İbadet hakkı yasal olarak koruma altına alınmadığı için yirmi yıllık Ak Partisi iktidarı sonrasında gelinen şartlar değişmedi.
Mirat haber’de okumuşsunuzdur. Biz özetleyerek hatırlatalım:
Tekirdağ’da bir tekstil bir firmasında çalışan işçilerin cuma namazına gittikleri için işten çıkarıldıkları iddia edildi.
İşçilerden Sedat Kalan yaşananları şöyle anlattı:
“Cuma namazına gittik. İbadet için dışarıda olduğumuz süre zaten maaşımızdan kesiliyordu. Namaz dönüşü firma sahibi B. Ferdağ Acar, önümüzü kesip nereden geldiğimizi sordu. Cuma namazından geldiğimizi söyleyince, ‘İlkokul mezununun arkasında namaz kılıyorsunuz. Kuran’da cuma var mı, bunun açıklamasını yapın. Hangi ayette, hangi Kuran’da cuma farzdır diye yazıyor?
Yıl olmuş 2022, siz hâlâ bunlara inanıyor musunuz? Cumaya giden sizin gibi cahil insanlarla çalışmak istemiyorum. Tazminatınızı alın, defolun gidin’ diyerek bizi fabrikadan kovdu. Ama paramızı vermediler.”
Yorumumuz
Yıl olmuş 2022. Hâlâ insanların anayasal hakkı olan ibadet hürriyetleri kısıtlanabilmekte ve hatta engellenebilmekte.
Böylesi zalim işverenler engelleme cesaretlerini nereden almaktadırlar?
Bazı mevsimlerde Cuma namazları öğle istirahat saatleriyle örtüşmeyebilir. Bu durumda iş saatlerinde düzenleme yapılabilir, ama ibadet engellenemez.
Hele hele hele işverenler Cuma farz mıdır şeklinde yasal sınırları aşarak sorgulama yapamaz.
İnançsızlığını iş hayatına yansıtan işveren yasal hakkını kullanarak işçilerini çıkaracaksa kanuni görevlerini de yerine getirmelidir.
Aslında bizim bu vesile gündem getirmek istediğimiz husus ibadet hakkının anayasal koruma altına alınmasıdır.
Hükümet hazır Anayasa değişikliğine giderken başörtüsü gibi işçilerin Cuma namazı kılabilme özgürlüğünü de teminat altına almalıdır. Almalıdır ki işverenler ve yöneticiler zulmederek engelleme yoluna gidemesinler.
Ali Rıza Demircan