Mehmet Akif Çolak
Bu yazıda tarihi bir hakikati sizlerle paylaşmak isterim. Bazı hadiselerin vukuu, arkasında barındırdıkları cüzi sebeplerin neticesidir. 12 Mart ihtilalinin engellenmesinin arkasında da basit bir neden yatar. Aynı bir tohumun teselsülünün arkasından bir umman gelmesi gibi. Bazı hadiseler, mahiyeti asliyelerinden umulmadık büyük neticeler meydana getirirler.
Üstat Necip Fazıl’ın Büyük Doğu mecmuasının etrafında toplanan şahıslardan biri olan Abdurrahim Bezci Albay Atıf Erçıkan’ın akrabasıydı. Abdurrahim Bezci’nin vesilesiyle burada anlatması uzun sürecek bir hadise neticesinde Albay Erçıkan muhafazakâr ve milli bir hüviyet kazandı.
12 Mart muhtırasından evvel Türkiye’de sol albaylar cuntası ihtilâli oluyordu. Erçıkan o hengâmede ya albaydı ya da yeni general olmuştu. Bir şekilde bu cuntaya dahil oldu. Bu cuntanın müteşebbisleri, murad olunan netice hasıl olsaydı kimi başbakan kimi bakan yapacaklardı hepsini belirlemişlerdi. Meselâ Yön dergisi sahibi Doğan Avcıoğlu başbakan yapılacaktı.
Erçıkan, 12 Mart muhtırasından bir gün evvel cuntacılar ile bir mahrem toplantıya katıldı. O toplantıda tedariklediği bir anahtarlığın içine konulmuş bir mikro teyip ile bütün konuşmaları kayd etti. Gece yarısı Genel Kurmay Başkanı Cevdet Sunay’ın evine gitti. İhtilal hazırlığını haber vererek elindeki ses kaydını dinletti. O gece cuntaya dahil olmuş subayların her birinin yerine güvendikleri başka bir subayı evinden Genel Kurmaya getirip gece yarısı tayin evrakını imzalatarak yeni birliklerinin başına gönderdiler. Yeni görev mahalline gönderdikleri subaylara uyumamalarını ve nizamiyede beklemelerini, selefleri geldiği zaman şöyle demelerini tenbihlediler: “Emekliye sevk edildin. Gernel Kurmaya git, muameleni yap. İçeriye giremezsin” O toplantıya katılan askerlerin her biri sabah kendi garnizonuna giremediler ve hepsi TSK’dan tasviye edildiler.
Genel Kurmay başkanı Cevdet Sunay, kuvvet komutanları ile bir toplantı düzenledi. O toplantıda cuntacıların tasviye edilmelerinin ardından deşifre olmamış ve geride kalan diğer subayların tekrar yeni bir ihtilale kalkışmalarını önlemek amacıyla mâlüm muhtra kararı alınarak hükümet düşürüldü. Bu şekilde ihtilal yapması muhtemel geride kalan grup, karşılarında hiçbir siyasi geçmişi olmayan yeni bir hükümet bulmuş oldular. Bu sayede yapılmak istenen ihtilalin gerekçesi olan icraatların herhangi birini yapmış bir hükümet ile karşılaşmamış oluyorlardı. Böylece ihtilal gerekçeleri de ortadan kalkmış oldu. 12 Mart muhtırası neticesinde hükümet istifa ettirildi ve Nihat Erim başbakanlığında asker içindeki ihtilâlci güruhun fikrî prensiplerine yakın bir hükümet kuruldu.
Erçıkan’ın muhafazakâr bir hüviyet kazanması ve bazı hakikatlere vâkıf olması neticesinde yapılması planlanan bir ihtilali muhtıraya tebdil ettirmiş böylece bu süreç en az hasarla atlatılmıştır.
Şu bir hakikattir ki, devletin işleyişine ve demokrasiye halel getirecek hiçbir kalkışma kabul edilebilir değildir. Lâkin İslâmî bir kaide gereği “Şerreynin içtimaında ehveni şer tercih edilir” bu iki şerden en ehveni olan muhtıra, anlatmış olduğum hadiseler neticesinde gerçekleşmiştir.
Selâmetle.