Dolaylı da olsa Darbeyle ilişkisi olanlar ve Müslüman Milletimizle alay edercesine Fetö bağlılığını fiilen sürdürenlerin dışındakiler için insanî duyarlılık gösterilmesini istiyoruz. Hangi kriterler kullanılarak gözaltılar ve tutuklamalar yapılmakta olduğunu bilmek istiyoruz. Mağduriyetlerin giderilmesi için gayret bekliyoruz. Bütün bunları da şeytanlaşmış dilsizlerden olmamak için ifade ediyoruz.
17/24 Aralık olayları sonrasında Fetö ile ilgili olarak 10 kadar televizyon programına katıldım. Şahısları konu edinmeden bu yapının İslâm dışılığına vurgu yaptım. Kadir Gürsel’in ifadesiyle başı yurt dışında gövdesi yurt içinde olan bu yapının emperyalizmin güdümünde olduğuna dikkat çektim. 15 Temmuz’u 16 Temmuz’a bağlayan gece 01.29 da darbeye karşı çıkarak Milli iradenin yanında olduğumu Facebook sayfamda haykırdım. Darbe başarılı olsaydı Fetö’yü yöneten dış güçler bu yerel zalimler eliyle çok ama çok kan dökerler ve Ülkemizi de çökertirlerdi. Ben de muhtemelen merhum olurdum.
Bütün bunları sözlerimin ilgililer tarafından dikkate alınması için yazıyorum.
Sözlü ve fiili, dolaylı ve dolaysız olarak Darbe ile en ufak bir alakası olanların merhamet olunmaksızın adaletle cezalandırılması taraftarıyım. Ne var ki bazı gerçekler de göz ardı edilmemelidir.
a. Yetkili ve etkili yöneticilerimiz tarafından da dile getirildiği üzere Ülkemiz imkânları bu örgüte sağanak sağanak yağdırıldı. Güç kazandılar/kazandırıldılar. Çok yönlü çıkarları için bu zalim örgüte yanaşanlar oldu ve sempatizanları oluştu. Geleceklerini bu zalimlere bağlayanlar yalakalık ziyaretleri için sıraya girdiler, Himmet/yardım örtüsü altında büyük rüşvetler ödemek mecburiyetinde bırakılanlar oldu.
b. Mülga 163 maddeyi ihlâlden yedi defa Ağır Ceza Mahkemeleri ve de Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nde yargılandım. Savcıların mağduru oldum. Onlar tarafından bile iftiralara maruz kaldım, kalanları da gördüm. Laiklik hâmisi olanların yanı sıra kararlarını hükme dönüştürmede ürkek mi ürkek olan hâkimlere de şahit oldum.
c. Bu tecrübeleri yaşadığım için kurumlarından atıldıkları ve mevkuf olarak mağdur edildikleri feryadında bulunanlara kulak verme gereğini duydum/duyuyorum. Hastalık Hastası olanlar gibi Mağduriyet Hastalığı’na tutulanlar ve bu ülkede bir darbe olmamış gibi davranarak mağduriyet edebiyatı yapanları da var olmakla birlikte hakikaten zulme uğrayan insanlarımız da var. Haklarının iadeleri ve salıverilmeleri durumunda kendilerinin de sıkıntıya düşebilecekleri düşüncesiyle yetkisini kullanmayan sorumlularımız da var. Hemen her gün bir gözaltı dalgası geliyor. Gelişmelerden etkilenen ekonomimiz de yeni yeni mağduriyetler oluşturuyor.
Biz Müslümanız. Aziz Peygamberimizin ifadesiyle “Yeryüzünde Allah’ın Şahitleriyiz.”(Buharî Cenaiz 86) İslâmî inancımız gereği toplumun vicdanı olmaya mecburuz.
Dolaylı da olsa Darbeyle ilişkisi olanlar ve Müslüman Milletimizle alay edercesine Fetö bağlılığını fiilen sürdürenlerin dışındakiler için insanî duyarlılık gösterilmesini istiyoruz. Hangi kriterler kullanılarak gözaltılar ve tutuklamalar yapılmakta olduğunu bilmek istiyoruz. Mağduriyetlerin giderilmesi için gayret bekliyoruz. Bütün bunları da şeytanlaşmış dilsizlerden olmamak için ifade ediyoruz.
Ama unutulmamalıdır ki bu ülke bir Darbe yaşadı. Şehitler verdi. Darbe üzerinden henüz bir yıl bile geçmedi. Fiziksel anlamda işkence edildiğini de duymadık. Bu sebeple Hak beklentisi içinde olanlar da biraz sabır göstermelidir. Bu da bir imtihandır. Gerçekten mazlumsak mağduriyetimiz âhiret yatırımımız/kazancımız olacaktır. Sivil örgütlerimiz de mağdur ailelere yardım etmelidir.
Tamam, sabır gösterilsin de adalet de geciktirilmesin. Çünkü ateş düştüğü yeri yakıyor. Söndürülmezse bize de sıçrar. Rabbimiz sıçrayabileceğini bildirmiyor mu?
“Zalimlere asla meyletmeyin. Ederseniz çok yönlü “Ateş” size de dokunur. İyice bilin ki Allah’tan başka hiçbir yardımcı dostunuz yoktur. Hiçbir güç de size yardım edemez.”(Hûd 113)
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi