25 yaşın altındakiler bilmezler 28 Şubat post-Modern darbesini… Oysa en çok onların hayatlarını etkiledi bu melun darbe…
Bu darbede kendimle alakalı iki önemli olay hatırlıyorum. Aslında hatırlamak istemediğim ama bir türlü de unutamadığım iki olay.
Bu darbenin vuku bulduğu günlerde haberleri izliyorum. Yanımda büyük kızım var ve o zamanlar altı yaşlarında. Üniversite kapılarında bekleşen ve ağlaşan kızlarımız ve aynı zamanda da polis coplarına maruz kalan kadınlarımızın görüntüleri var ekranlarda. Tam bir kargaşa, tam bir insan hakları ihlali, tam bir vahşet…
Hatta ve hatta cahiliye döneminde Müslümanlara yapılan zulüm ve işkenceleri aratacak cinsten büyük bir vahşet….
Ne farkı vardı ki, Mekke döneminde başta Sümeyye annemiz ve diğer Müslümanlara yapılan zulüm ile 28 Şubat sürecinde başörtülü kızlarımıza ve mütedeyyin insanlara yapılan zulüm arasında…
İçimi acıtan, gözyaşlarımı tutamadığım bu vahşeti izlerken, yüreğimi yakan ilginç soru kızımdan geliverdi:
“Ne yani baba, şimdi ben büyüyünce Üniversite okuyamayacak mıyım?”
Yüreğimi yerle yeksan eden bu soru karşısında donmuş kalmıştım da gözyaşlarım biraz daha fazlalaşmıştı. Çünkü ekranda gördüğüm her kızımız, benim kızımdı, bizim kızlarımızdı. Bu milletin evlatlarıydı. Onlar geleceğin anneleriydi…
Türk milletinin “Mehmetçiğim” dediği ordusu, kendi halkına, kendi kadın ve kızlarına laiklik(!) adına zulmü reva görmekten çekinmiyor, her türlü adaletsizliği ve zorbalığı yapıyordu. Hem de ne zorbalık, ne nobranlık…
Anneler başı örtülü olduğu için çocuklarının yemin törenlerine giremiyor, kendi evlatlarının düğün merasimlerine alınmıyorlardı. Allah aşkına, literatürde ki hangi kelime veya kelimeler bu nobranlığı anlamada ve anlatmada kifayet edebilir ki?
Bu konuda hatırlamak istemediğim ikinci olay ise daha ilginç. 20-25 haneli bir köyün imam hatipliğini yapan biri olarak Jandarma karakoluna çağrılmış, boş bir odada da saatlerce sinir bozucu bir şekilde bekletilmiştim. Rütbesini şu an hatırlayamadığım bir astsubay gelerek, yine sinir bozcu bir soru sordu bana:
“Sen de Erbakancı mısın?”
***
Hepimizin bildiği bir söz vardır. “Geç gelen adalet adalet değildir” diye… Ama bir de “Zararın neresinden dönülürse kardır” diye bir deyim var. Geçte olsa 28 Şubat darbesini gerçekleştiren askerlerin yargılanması ve 14 sanığa verilen müebbet hapsin 9 Temmuz’da Yargıtay tarafından onanması, 5. Ağır ceza mahkemesinin de emekli generallere ait tutuklama kararını infaz savcılığına göndermesiyle, bu kişiler tutuklanarak cezaevine konuldular. Cezaevine konulan generallerin isimleri şöyle:
“Ahmet Çörekçi, Aydan Erol, Cevat Temel Özkaynak, Çetin Doğan, Çetin Saner, Çevik Bir, Erol Özkasnak, Fevzi Türkeri, Hakkı Kılınç, İdris Koralp, İlhan Kılıç, Kenan Deniz, Vural Avar ve Yıldırım Türker.”
Bu isimlerin içinde, Erzurum’da bir toplantı esnasında konuşma yapan ve dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan hakkında galiz küfürler eden Osman Özbek’in olmaması, benim açımdan bu davanın eksik kalan yanlarındandır.
Bilindiği üzere 28 Şubat sürecinin sadece asker ayağı yoktu. Bu darbenin bir de sivil ayağı vardı ki bunlarında yargılanması ve adalet önünde hesap vererek cezalandırılması, darbe mağdurlarının yüreklerine az da olsa su serpecektir.
Üniversite kapılarında sözüm ona ikna odaları kuran Nur Serter, Kemal Alemderoğlu gibi isimler de yargılanmalıdır. Bu milletin vergileriyle maaş alan ve o dönem yollara dökülerek darbeye destek veren “Kahrolsun şeriat” diye bağıran bütün öğretim görevlileri, bu yargılanmadan nasiplerini almalı, cezalarını da seve seve çekmelidirler.
Ömrü boyunca “İslam ortak pazarı” “İslam Birliği” “İslam ortak parası” gibi büyük projeleri hayata geçirmek ve İslam aleminin birlik ve beraberliğini sağlamak için çalışan ve uğraşan prof. Dr. Necmettin Erbakan hocamızı rahmet ve minnet ile anarken; sözüm ona laiklik adına yapılmış olan 28 Şubat darbesini bu millete reva gören başta zamanın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı olmak üzere, bu darbenin gerçekleşmesinde en ufak dahi olsa görev alan hiç kimseye hakkımı helal etmiyorum.
Ruz-i Mahşerde iki elim iki yakalarında olacaktır.
Selam, saygı ve muhabbetlerimle…. Şaban DOĞAN