıyla yapılmış bir hamle olarak görülebilir.
Elinde silah olanların devleti yönetme isteği, tarihte birçok örnekte olduğu gibi güvensizlikle sonuçlanmıştır. Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın liderliğinde gerçekleştirilen 12 Eylül darbesi, askeri güçlerin siyasi otoriteyi devralmasının bir örneğidir. Bu durum, halkın iradesini ve demokrasiyi hiçe sayarak ülkenin silahlı kuvvetlerle yönetilmesiyle sonuçlandı. Darbenin ardından askeri yönetim, Türkiye’de büyük bir baskı rejimi kurdu ve demokrasi askıya alındı. Elinde silah olan bir güçle devlet yönetildiğinde, özgürlükler kısıtlanır, adalet yok olur ve halkın iradesi hiçe sayılır. Bu durum, askeri müdahalelerin tarih boyunca neden güvenilmez olduğunu bir kez daha gözler önüne sermektedir.
12 Eylül darbesini yapan Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya, yıllar sonra yargı önüne çıkarıldı. 2012 yılında, 12 Eylül davası kapsamında Evren ve Şahinkaya darbe yapmak suçlamasıyla yargılandılar. Her iki isim de müebbet hapis cezasına çarptırıldı ve rütbeleri söküldü. Bu yargılama, Türkiye’nin darbecilere karşı açtığı ilk davalardan biriydi ve demokratikleşme adına atılan önemli bir adımdı. Ancak darbenin yarattığı toplumsal ve siyasi hasarın telafisi için bu cezalar yeterli olmadı.
12 Eylül, Türkiye’nin siyasi yapısını köklü şekilde değiştirdi. Darbenin ardından siyasi partiler kapatıldı, binlerce kişi siyaset yapma hakkından mahrum bırakıldı. Yeni bir anayasa yapıldı ve bu anayasa, Türkiye’deki siyasi ve hukuki düzenin temel taşlarını oluşturdu. Ancak bu anayasa, halkın iradesinden çok askeri vesayeti güçlendiren bir nitelik taşıyordu. Bu durum, Türkiye’nin demokrasi mücadelesini daha da zorlaştırdı.
12 Eylül darbesi, Türkiye’nin demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçti. İşkenceler, idamlar ve siyasi baskılar, Türkiye’nin yakın tarihinin en acı sayfalarından birini oluşturdu. Darbe sürecinde NATO ve ABD’nin parmağının olması, Türkiye’nin dış müdahalelere açık bir hale geldiğini gösterdi. Elinde silah olanların devleti yönetme arzusu, tarihte olduğu gibi Türkiye’de de büyük bir güvensizlik yarattı.
MİRATHABER.COM