islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4852
EURO
36,4080
ALTIN
2.960,47
BIST
9.359,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

28 Şubat’ın Derin İzleri ve Türkiye’nin Demokrasi Mücadelesi

28 Şubat’ın Derin İzleri ve Türkiye’nin Demokrasi Mücadelesi
28 Şubat 2024 12:00
A+
A-

28 Şubat‘ın Derin İzleri ve Türkiye’nin Demokrasi Mücadelesi

28 Şubat postmodern darbesi, 1997’de Türkiye’de gerçekleşen bir darbedir. Cunta üyeleri, iç vesayet odaklarının dış desteklerle yürüttüğü planlarla demokrasiye karşı bir kumpas kurarak, seçim sonuçlarını manipüle etmeye çalıştı. Refah Partisi’nin yükselişiyle başlayan süreç, 28 Şubat 1997’deki Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında doruk noktasına ulaştı. Hükümetin istifasının ardından kurulan Refahyol Hükümeti, vesayet odaklarının sert eleştirilerine maruz kalarak hedef haline getirildi. Medyanın irtica iddiaları üzerinden gerginlik yaratma çabalarıyla desteklenen darbe, demokratik değerlere büyük zarar verdi ve Türk toplumunda derin izler bıraktı.

“Cunta Üyelerinin Bin Yıl Sürecek Propagandası ve Halkın Demokrasi Tokadı”

1997’de imzalanan ve siyasi tarihe kara harflerle geçen postmodern darbe, cunta üyelerinin “Bin yıl sürecek” propagandasıyla hafızalarda yer etti. Ancak 2002 seçimleri sonrasında halk, 28 Şubat darbesine demokrasi tokadı vurarak tarih sayfalarında bu karanlık dönemi geride bıraktı. Ne var ki, demokratik açılımlarla kamu yönetiminde yer edinen vesayet merakı, bazı kesimlerde hala nüksediyor. Hazımsızlık ise özel sektörde işe alımdan site havuzlarına, okullardan sokaklara kadar birçok alanda kendini gösteriyor.

 “Türk Toplumunun Dizaynı ve 28 Şubat’ın Büyük Zararı”

1994 yerel seçimlerinde Refah Partisi’nin çıkışıyla başlayan süreç, Türk toplumunun dizayn edilmesi gayesi taşıyordu. Kumpas algı operasyonlarıyla Necmettin Erbakan ve Tansu Çiller liderliğindeki Refahyol koalisyonu, 54’üncü hükümetin ömrünü kısaltarak demokrasiye zarar verdi. 28 Şubat süreci, demokrasi, insan hakları ve özgürlükler konusunda büyük yaralar açarken, ekonomiyi de olumsuz etkiledi. Hortumlamalar ve yolsuzluklarla 300 milyar dolar kaynak zararına neden oldu.

“Demokrasi Mücadelesi ve Hükümetin Zorla İstifası”

28 Şubat süreci, demokrasi mücadelesinin önemli bir dönemini temsil ediyor. Cunta üyelerinin baskılarıyla 54’üncü hükümetin istifaya zorlanması, demokrasiye vurulan bir darbe olarak kayıtlara geçti. Bu süreçte yaşananlar, demokrasi, insan hakları ve özgürlükler konusundaki mücadelenin ne kadar önemli olduğunu gösterdi.

VESAYETİN İZLERİ:

28 Şubat’ın Siyasi Manipülasyonları ve Medyanın Rolü

1997 yılında imzalanan ve siyasi tarihi kara harflerle işleyen 28 Şubat postmodern darbesinden 27 yıl sonra, bu olayın Türkiye üzerindeki etkileri hala devam ediyor. Cunta üyelerinin ‘Bin yıl sürecek’ propagandası, 28 Şubat’ın demokrasiye darbe vuracağının ilk sinyallerini veriyordu. Ancak, 2002 seçimleriyle birlikte halk, demokrasiye olan vefasını göstererek, 28 Şubat darbesini tarih sayfalarına gönderdi.

Demokrasiyi Hedef Alan Vesayet Planları

Bu süreçte iç vesayet odakları, dış uzantılardan aldığı destekle demokrasiyi hedef aldı. 24 Aralık 1995 seçimleri, planların başlangıcıydı. Seçim favorileri Tansu Çiller ve Mesut Yılmaz’a karşı, vatandaşın tercihi Necmettin Erbakan liderliğindeki Refah Partisi oldu. Refah Partisi’nin Meclis’e 158 vekil ile girmesi, siyasi dengeleri kökten değiştirdi ve bazı çevrelerin vesayetçi çabalarını tetikledi.

Refahyol Hükümeti ve Hedef Haline Getirilmesi

Zamanın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in Erbakan’a hükümeti kurma görevini vermesiyle oluşturulan Refahyol Hükümeti, hemen ardından vesayetçi açıklamalara maruz kaldı. Barolar Birliği Başkanı Eralp Özgen ve Yargıtay Başkanı Müfit Utku’nun “şeriat” uyarısı ve YÖK Başkanı Kemal Gürüz başkanlığındaki Rektörler Komitesi’nin sert eleştirileri, hükümeti zor durumda bıraktı. Bu süreç, Hüsamettin Cindoruk liderliğindeki milletvekillerinin ayrılması ve Demokrat Türkiye Partisi’nin (DTP) kurulmasıyla daha da karmaşık hale geldi.

Medyanın Çanak Tutması ve Gerginlik Yaratma Çabaları

1997 seçimlerine yaklaşırken, medyanın 28 Şubat’ı siyaset ve laiklikle ilgili tartışmalara odaklanarak kullanma çabaları gözlemlendi. Başbakan Erbakan’ın düzenlediği iftar yemeği, medyanın çarpıtma ve irtica iddiaları üzerinden toplumsal gerginlik yaratma çabalarına malzeme oldu. Bu dönemde medyanın çanak tutması, 28 Şubat’ın siyasi atmosferi daha da gerilimli hale getirmesine neden oldu.

Tarihi MGK

28 Şubat 1997 tarihinde gerçekleşen tarihi MGK toplantısı, Türkiye’nin siyasi tarihinde önemli bir dönemeçtir. Toplantıda komutanlar, irticaya karşı alınması gereken tedbirleri gerekçe göstererek taleplerini sıraladı. Başbakan Necmettin Erbakan, MGK’nın tavsiye kararlarını imzalamayarak uzun süre direnç gösterdi. Ancak, 18 Haziran’da istifasını sunan Erbakan’ın ardından, 19 Haziran’da Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, hükümet kurma görevini Tansu Çiller’e değil, Mesut Yılmaz’a verdi. Yılmaz, 11 gün içinde Bülent Ecevit ve Hüsamettin Cindoruk ile birlikte ANASOL-D Hükümeti’ni kurdu.

Bu süreçte, 30 Ocak 1997’de Sincan Belediyesi’nin düzenlediği Kudüs Gecesi, İran Büyükelçisi’nin katılımıyla kullanılarak Filistin’e yönelik verilen cihat mesajı çarpıtıldı. Belediye Başkanı Bekir Yıldız’ın tutuklanması ve askerin sokağa çıkartılmasıyla 4 Şubat’ta Sincan’da 20 tank ve 15 zırhlı araçla gerçekleşen geçiş, Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir tarafından “Demokrasiye balans ayarı” olarak nitelendirildi. Bu olaylar, 28 Şubat’ın askeri müdahale ve demokratik süreç üzerindeki etkilerini derinleştirdi.

MİRATHABER.COM -YOUTUBE-