Yapı Kredi, Garanti ve Albaraka Türk bankaları kredi vererek takibe düşürdüğü 700 milyon TLdeğerindeki faizli alacaklarını 32,5 milyon TL karşılığında4 varlık yönetim şirketine sattı.
Satılan borcun tahsilini Hayat Varlık Yönetim, Emir Varlık Yönetim, Sümer Varlık Yönetim ve Destek Varlık Yönetim yapacak. Finans sistemi içinde, ikinci bir baskı aracı olarak kullanılan varlık yönetim şirketleri, bankalar, özel finans kurumları ve diğer mali kurumların borçlarının satın alınması, yeniden yapılandırılarak tahsil edilmesi amacına yönelik faaliyet gösteren şirketlerdir. Bir başka ifadeyle, borç satın alan şirketlerdir.Satın aldıkları borçları daha baskıcı biçimde borçlunun üzerine giderek tahsil etmeye çalışırlar.
Şimdi konuya bakış açısını zenginleştirme adına şu soruyu soruyoruz; banka sizce neden 700 milyon TL gibi bir rakamın büyük bir oranından vaz geçip, borca göre çok küçük bir rakam olan 32.5 milyon TL gibi bir rakama borcun tümünü satıyor? Bankanın kasasından nakit 700 milyon TL çıkmışsa(!) bu kadar zararı sineye çekip nasıl mali olarak sarsılmıyor? 700 milyon TL tutarındaki rakamı tahsil için 32.5 milyon gibi bir sorumluluğun altına giren varlık yönetimi isminde oluşmuş şirketler, bankanın alamadığı parayı nasıl alacaktır?Bankanın kullandığı hukuk yollarının dışında bu varlık fonları bir hukuk yöntemi mi kullanıyor da bankanın alamadığı parayı tahsil edecek?
Elbette değil. Borcu satın alan varlık yönetimi, aynı hukuk yollarını kullanacak ancak arada bir fark olacak, oda borçlu olan insanların üzerine yıldırırcasına, aralıksız gidilecektir. Telefonla, mesajla korkutucu bir ses tonu ile hapis, haciz gibi cezalarla karşı karşıya gelineceğini sert bir üslupla ifade edecekler. Hatta bu korkuyu iyice halkımıza yerleştirmek için, haciz arabasına binecek, eline çantasını alıp lacivert takım elbisesi ile borçlunun kapısına dayanacak.Borçlunun durumunu düşünebiliyor musunuz?Ailesini, çocuklarını, apartmandaki komşularının bu olaya şahit olduğunu düşünebiliyor musunuz?
Tabiki elinde çantası ile kapısına dayanan haciz memurunu görünce, suçluluk psikolojisi ile borçlunun boynu eğik olacak. Öyle ya, suç onundu, ayağını yorganına göre uzatmadı.(!) Oysa yorgan ortada yoktu. Parası yok ki borcunu ödesin. Çevresinde borç alabileceği kimse de yok. Çünkü insanların çoğu sistemin işleyiş biçiminden ötürü borçlandırılmış, ay’ı çıkarabilmek için sadece borçları öteleyebilmeyi, çevirebilmeyi bile büyük başarı görür hale gelmişlerdi.
2002 bireysel kredilerin toplam miktarı 6 milyar 600 milyon TL iken bu rakam bugün 452 milyar TL çıkmıştır. 68 kat kredi borçları artmıştır. Bu milletin hepsimi ayağını yorganına göre uzatamıyor? Hala görülmeyecek mi işletilen faizci para kredi sisteminin büyük oyunu?İşte bu büyük oyun fark edilmesin diye bir narkoz daha gerekli. O da bu borçların tahsil edilmesi için, bakın biz size borçlarınızı ödeyebilmeniz için yeni bir imkan sağlıyoruz, dercesine yeniden yapılandırılmasını borçları satın alan varlık şirketleri teklif etmektedirler.
Varlık yönetimi şirketleri, insanlarımızın psikolojilerini allak bullak ederek parayı tahsil etmenin yoluna gidecekler. Tabi daha sonra bu şirketler ikinci metodu uygulayacak “borcunuzu yeniden yapılandıralım” diyecekler. Hatta bu yapılandırmayı cazip kılmak için, faizlerin yarısını silelim diyecekler. İlginç olan o ki zaten var olmamış bir parayı size silmeyi teklif edecekler. Evet evet yanlış okumadınız, var olmayan bir parayı silecekler. Bunun ne demek olduğunu sık sık yazılarımızda gündeme getiriyoruz. Verilen kredilerle var olan reel para miktarı arasındaki uçurumla ifade ediyoruz. Tekrar hatırlarsak basılı bütün para 130 milyar şu an. Kredilerin toplamı 2 trilyon 14 milyar TL oldu. 1 trilyon 834 milyar olmayan bir parayı satarak 195 milyar faiz elde eden faizci banka sistemi, halk uyanmasın diye 700milyonun ana parası 32.5 milyonu alıp kalan faizden niye vaz geçmesin ki…
Halk uyanır, bankanın bu soygununu görürse elbette hiç bir şekilde faizleri ödemeyecek, mevduatlarını faizci bankalardan çekeceklerdir. İşte o da faizci sistemin sonu olur. Suçlu halk değildir, suçlu banka para kredi sisteminin kurulu borca dayalı para yapısıdır. Bedeli ne olursa olsun geç kalınmadan bu sömürü ekonomik model değiştirilmelidir.
Burada hemen akla gelen bir soruyu daha soralım. Varlık yönetim şirketlerinin (borç satın alan) bu önermesi, neden bankalar tarafından müşterilerine yapılmıyor? Bankalar yarı yarıya faizlerden vaz geçse daha karlı olacaklar. Neden 700 milyon TL% 50 indirim yaparak 350 milyon TL tahsil edebilme imkanından vaz geçerek borcu 32.5 milyona TL satıyor?
Nedenini ben söyleyeyim; bankalar tahsil edemedikleri krediler için, böyle bir indirim ve taviz verme politikası izlerse, kaygıları diğer kredi alanlarda kredilerini ödemeyip böyle bir indirim talep etmeleri olacak. Yani verilen kredilerin ödenmemesi gibi bir duruma bankalar bu tavizle kapı açacaklardır. Bankalar bunun için 700 milyon TL 350 milyona indirmektense, varlık yönetim şirketine 32.5 milyon TL borcu satmayı tercih ediyor. Zaten ana parada o kadardı. Zaten gerisi olmayan bir paranın var sayımıyla hesaplara yazılarak borçlandırılmış ve karşılığında teminat alınmıştı. İşte bu bankaların havadan para yarattıklarının, örtmeye çalışırken açığa vurdukları bir itirafıdır.
Peki, bu kredileri ödeyemeyenler mi suçlu? Diyeceksiniz ki Geliri kadar kredi kullansaydı. Ödeyemeyeceği halde yüksek kredi kullanmasaydı. Sizce banka ödeyemeyeceği müşterisine kredi veri mi (!)? Bankalar bu kredileri verirken hepimiz çok iyi biliyoruz ki, gerekli teminatları fazlası ile alınır, banka kendini garantiye alır ve krediyi öyle verir. Bankaların uyguladığı para kredi sisteminin borç tuzağına bir değil bin değil nüfusun büyük bir bölümü ile devletimizde düşmüştür.
Soruyorum; bu haksızlığa boyumu eğeceğiz? Halkımızı devletimizi kurulu borca dayalı bu para kredi sisteminin sömürmesine ses çıkarmayacak mıyız?
Bu finansal operasyon, sistemsel olarak halkın üzerinde kara bulur gibi duruyor. Bu kara bulutları dağıtmak için sadece güçlü bir kasırga lazım. Bu kasırganın çıkması için; siyasetten, ilim adamlarından, sivil toplum kuruluşlarından bileşenler olarak hep birlikte kasırgayı çıkarmalıyız. Biz toplum olarak bir aileyiz. Ailemizi devletimiz koruyamıyorsa, devletimizi de ailemizi de milli bir iktisadi uyanışla hep birlikte korumalıyız. Selam ve dua ile…
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi