islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4847
EURO
36,2367
ALTIN
2.960,31
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

YOKTUR İMAJIN İMANI        

YOKTUR İMAJIN İMANI        
9 Aralık 2022 10:00
A+
A-

Huzur; kalbin, beynin, bedenin, vicdanın sükûneti ve hayata anlam katan tutumla davranış yoğunluğunun artmasıdır. Bunlar yoksa o zaman huzursuzluk hayatımızın başköşesine kurulur kalır, bir daha da ayrılmak istemez yanımızdan. Onu besleyen pek çok iş yapıyoruz bilerek ya da bilmeyerek.

Can Kozanoğlu, seksenli yıllarda yazdığı ‘Cilalı İmaj Devri’ kitabıyla doksanlı yıllarda karşılaşılacak durumları anlatmaya gayret etmiş. Özellikle sanatçı (!) ve siyasetçilerin bu imaj anlayışıyla kendileri olmaktan çıkıp tüketim çarkının daha hızlı dönmesini sağlayan figürlere döndüğünü o günün isimleri üzerinden açıklamış. Hatta pek çok isim imaj düzenleyici olarak açıklayabileceğimiz ‘’imaj maker’’larla çalışmaktan geri durmamışlardır. Bu meslek(!) grubu; çalıştıkları kişilerin ne giyeceğine, ne yiyeceğine, nerelere gideceğine karar verirlerdi. Sık sık bu kişilerle ilgili haberler servis edilir, imajlarına vurgu yapılırdı.

Bugün gelinen noktada teknolojinin, internetin yaygınlaşmasıyla herkes; bu cilalı imaj sevdasına ve furyasına kapılmış görünüyor. Cadde ve sokaklarda yürüyen imajlardan geçilmiyor. Yaşça en küçüğümüzden en büyüğümüze kadar herkeste bu anlayışın izlerini görmemiz bizi artık şaşırtmıyor bile. Konu ile ilgili çılgınlık had safhada. Daha önce yıllık, mevsimlik hazırlanan kataloglar nerdeyse aylık olmaya başladı. Markalar, ortaya çıktıkları ülkenin sınırlarını aşıp dünyanın her yerinde görünür olmak için çok ciddi çalışmalar ve reklam kampanyaları yürütmektedirler. Her tarafta aynı kıyafeti giyen, aynı lokantada (şimdilerde farklı isimler de kullanılmakta) yemek yiyen; aynı davranışlar, tepkiler, jest ve mimikler sergileyenler görmekteyiz. Yükselen yıldızların takibi Kaf dağına yolculuktan daha zor olmaya başladı.

Değerler erozyonu hızla devam ederken  ‘İmaj her şeydir.’ anlayışının yükselmesi ve maalesef can sıkmaması toplumsal cinnete davetiye çıkarmaktadır. Bu cinnet hali toplumsal huzursuzluğu da beraberinde getirmektedir.  Medyanın her türlüsünde boy gösteren mutlu azınlığın dışında huzurla ancak sözlüklerde karşılaşan mutsuz çoğunluk, bir çıkış yolu arayışına nasıl geçeceğini de bilememektedir. Hangi dala tutunmaya kalksa ya tutunduğu dal ya da hayalleri kırılmakta.

Huzursuzluğu gidermek, ondan kurtulmak için insanlara çok farklı önerilerde bulunan insanlar karşımıza çıkmakta. Bazen  ‘Ferrari’sini Satan Bilge’  olur birileri, bazen de ’Mehdi ‘ ilan edilir bir başkası.  Her şey tükenir, huzursuzluk baki kalır modern insanın gök kubbesinde. Kimisi ‘Cebellavi Sokağının Çocukları’nı suçlar bilip bilmeden hakikati. Kimisi de ‘Şeytan  Ayetleri’ni referans alır, kendisi sürüklenirken aşağıların aşağısına.

Ancak bitmez huzursuzluk. Kaçmıştır bir kere huzur. Nerededir bilinmez şimdilerde.  Kim bilir hangi güzel yüreklileri beklemekte? Hangi tam inanmış gönüllere serinlik vermektedir? Hangi masum çocuğun gamzesine konmuştur kim bilir?  Ya da mazlumun yakarışının yükseldiği avuçlarının hangi kıvrımında saklıdır, nereden bilelim? Ne içinde debelenip durduğumuz imaj çamuru sonlandırır huzursuzluğumuzu ne de birilerinin bize dayattığı modern putlar.  Ne oturduğumuz koltuklar ne de lüks evler, arabalar; ne takipçi sayımız ne de hesaplarımızdaki çok sıfırlar giderir çağın hastalığını. Huzurun huzursuzluğu oturmuştur içimize. Çözüm çok mu uzağımızda? Bizi en iyi bilen göstermez mi bir çıkış yolu?

Bizi çok iyi biliyor ve sesleniyor bize maveradan: ‘’Ey kâmil bir iman ve salih amellerle huzura ermiş nefis! Sen O’ndan razı O da senden razı olarak Rabbine dön! Dürüst ve samimi kullarımın arasına katıl! Cennetime gir!’’ (Fecr 27-30)                                  

Reçete hazır o zaman. Amasız, fakatsız, şüphesiz, katıksız, dürüstçe iman. Yaratanı razı edecek topluma, insanlığa yararlı güzel ameller.   Sonuç muhteşem: Huzur inşallah.

EYYUP YUKSEL                                  

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar