Şimdi yine düştün garip yadıma
Hicranın yarası derinmiş meğer
Şu satırlarım hep kendi adıma
Asıl bende kalan yerinmiş meğer
Hâlâ sıcak bana nemli bakışın
Engin tevekkülün, dizin çöküşün
Yol gösterirmiş her kulak çekişin
Üstümde nazarın uğrunmuş meğer
Gözünden ırasam, arardın beni
Arayıp arayıp sorardın beni
Müşfik edân ile sarardın beni
Sende yangın yeri bağrınmış meğer
Dağ gibi arkaydı tavrın, duruşun
Sezginmiş o hâlim, hatrım soruşun
Her belayı, derdi hayra yoruşun
Manevî âlemde kârınmış meğer
Piştim gâh soba gâh güneş nârında
Yandım ben hayatın o baharında
Sen sağ iken, kalsam bile hârında
Ateşin gölgesi serinmiş meğer
Sağ olsan, önemi yok uzaklığın
Gamı yoktu açlık yada tokluğun
Anladım ki baba zormuş yokluğun
Sensizlik bağrımda nârınmış meğer
Kendimi yetişkin oldum sanırdım
Dost ile düşmanı bildim sanırdım
Hayatta kemâli buldum sanırdım
Etrafımdakiler çevrenmiş meğer
Şu fani ömrüne çok şey sığdırdın
Ne boyun büktürdün, ne baş eğdirdin
Yetim başımızı göğe değdirdin
İtibar en büyük varınmış meğer
Sen gideli baktım, dokuz yıl geçmiş
Seneler vefasız, sensiz bir hiçmiş
Kavramazlar yıllar, bir kıymet göçmüş
Bilemezdim, yerim böğrünmüş meğer
Hasret ne kelime; bu, yangım benim
Bağrıma bastığım bir sengim benim
Tattığım elemde yok dengim benim
Ciğerim dağlayan korunmuş meğer
Yüzün göz önümde ay gibi parlar,
Sönmeyen ateşi durmayıp harlar,
Girdaptan girdaba dûçâra zorlar,
Yüz ifadelerin, çağrınmış meğer
Aylar yıllar bir bir gelir üstüme
Cihan devran eder sanki kastıma
Gözyaşım doldurdum çile testime
Seni benden alan Yâr’inmiş meğer
Benim de hayalim O’na yâr olmak
Lâkin, O kim ben kim, O’na yâr olmak
Heyhât! ben nitekim; O’na yâr olmak
O kata yücelten ârınmış meğer
Bırakmadı zaman, yanında beni
Aldı huzura dek, bir anda seni
Anladım ki baba, hayatı yeni
Ne bugünmüş ne de yarınmış meğer
Mustafa TOPAL