28 Şubat deyince ince bir sızı düşer yüreğime…
Necmettin Erbakan Hocamın boncuk boncuk terlemesi düşüverir benliğime…
Üzülürüm o zaman… Bazen birkaç damla gözyaşı düşer yanaklarıma…
28 Şubat sürecinde Üniversite kapılarında coplanan kızlarımız geldiğinde ise aklıma, gözyaşlarım kızgınlığa dönüşüverir bir anda…
Laiklik ilkesinin arkasına gizlenerek ve Atatürk’ü kendine kalkan edinerek “Türkiye laiktir laik kalacak” teraneleriyle yapılan bu zulüm, ne kadar da yakmıştı yüreklerimizi… Hem de buz gibi Şubat soğuğunda yanmıştı yürekler…
O saf ve temiz yürekler;
Kur’an Kursları kapatılırken yanmıştı!
İmam Hatipler kapatılırken yanmıştı!
12 yaşına kadar çocuklarımız Kur’an Kurslarına gidemeyeceği için yanmıştı!
Hafızlık müessesesinin önü tıkandığı için yanmıştı!
Kızlarımızın başları zorla açılırken yanmıştı!
“Başörtüsü 2-3 metrelik bez parçası çaput” dendiği için yanmıştı!
Hülasa, yanmıştı işte… Sanki muhafazakar ve dindar kesim bu vatanın evladı değilmiş gibi bir hava oluşturulmuştu. Erbakancıysan eğer, laikliğe karşısın ve vatan hainisin… İyi de bizim dedelerimizde Çanakkale’deydi, Sakarya’daydı, İnönü’deydi.
Ama olsun… Laiklik birilerine göre Allah’ın kanunu gibiydi ve değiştirilemezdi. İşin en kötü tarafı ise birilerine göre hala öyle…
Sincan’da tankları yürüterek “Demokrasiye balans ayarı yaptık” diyenleri tarih affeder mi bilmiyorum ama ben kendi payıma düşen tarafıyla hakkımı helal etmiyorum ve etmeyeceğim.
Biri de çıktı dedi ki “28 Şubat bin yıl sürecek.”
Peki sürdü mü?
Bendenizin naçizane kanaati sürüyor. 28 Şubat bize öyle bir miras bıraktı ki hayatımız o gün bugündür allak bullak oldu. Her darbenin kendi formatı içinde toplumda yaralar açma özelliği vardır. Bu post-Modern darbe toplumda yara ya da yaralar değil, tedavisi zor ama imkansız olmayan hastalıklara yol açtı…
28 Şubat darbesi toplumumuzu, laik anti-laik şeklinde öyle bir kutuplaştırdı ki, o kutuplaşmanın etkisi toplumumuzda hala devam ediyor. Hala birilileri 28 Şubat kafasıyla hareket edebiliyor. Bunu dillendirmekten de geri durmuyorlar. Mesela birilerine göre biz, hala din yüzünden geri kaldık…
İşin kötü tarafı ise, günümüz siyasetçileri bu kutuplaşmadan anlamsız bir şekilde nemalanma yani oy devşirme peşinde.
Ancak bizler artık bu ülkede, gönüllerde derin yaralar açan, sosyolojik açıdan da toplumu maddi ve manevi yıpratan darbeleri görmek istemiyoruz. İnanan inanmayan, başı örtülü örtüsüz her kesimin birbirine saygı göstermesini ve kardeşlik hukuku içinde bir ve beraber yaşamasını istiyoruz.
Anlamsız bir şekilde 28 Şubat kafasıyla hareket edenlere ve fırsatını bulduklarında darbe yapma sevdasında olanlara da tek tavsiyemiz olabilir.
15 Temmuz’u unutmayın!
Selam, saygı ve muhabbetlerimle…
Şaban Doğan
Rio’da uzlaşma için görüş birliği sağlanamadı. Toplantı sonrası Rio’da başarısız bir darbe girişimi oldu. Dünyayı…
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…