Arakan’da yaşayan Rohingya Müslümanları uzun süre boyunca çeşitli baskılara maruz kalmış, vatandaşlık hakları ellerinden alınmış, ordu ve bölgedeki Budist milliyetçi halk tarafından öldürülüp, evleri ve köyleri yakılıp ülkelerinden çıkmak zorunda bırakılmış bir halktır. Rohingya Müslümanları 1900’lü yıllarda da zulme uğramış 2012 ve 2017 yıllarındaki Birleşmiş Milletlerin “etnik temizlik” olarak adlandırdığı bir hareketle soykırıma maruz bırakılmışlardır.
İHH insani yardım vakfının katkıları ile Tülay Gökçimen’in yönetmenliğinde Bangladeş’teki bir kampta Rohingya mültecileriyle ilgili bir belgesel yapılmış ve orada yaşayan kişilerle görüşülmüştür. Belgeselde anlatılan bazı noktalar vardır. Buna göre Arakanlı Müslümanların dünyada en çok baskı gören gruptur.
8. yüzyılda Arap tüccarların gelişiyle bölgede Müslümanların varlığı başlamıştır.
1784 senesindeki işgalle hem Budist Rakineler hem de Müslüman Rohingyalar baskı görmüşlerdir.
İngilizler 1948’de bölgeden çekilince yıllarca beraber yaşayan iki halk propagandalarla birbirlerine düşürülmüşlerdir.
Çok sayıda Rohingya Müslümanı yaşanan birçok şiddet olayı sonucunda başta Bangladeş olmak üzere komşu ülkelere sığınmıştır. Çok sayıda insan işkenceyle öldürülmüş, kadınlar tecavüze uğramıştır.
Rohingya Müslümanları istenmedikleri bir ülkeden istenmedikleri bir diğer ülkeye sığınmışlardır.
Bangladeş’te kampta yaşayan bir üniversite öğrencisi Arakan’da zulme uğradıklarını, eğitim ve sağlık hizmeti almadıklarını, evleri yakıldığı için kampta yaşadıklarını ve orada çok sıkıntı çektiklerini, devlet destekli halk şiddetine maruz kaldıklarını ifade ediyor. “Bangladeş bizim için onlar bizim vatandaşımız değil diyor, Burma da bizi vatandaşı olarak kabul etmiyor. O zaman biz nereliyiz? Biz bin yıldır Arakan topraklarında yaşıyoruz. Biz vatandaşlık dahil bütün hakları fazlasıyla hak ediyoruz.” ifadelerini kullanıyor.
Cox’s Bazar’da mülteci kampları bulunmaktadır, kampta konuşan bir mülteci, Arakan’da köylerinin yakılmasını, cami ve medreselerin yıkılmasını, Müslümanların öldürülmesini ve işkenceye uğramalarını anlatıyor. Bangladeş hükümeti Kutupalong kampında insani yardımlara ve kalıcı konutlara izin vermiyor. Kamp şartları sağlık açısından zorluklar oluşturuyor. Yine de yaşamın sürdüğü bu kamplarda çocuklar dini eğitimlerini sürdürüyor. Mülteciler yaşamlarını zorluklar içerisinde de olsa sürdürerek gelecek nesilleri hayata hazırlamaya çalışıyorlar.
Rohingya Müslümanları ile ilgili Türkçe yapım bir film bulunmuyor. Türkiye Diyanet Vakfı tarafından konuyla ilgili Gökhan Pekdemir yönetmenliğinde Hayatta Kal isimli bir belgesel yapılmıştır.
TVNET’in yaptığı ve çeşitli yazılı kaynaklarla bilgilerin verildiği Uzak Asya’nın Sahipsiz Mazlumu: Arakan isimli belgesel konu ile ilgili değerli bilgiler vermektedir.
Yapımcı Adem Özköse tarafından yapılan belgeselin adı ise Duyulmayan Çığlık: Arakan’dır ve üç bölümden oluşmaktadır.
Dünyada çeşitli ülkelerde konu ile ilgili belgesel veya filmler çekilmiş fakat bunlar henüz Türkçe’ye çevrilmemiştir. Bunlardan birisi 2020 Kanada yapımı Olivier Higgins ve Mélanie Carrier’im imzasını taşıyan Dönüşü Olmayan Göçebelik: Bir Rohingya hikâyesi (Wandering, A Rohingya story)’dir. Bu belgesel çeşitli ödüller almıştır.
ABD’li film yapımcısı Samah Safi Bayazid ise Burma bölgesindeki Arakanlı Müslümanların hikayesini Malezya’da çektiği ‘Apocalypse’ isimli film ile ele almıştır. Mültecilerin yaşadıkları zorlukları anlattığını ifade eden Bayazid, konuşmasını şöyle sürdürmüştür:
“Oradaki insanların çektiği acıları maalesef birçok ülke umursamıyor. Ben de sahip olduğum beceri ve imkanla onların acısını duyurmak istiyorum. Çünkü orada acı çeken ve soykırıma maruz kalan insanlar var. Savaşı bitiremem, onlara para veremem ama onların yaşadıklarını duyurmam gerek.”
Bir diğer belgesel de yönetmen Noman Rubin’in çektiği Küllerden Doğan Çiçekler (Blossoms From Ash) isimli belgeseldir. Belgesel mülteci kampında çekilmekle beraber Rohingyaların tarihini de anlatmıştır.
Hazırlayan: Zehra Kaya