islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4849
EURO
36,2385
ALTIN
2.960,90
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
8°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

2019: hem kolay hem zor

2019: hem kolay hem zor
13 Eylül 2017 07:46
A+
A-

Ortada alternatif bir lider yok ama Türkiye’yi 2019’da beş yıllığına teslim alacak kişinin yeni düzenlemelerle parti kurmasına, kampanya yapmasına, halka kendini kabul ettirmesine gerek de kalmadı.

Türk siyasetinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın dışında bir lider adayıvar mı?

Baktığımızda, uzaklarda bile toplumu arkasından sürükleyecek bir isim görünmüyor. Fakat iktidar aslında kendi yaptığı düzenlemelerle, daha önce garanti olan siyasi hakimiyetini zora sokmuş oldu.

Medya gülleri

Halkın bir özellik bulamadığı ama eski medyanın yere göğe koyamadığı isimlere bakarak başlayalım.

Yirmi beş senedir bir lider adayı İlhan Kesici adı dolaşır; Demirel’in damadı eski bürokrat her seçimde öne sürülür. Toplumda karşılığı yoktur. Hatırlanan tek halka yönelik siyaseti 1994’te Cem Özer diye tedavüle sokulmuş bir komiğin sunduğu televizyon programında İstanbul belediye başkanları adaylarına (programa Dalan ve Livaneli katılmış, Erdoğan boykot etmişti) kadehte kırmızı meyva suyu ikram edildiğinde, “bu meyva suyu, değil mi” diye halka şarap içmediğini vurgulamasıdır. Eski Türkiye’nin merkez sağ muhafazakarlarının halkçılığı bu kadardı. Merkez sağ dini duygulara şerbet, gerisi bankalara borçlanmak demekti.

Ardından 15 senedir bir geldi geliyor Mustafa Sarıgül hadisesi gazetelerde ayakta tutulmuştur. Sarıgül’ün FETÖ’ye yakın olduğu, aslında herkese yakın olduğu, bir proje olduğu çok eskiden beri iddia edilmiştir. Kılıçdaroğlu gelince Sarıgül’e gerek kalmamıştır.

Kemal Kılıçdaroğlubaşa gelebilen tek medya gözdesi oldu. Kılıçdaroğlu ilk kez FETÖ’nün can düşmanı Büyükanıt’a tahsis edilen Audi zırhlı araçın detaylarını yayınlamasıyla kamuoyunca tanınmıştı. Kimler bu bilgiyi ve ardından gelen yolsuzluk bilgilerini sağladı, kimler ona Gandi adını taktı, kimler onu gündemde tuttu, kimler İstanbul belediyesine aday gösterdi ve kimler seks kasetleriyle Ulusalcı Baykal’ın yerine getirdi tahminler var. Türkiye’yi yabancılara şikayet etmek dışında herhangi bir seçimde ciddi bir başarı sağlayamayacağı açık.

Şafak Paveydiye bir rüzgar estirilmiş, Amerikan elçiliğinin gözdesi denmiş, CHP’nin başörtüsü konusunda bile saldırı aracı olarak kullanılmıştı. Sonra bir bacağını küçük bir çocuğu kurtarmak için kaybetmediği, aslında başarısız bir intihar girişiminde yitirdiği yazıldı. Zamanla Pavey ümidi de kayboldu.

Medyanın son gözdesi, özelliği abisinin ülkücü geçmişi olan Meral Akşener. Kabadayı kişiliğiyle kameraların önünde kocasını bile aşağılayan inkılap tarihi öğretmeni, 6 ay Mehmet Ağar’ın yerine bakmasıyla bakanlık deneyiminde Paşalara kafa tutmasıyla ünlü. Ama FETÖ’ye yakınlığı ve tam dış destek alması da bilinen bir özelliği. Gerçi siyaset parayla olur ve onun kaynakları da bol.

Bu isimlerin ortak özelliği İslam Birliği, Taban Ekonomisi, Çevrecilik, Bilimsel Eğitim, Dijital Mahremiyet gibi 21. yüzyılın temel konularında hiç bir fikirlerinin olmaması, Küresel Faizci Finansal çevreler kendilerine ne emrederse yapacak olmaları. Eski Gladio derin devletinin geri dönme araçları olarak, Türkiye’nin çıkarları diye bir sorunlarının bulunmaması.

AK Muhalefet

AK Parti kökeninden gelip de Erdoğan’a alternatif biri de bulunmuyor.

Ahmet Davutoğlu, hem AK hem de eski medyanın ortak gülüydü. Hem de 2015’te iktidarı ele alıp Erdoğan’ı sarayda diri diri gömmeye çok yaklaşmıştı.. Ancak insanlar zamanla kralın çıplak olduğunu gördü. Cumhurbaşkanı son anda müdahalelerle bizi yeni savaşlardan kurtardı. Geriye FETÖ’yle yakınlaşmalar ve sözde rejimin düşmesine’aylar yok haftalar var’ diye körüklediği Suriye felaketiyle 400 bin ceset yadigar kaldı. Hâlâ geri dönüşünü uman bir kaç yazar dışında toplumda karşılığı kalmadı.

Abdullah Gül, yedi yıl cumhurbaşkanlığı karşılığında, defalarca istekli olduğunu beyan etmesine rağmen parti siyasetine dönüş fırsatını yitirdi. Muhalefetin desteğini alamayacak kadar AK parti kurucusu, AK partinin desteğini alamayacak kadar da son dönemde tarafsız kaldı. Bir kitlesi bulunmuyor.

Kırgınlığıyla meşhur Bülent Arınçda gündeme sık gelen bir eski siyasetçi. Bazı gruplara televizyon sahibi etmesi ve TRT’deki FETÖ saltanatının mimarı olması, başardığı yegâne işler. Toplumda karşılığı bulunmuyor.

Dışarıdan muhalefet?

Çile bülbül şarkısına eşlik ederken bile Allah’ın adını ağzıma almayayım diye susacak derece militan din karşıtı olan eski cumhurbaşkanı A.. Necdet Sezer de bir medya gözdesi olmasına karşın, halkın, kendini getiren başbakana kitapçık fırlatmasıyla çıkan ekonomik krizi unuttuğunu düşünmek çok zor.

Hiç siyasette olmayan ama geniş bir halk kesiminin sevdiği isimler de çok az. Eskiden Barış Manço vardı. Bugün de belki Şenol Güneş, Aziz Sancar, Canan Karatay Türk halkının topluca sevdiği, saydığı nadir isimler. Ancak acımasız Türkiye siyasetinin dişlilerine bu tür kişiler kaç hafta dayanabilirler bilinmez. Tek bir açığı bulunmayan, ömrü boyu İslam Birliği sahasında çalışmış, eleştirilmez görünen Ekmeleddin İhsanoğlu bile kum torbasına çevrilmişti.

Kısaca eski siyasi sistemde Erdoğan tamamen alternatifsizdi.

Ama bunu kendi eliyle iki referandumda değiştirdi. Artık iki turu geçen, toplumda sempatik bulunan herhangi biri Erdoğan’ın 40 senelik siyasi deneyim ve gücünü alt edebilir düzeye geldi.

Türkiye’yi beş yıl tamamen hakimiyetiyle yönetecek kişinin parti kurmasına, kampanya yapmasına, halka kendini kabul ettirmesine gerek kalmadı.

2019’da ikinci tura kalan herhangi biri Türkiye’de tam hakimiyetini kurabilir. Bunu da belirleyecek, Amerika, İngiltere, İsrail’in ve onların da arkasındakilerin alacağı “hangi ürünümüz Erdoğan’ı ikinci turda yener” kararı..

Eğer CHP’nin tatilcileri dönse 2014’te İhsanoğlu ikinci tura kalacak, ilk başarısıyla ciddiye alınacak, %40’ına yeni oylar ekleyecek, kazanma ihtimali olacaktı. Bu yılki referandumdaysa Evet uç ucuna çıktı.

Dolayısıyla bütün devletin bağlandığı 2019 cumhurbaşkanlığı seçimleri, hiçbir özelliği ve siyasi deneyimi yokken, Fransa devletini tümüyle ele geçiren, yıllanmış siyasi partileri devreden çıkaran medya gülü EmmanuelMacrontarzı birini tepemize koyabilir.

Cumhurbaşkanımız endişelenmekte haklı. Parlamenter sistemde yakınına bile yaklaşamayacakken şimdi hiç siyasi yaşamı olmayan biri elini kolunu sallayarak Türkiye’yi teslim alabilir.

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.