MİLLİ EĞİTİMİMİZ ZİYA SELÇUK’A TESLİM EDİLSİN DİYE Mİ YIRTINDIK ‘Milli Eğitim, kültür ve diğer gençlik alanındaki bakanlıklara teknik yönelimli atamalar, buralarda gereken köklü değişikliklere yeterli değildir
Bir bürokrat, diplomat veya siyasetçi herkes tarafından mübalağalı biçimde övülüyorsa bunda bir tuhaflık vardır. Mesela Ahmet Davutoğlu hocamız böyleydi. Hem Doğan Grubu hem Milli Gazete, hem Amerikan basını hem Çarşamba, hem AK hem Saadet sürekli genç akademisyeni yüceltirdi. Ama işe başladıktan sonra bir kaç gün içindeki Ermenistan fitaskosuyla bunun böyle olmadığı meydana çıktı.
Devlet işi yapanların mutlaka hasımları, doğal düşmanları olur. Bu düşmanların sayısı, iş yaptıkça, devlette verim sağlayıp yiyici kesimin keyfini kaçırdıkça daha da artar. Müstekbir ülkeleri rahatsız edince iyice artar. Hele büyük bir değişim, Allah yolunda maslahat yaparsa artık onu seven çıkmaz. Seven de korkup susar.
Yeni Milli Eğitim Bakanımız Ziya Selçuk bunun tam zıddı. 28 Şubatçılar onu severdi. AKP onu severdi. Mumcu, Prof. Dinçer, Çelik ve diğer bakanlar onu severdi. Bakanlık çalışanları severdi. Özel okullar severdi. Sendikalar severdi. Yabancı ülkeler severdi. Microsoft severdi. Açık kaynakçılar severdi. Eğitim profesörleri severdi. Liberaller severdi. Muhafazakarlar severdi. FETÖcüler severdi. Evrimciler severdi. Masonlar severdi. Komünistler severdi. Kemalistler severdi. Ziya Selçuk sevilirdi. Herkes onu kendi fikrinin bayraktarı addederdi.
Ziya Selçuk, yedi AK bakan öğütüp kılçığını tüküren Milli Eğitim Bakanlığındaki olumsuzlukların ete kemiğe bürünmüş halidir. Selçuk çalışkan dinamik bir insandır, iletişimi iyidir, konuşması iyidir, teknik yönden fena değildir. Ancak o, AK partinin neden Milli Eğitim sahasında bunca yatırıma rağmen muhteşem bir yenilgiye uğradığının da açıklamasıdır.
15 yılda Gezici, ateist ve PKK’ya taktik oy üreten bir gençliği imal eden AK Milli Eğitim’in sorunu temellerdedir, teknik noktalarda, elektronik tahtanın şarj aletinde, fizik formülünde değildir. AK Milli Eğitim, müfredatın, yani eğitim içeriğinin, evrensel olduğuna inandı, inandırıldı. Oysa müfredat evrensel değildir, ideolojiktir. İdeolojik olarak hazırlanır. Dahası tarihle matematik, psikolojiyle fen, beden eğitimiyle müzik bu ideolojik alanda işbirliği yapar.
Müslümanım diyen kesimimiz, özellikle fikri konularda ürkek ve kendilerinin yetersizliğinin farkında insanlar olduklarından, başım derde girmesin diye korkup komisyonlarda meydanı materyalist Batı hayranlarına terkederler. Materyalistler 15 sene geçmesine rağmen hala bizimkileri hariciyede, maliyede, savunmada, sanayi ve teknolojide, eğitimde parmaklarında oynatırlar. Bu nedenle köklü bir müftedat değişikliği yapacak ne bilgimiz ne vizyonumuz ne de yüreğimiz vardır.
Teknik açıdan baktığımızdaysa Milli Eğitim’in 18. yüzyıl Fransa ihtiyaçlarından 21. yüzyıl küresel ihtiyaçlarına dönüşmesi açısından Ziya Selçuk’un önerebileceği hiçbir devrimsel sıçrama yoktur. Bazı küçük operasyonel hamlelerle oyananacaktır. ‘İyi örnekler’, Sabancı Üniversitesi Eğitimde Reform Girişimi, STEM gibi dar odaklı sakızlar çiğnenecektir.
Milli Eğitim’in Ziya Selçuk’a teslimiyle ekonominin İMF bürokratlarına teslimi arasında bir fark bulunmamaktadır. Bu hamle, “AK Parti eğitim alanında Müslüman zihni şekillendirme iddiasını terk etmiş, Finli, İngiliz, Koreli, Alman zihniyetlerini alıp uygulamaya karar vermiştir” demektedir.
Milli olmayan bir bilgi öğretimi gelmektedir. Evrim Teorisi’nin yeri sağlamdır. Materyalist yaklaşımlar geri dönmüştür. Milli şuurdan vazgeçilmiştir. Ziya Selçuk Müslüman gençlik oluşturmanın adresi değildir.
Bu durumda Müslüman hükümetin, tıpkı Sultan Abdülhamid Han dönemindeki gibi kendine zıt Materyalist genç üretimi artarak devam edecektir. Bunlar AK Parti oylarını daha da indirecek, ‘orantısız zeki’ gençlik hasılatının katıldığı yeni Gezi olayları ortaya çıkacaktır.
Tabii gençlik sadece Milli Eğitim değil. Gençlik ve Spor ile Kültür ve Turizm gibi iki bakanlık da var. Bunlardan biri Spor Toto’da, yani kumar ve bahis oyunlarının yaygınlaştırılmasında ‘başarıları’ sayesinde göze girmiş genç bir bürokrata verildi. Diğeri de tatil ve otel kaçamakları kültürünü ülkeye yaygınlaştıran bir ‘başarılı’ iş adamına.
Kısaca gençlik, materyalizm, kumar ve zina ile barışık bir zihniyete emanet.
Bunlar bir milli gençlik oluşturamaz. Sekizinci milli eğitim fiyaskosu kapıdadır. Şimdi 13 yaşında olup 2023’te reşit olacak iktidar mamulu gençlerin bu sefer geri dönülmez bir biçimde protestolara başlaması kaçınılmaz. 1908’de böyle oldu, 1960’ta böyle oldu, 2013’te böyle oldu.
Ayrıca biz oyumuzu Erdoğan’a dindar gençlik diye verdik. Herkesin de vermesini istedik. Evrimci, tatilci, kumarcı gençlik diye vermedik.
Fakat hepimiz üzülerek farkındayız ki o anlı şanlı, tafralı edalı, Sezai Karakoç’lu Necip Fazıl’lı, ünvanlı referanslı, şimdilerde kolejli tahsilli muhafazakar kadrolarımız arasında tek bir kişi bile bulamadılar. Ziya Selçuk gel bizi kurtar dediler.
Bu düşünceyle, bizi Ziya Selçuk bile kurtaramaz.
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi