Hürriyet’in O3 Ocak 2023 tarihli İHA kaynaklı haberinin özeti şöyle:
Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki, sosyal medya hesabından kullanıcıların sorularını yanıtladı.
Morawiecki, bir soruya verdiği yanıtla idam cezasının yeniden uygulanmasına yeşil ışık yaktığını belli etti.
Vatana ihanet de dahil ciddi suçlar için idam cezası uygulanabileceğini belirten Morawiecki, “Ciddi suçlar için idam cezasına izin verilmeli. Bu konuda, kilisenin öğretilerine katılmıyorum çünkü ben idam cezasının uygulanmasından yanayım. Fakat, buna sahip değiliz” açıklamasında bulundu.
Polonya’da tüm suçlar için idam cezası 1 Eylül 1998’de kaldırılmıştı. Ülkedeki son Idam Cezası ise, 21 Nisan 1988’de katil ve tecavüzcü Andrzej Czabanski’ye uygulanmıştı.
Yorumumuz
İnsanı yaratan Allah’tır. İnsan için İslam Dini’ni hayat düzeni kılan da Allah’tır. Bu sebeple insan yaşamı ile İslam yasaları örtüşür.
Hangi coğrafi bölgede ve hangi kültür içinde yaşarsa yaşasın yaratılış değerlerini koruyan insan doğası, kasıtla insan öldüren kişi için ölüm cezası ister. Katili cezalandırmanın ve öldürme suçunu engellemenin aklî gereği budur.
Polonya başbakanı da bir insan olarak bunu istemektedir. Ancak ölüm cezasını yalnızca kasıtla insan öldürme suçu ile sınırlamak gerekir. Örneğin insan öldürülmedikçe vatana ihanet türü gibi siyasi ve uyuşturucu üretimi ve satımı gibi âdi suçlar idam gerekçesi olmamalıdır.
İslam’ın ana hukuk kaynağı olan Allah’ın Kitabı Kur’ân’da yalnızca ve sadece insan öldürme suçuna ölüm cezası verilmiştir. Üstelik ölüm cezası da af ve tazminat seçeneklidir. Daha açık bir anlatımla öldürülen kişinin varisleri af veya tazminat seçeneklerini kullanarak ölüm cezasını düşürebilir. Rabbmiz Kur’ân’da şöyle buyurur:
“Ey iman edenler! Öldürülen kimseler hakkında kısas, yani suçsuz bir insanı kasten öldüren kişinin işlediği suça denk bir ceza olarak öldürülmesi, yetkili merciler tarafından yerine getirilmesi gereken bir yasa olarak size farz kılınmıştır.
Hüre karşılık hür, esire karşılık esşr, kadına karşılık kadın kısas edilir. Yani cinayeti kim işlemişse, cezasını da yalnızca o çekmelidir.
Ancak katil,insanlık ve din yönüyle kardeşi sayılan maktulün varisleri tarafından herhangi bir şekilde affedilirse, o zaman kısas cezası uygulanmaz. Maktulun varislerinden biri dahi affetse kısas düşer. Bu durumda, tarafların İslâm’a aykırı olmayan gelenek ve örfe uyarak aralarında anlaşıp diyet miktarını belirlemeleri ve katilin, kendisini bağışlayan bu insanları bir nebze teselli etmek üzere onlara kan bedelini güzellikle ödemesi gerekir.
Bu bağışlama yetkisinin verilmesi, Rabb’iniz tarafından sizlere bahşedilmiş bir hafifletme ve rahmettir. Fakatbu yetki, sadece maktulün yakın akrabalarına tanınmış bir haktır; yoksa yetkili merciler de dâhil, bir başkasının katilleri affetme yetkisi yoktur.
Ama her kim, bütün bunlara rağmen yine de saldırganlık etmeye kalkışırsa, sözgelimi, katil yerine başkasını öldürürse ya da katili öldürmekle yetinmeyip onun akrabalarına da saldırırsa veya katili affedip diyeti aldıktan sonra onu öldürmeye kalkarsa yahut katil diyeti ödemeye yanaşmazsa, işte onun için de can yakıcı bir azap vardır!” (Bakara 2/178)