Birinci dünya savaşı sonrasında kurulan yeni dünya düzeninde Türkiye Cumhuriyeti Devleti her ne kadar iç siyasete yönelik olarak bağımsız bir ülke konumunda görülsede dünya müessses nizamın bir parçası olarak ABD ve Batı ülkelerinin gözetim ve kontrolü altında varlığını sürdürmüş devlet politikalarını o çerçevede şekillendirmek mecburiyetinde kalmıştır.
Cumhuriyetin ilk kuruluş yıllarından günümüze kadar ki siyasi gelişmelere, kanun ve anayasa çalışmalarına bakıldığında bu tespitimizin haklılığı görülecektir. Cihana altı asır nizam veren Osmanlı Devleti batıda ki inkişaf eden sanayi devriminin sağladığı güç ve insiyatifi elde edemediği için üstünlüğü kaybetmiş dolayısıyla vatan topraklarında ki hakimiyeti de batılı ülkelere kaptırmıştır.
Osmanlının bakiyesi üzerine kurulan ve varlığını sürdüren Türkiye Cumhuriyeti de batılı ülkelerin politikalarına boyun eğmek zorunda kalmıştır. Dünyayı yöneten batılı ülkeler her zaman Osmanlı Devletinin yeniden dirilişinden ve dünyaya nizam vermesinden korktukları için Türkiye Cumhuriyeti ni yakın markajda tutmuşlardır. Onun izlerini silmek için iç politikada halkın gözünün yaşına bakılmaksızın inkilap yasalarının çıkarılmasını sağlamış ve uygulatmışlardır. Tabiki bu değişimde dindeki yozlaşma ve yobazlığın yaygınlaşması da batının istediği bu devrimin kolayca yerleşmesine katkı sağlamıştır.
2002 yılına kadar ki süreçte yaşanılan tek partili dönem, açık oy gizli sayımla yapılan seçimler, çok partili dönemlerde yapılan askeri ihtilaller, halklar arasında ki iç karışıklıklar, terör belası Türkiye Cumhuriyeti Devletini siyasi istikrarsızlıktan kurtaramadığı gibi iktisaden kalkınmasını engellemiştir. Dolayısıyla askeri açıdan da silah ve techizat bakımından ABD ye bağımlı olmaktan kurtulamamıştır. Devlet tarihinde epey bir süre askeri personel maaşlarının dahi doğrudan ABD tarafından verilmesi bile devlet olarak ne kadar dışa bağımlı olduğumuzu ıspatlamaktadır.
Böyle bir süreçin sonunda 2002 yılında R.Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde ki kadronun iktidara gelmesiyle birlikte yine dünyayı yöneten aynı mihraklar ülkemizin yönetiminde ki etkilerini ve bağımlılıklarını sürdürmek istemişlerdir. Ancak dünyayı yöneten küresel güçler 15 Temmuz 2016 yılına kadar ki süreçte her türlü ellerinde ki ergümanları denemelerine rağmen Recep Tayyip Erdoğan ın yonetimindeki Türkiye Devleti üzerinde istedikleri siyasi ve iktisadi operasyon yapamaz olmuşlardı. Türkiye Devletinin yüzünden Ortadoğuda ki planlarını da istedikleri gibi yürütemediler. Türkiye’de geçmişte olduğu gibi kafalarına göre hükümet kurup hükümet yıkamaz oldular. Millet her ne seçim yapılırsa yapılsın R.Tayyip Erdoğan’ı bırakmıyordu. Bu yüzden demokrasi üzerinden içteki piyonları aracılığı ile oynadıkları sahtekarlıklarla bir türlü kendilerince istedikleri oyunu kuramayacaklarını anlamışlardı. 1960 ve 1980 askeri ihtilallere benzer bir operasyon için şartlar; Cumhurbaşkanımızın iktidarında muktedir maharetli liderliği sayesinde ne kadar arzu etseler de bir türlü istedikleri ortamı oluşturamadılar. Artık tek çare olarak gördükleri; Liderlerini kendi emirleri altında tuttukları ve devletin her kademesine sirayet eden FETÖ yapılanması kalmıştı. İşte böyle bir atmosferde 15 Temmuz kalkışmasının sonucu ne olursa olsun yapılmasına karar verdiler. Başarılı olursa kendi emirlerinde bir devlet; başarılı olmaz ise iç kargaşa ve çatışma ortamıyla zayıflayacak bir devlet hedeflediler. Millet çoğunluğunun gönlüne taht kuran lider R.Tayyip Erdoğan milletinin tamamıyla birlikte hem ihtilâli bertaraf etti hemde devletin askeri gücünü batılıların beklemediği boyutlarda güçlendirdi.
Sonuç itibariyle Cumhurbaşkanımızın iktidarında muktedir maharetli liderliği sayesinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti ne onların güdümüne girdi nede güçsüz ve çaresiz bir konuma düştü. İşte bu yüzden 15 Temmuz demokrasi adına ve Türkiye aşkına her yıl kutlanılması gereken bir bayram olma özelliğini hak etmiştir. İnşallah nesiller boyu bu ruha sahip bir anlayıştaki kadronun devletin yönetiminde sürekli bulunacaktır.
FEHMİ YAĞLI
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…