islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4847
EURO
36,2367
ALTIN
2.960,31
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

PARANIN ESARETİ ALTINDA YAŞAMAK…

PARANIN ESARETİ ALTINDA YAŞAMAK…
11 Ocak 2023 09:30
A+
A-

Para insanı istasyon olarak kullanır. Gelir ve bir müddet sonrada istasyonu terk eder. Bu, fakir için de zengin içinde aynıdır. Sadece zenginde biraz fazla oyalanır.

Evet, kim derse ki para için ben istasyon değilim, yanlış düşünür. Paranın zaten piyasa da bulunma amacı da bu değil midir? Tedavülde olan para döner de döner piyasa da…

Kapital sistemde piyasa da olmayan parada döner durur piyasada… Olmayan para nasıl dönecek piyasada diyenlere de ceplerinde bulundurdukları kredi kartlarına bakmalarını ve düşünmelerini salık veririm. Maaşınız beş bin lira bile olsa cebinizde ki kartın limiti en az on beş bin liradır. Maaşınızın haricinde kalan on bin lira nere de ki siz o parayı harcıyorsunuz? Ya faiz! Sahi o faiz miktarı nerede ki siz o faizi bankaya ödemeye mecbur kalıyorsunuz…

Milattan önce yedinci yüzyılda Lidyalıların bulduğu söylenir parayı. Kim bulursa bulsun bu güne bakmak lazım… İnsanların parayı nasıl kullandığına ve…

İnsanlar mı kullanır parayı yoksa para mı insanları… Bu sorunun açık bir cevabı var elbet… Bazı insanları para esaretine alır, bazı insanlarda parayı esaretine… Ama parayı esaretine alıp parasının özgürlüğünü kısıtlayanlar pek azdır aramızda.

Günümüz insanı bütün frekanslarını seküler hayata endekslediği için paranın esaretine girmiş durumdadır. Her gün sosyal hayatın içinde o kadar çok esir insan görüyoruz ki.. Hatta o insanların içinde bizler de varız.

Esir insanları görmek için çok gezmeye de gerek yok aslında… Kendimize bakmamız, şöyle bir alışveriş merkezlerini dolaşmamız yeterli olacaktır. Ya da bir otobanda geçen arabalara da baksanız olur. Arabaların markaları ve modelleri, paranın esaretine giren insanları gösterir bizlere. Bu sözlerimi herkes üstüne alınabilir. Çünkü ben kendim bile üzerime alacağım…

Öyle ya ne demiş atalarımız! “İğneyi kendine çuvaldızı başkasına”…

Kim neyi neresine batırır bilmiyorum ama durum vahim. Hem de çok vahim… Paranın esareti altına giren bizler faiz belasının altına girdiğimizi de farkına varamıyoruz. Ya da farkına varıyor ama oralı olmuyoruz. Öyle “önümüzde yaşayacağımız uzun yıllar(!) var ve biz bu yılları lüks içinde, mutlu ve huzurlu yaşamak istiyoruz” kabilinden sözler, ancak nefsimizi rahatlatır ve bizleri şeytanın adımlarına yöneltir. Paranın esaretine girerek yapabileceğimizi zannettiğimiz bu durum, paraya karşı olan esaretimizi perçinlemekten başka bir işe yaramaz.

Burada kritik soru şu… Esaret altında yaşayan insanın mutlu olması söz konusu mu? Cevabı size bırakıyorum…

İşin özü şu ki çok para harcamayı ve lüks yaşam tutkumuzu bir özgürlük olarak görürken, bunun gerçek özgürlük olmadığını anlamak için müneccim olmaya da gerek yoktur. Zira görünen köy kılavuz istemiyor.

Gelin o zaman paranın esareti altına girmek yerine, biz parayı esaretimiz altına alalım. Biz ona hükmedelim.

Olmayan parayı nasıl esir alalım diyenleri duyar gibiyim. Bu cümle paranın esareti altına girmiş insanların söyleyeceği ilk cümledir diye düşünüyorum. Zaten paranın esareti altına girmiş, aşırı harcamalar neticesinde parasız kalmış ve borçlanmış insanların söylediği bir cümledir bu… 10 bin liralık geliri varken, kredi kartlarıyla 20-30 bin lira harcayanların söyleyebileceği ilk cümledir bu.

Hayatın pahalı olduğu, ülkede özellikle pandemiden sonra enflasyonun tavan yaptığı bir gerçek. Ama bir gerçek daha var ki o da bizim paranın esaretine girerek müsrif bir hayatın pençesine düşmemiz.

“Vay efendim hayat pahalılığı var, sen nerede yaşıyorsun?” diyenlere de, atalarımızın “Ayağını yorganına göre uzat” sözünü hatırlatıyorum. Hatırlatıyorum ama bunu ilk önce kendi nefsime de haykırıyorum bilesiniz!

Sizi ve nefsimi Yüce rabbimizin emirlerine, Peygamberimiz (sav)’in tavsiyelerine uymaya da davet ediyorum.

Parayı esaretimiz altına alabilmemiz için Şöyle buyuruyor Peygamberimiz (sav):

“Allah yolunda (cihâd edilmesi için) sarfettiğin para, köle âzâd etmek için harcadığın para, fakire sadaka verdiğin para ve bir de aile fertlerinin ihtiyaçları için harcadığın para var ya! İşte bunların içinde sana en çok sevap kazandıracak olanı, ailen için harcadığın paradır.” (Müslim, Zekât 39)

Kimse ben parayı seviyorum diyemiyor ama maalesef parayı çok seviyor günümüz Müslümanı. O zaman gelin bu noktada da parayı esaretimiz altına alabilmek adına, Yüce rabbimizin ayetine kulak verelim:

“Sevdiğiniz şeylerden sarf etmedikçe iyiliğe erişemezsiniz. Her ne sarf ederseniz, şüphesiz Allah onu bilir.”[1]

Bizden söylemesi… Paranın esareti altında yaşamaktansa parayı esir almak, dünya ve ahiret hayatının mutluluğunu yaşamak evla değil midir?

Selam, saygı ve muhabbetlerimle…

Şaban DOĞAN

 

ETİKETLER: ÜSTMANŞET
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.