GİRİŞ
İnsanlar, Başlangıcından buyana dara düştükleri zaman sığınacakları üstün bir güce/kuvvete inanma ihtiyacını hissetmektedirler. Onun için çeşitli şeyleri kutsal kabul ederek ona dua ve ibadette bulunmuşlardır. İnancımıza güre sadece Allah’a inanmamız ve O’na ibadet etmemiz gerekmektedir. Haliyle sadece Allah’a dua etmemiz ve sadece O’ndan dileklerde bulunmamız gerekmektedir.
Türevleriyle birlikte Kur’an-ı Kerim’de 212 defa geçen dua,[1] davet etmek, istekte bulunmak, dua etmek ve benzeri anlamlar için kullanılan “deâ-yedû” fiilinden türemiş bir isimdi. Kavram olarak “dua”, Allah’ı övgü ile anmak, O’ndan af, mağfiret, merhamet ve benzeri manevi şeylerle dünyevi nimetleri talepte bulunmaktır.[2] Duanın önemi ve fazileti hakkında pek çok ayet ve hadis vardır. Bu yazımızda sadece İbrahim ve İsmail peygamberlerin yapmış oldukları duayı konu edinen üç ayetin anlamı üzerinde duracağız.
İBRAHİM VE İSMAİL’İN DUASI
İbrahim (as.) ve İsmail (as.), isimleri Kur’an-ı Kerim’de geçen peygamberlerdendir. Aşağıda yer verdiğimiz üç ayette, onların dualarına yer verilmektedir:
وَإِذْ يَرْفَعُ إِبْرَاهِيمُ الْقَوَاعِدَ مِنَ الْبَيْتِ وَإِسْمَاعِيلُ رَبَّنَا تَقَبَّلْمِنَّا إِنَّكَ أَنتَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ {127} رَبَّنَا وَاجْعَلْنَا مُسْلِمَيْنِ لَكَ وَمِن ذُرِّيَّتِنَا أُمَّةً مُّسْلِمَةً لَّكَ وَأَرِنَا مَنَاسِكَنَا وَتُبْ عَلَيْنَاإِنَّكَ أَنتَ التَّوَّابُ الرَّحِيمُ {128} رَبَّنَا وَابْعَثْ فِيهِمْ رَسُولاًمِّنْهُمْ يَتْلُو عَلَيْهِمْ آيَاتِكَ وَيُعَلِّمُهُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَيُزَكِّيهِمْ إِنَّكَ أَنتَ العَزِيزُ الحَكِيمُ
“İbrahim ve İsmail, birlikte Kâbe’nin temellerini yükselttiğinde, ‘Ey Rabbimiz! Bunu bizden kabul et. Muhakkak ki sen, hakkı ile işiten ve bilensin. Ey Rabbimiz! Bizi sana teslim olanlar kıl, soyumuzdan sana teslim olan bir ümmet kıl, bize ibadet yerlerini göster ve tövbemizi kabul et. Muhakkak ki sen, tövbeleri çokça kabul eden ve merhamet edensin. Ey Rabbimiz! Kendi aralarından, senin ayetlerini onlara okuyacak, onlara kitabı ve hikmeti öğretecek ve onları arındırıp temize çıkaracak bir elçi gönder. Muhakkak ki sen, üstün gelen ve her şeyi yerli yerinde yapansın’ diyorlardı.”[3]
Bu ayetlerde haber verildiği gibi İbrahim peygamber (as.) ve oğlu İsmail peygamber (as.), birlikte Kâbe’nin temellerini yükseltmişler. Ardından da şu dualarda bulunmuşlar:
“Ey Rabbimiz! Bunu bizden kabul et. Muhakkak ki sen, hakkı ile işiten ve bilensin. Ey Rabbimiz! Bizi sana teslim olanlar kıl, soyumuzdan sana teslim olan bir ümmet kıl, bize ibadet yerlerini göster ve tövbemizi kabul et. Muhakkak ki sen, tövbeleri çokça kabul eden ve merhamet edensin. Ey Rabbimiz! Kendi aralarından, senin ayetlerini onlara okuyacak, onlara kitabı ve hikmeti öğretecek ve onları arındırıp temize çıkaracak bir elçi gönder. Muhakkak ki sen, üstün gelen ve her şeyi yerli yerinde yapansın.”
BU DUALARDA DİLE GETİRİLEN İSTEKLER
İbrahim ve oğlu İsmail peygamberlerin bu dualarda dile getirmiş oldukları isteklerini şu şekilde sıralamak istiyoruz: Onlar, her şeyden önce yapmış oldukları Kâbe’nin Allah tarafından kabulünü talep etmişler. Ona göre her insan, ne olursa olsun yaptığı her türlü ibadeti, hayır ve haseneyi sadece Allah rızası için yapmalı ve kabul etmesi için Allah’a dua etmesi gerekir. Bu peygamberlerin dualarında dile getirildiği gibi Allah’a şeksiz ve şüphesiz bir şekilde teslim olmak gerekir. Hem kendimiz ve hem de bizden türeyecek nesillerimiz için hayırlı dualarda bulunmamız, inancımızın gerektirdiği edeptendir. Allah’ın yanında, tövbe kapısı asla kapanmaz, gerektiği her an, tövbe edip affımızı talep etmemiz mümkündür. Tüm peygamberler, insanlara ilahi bilgi ve hikmetleri anlatmışlardır. İnanan insanlara düşen, bu istikamette çalışmaktır. İnsan, ancak samimi bir inançla bu istikamette çalışmanın neticesinde temizlenip arına bilir. Unutmamak gerekir ki Allah, her şeyi yerli yerinde yapmaktadır.
SONUÇ
Her insanın hayatında dua etmeye ihtiyacı vardır. Çünkü dua etmek, insanın ruh dünyasında sükûneti sağlamaktadır. Onun için her İnanç’ta duanın önemli bir yeri vardır. Kur’an-ı Kerim’in pek çok ayetinde ve Hz. Muhammed’in (sav.) çeşitli hadislerinde dua hakkında bilgi verilmektedir. Hz. Muhammed’in (sav.) kendisi dua ettiği gibi, önceki peygamberler de dua etmişlerdir. Burada yer verip kısaca izah ettiğimiz dualar da peygamberlerin yapmış olduğu dualardandır. İbrahim ve İsmail, birlikte Kâbe’nin temellerini yükselttiğinde, “Ey Rabbimiz! Bunu bizden kabul et. Muhakkak ki sen, hakkı ile işiten ve bilensin. Ey Rabbimiz! Bizi sana teslim olanlar kıl, soyumuzdan sana teslim olan bir ümmet kıl, bize ibadet yerlerini göster ve tövbemizi kabul et. Muhakkak ki sen, tövbeleri çokça kabul eden ve merhamet edensin. Ey Rabbimiz! Kendi aralarından, senin ayetlerini onlara okuyacak, onlara kitabı ve hikmeti öğretecek ve onları arındırıp temize çıkaracak bir elçi gönder. Muhakkak ki sen, üstün gelen ve her şeyi yerli yerinde yapansın” diyorlardı. Her şeyden önce fiili olarak bize düşen görevlerimizi yerine getirmemiz gerekir. Bunlar duanın fiili şeklidir. Ondan sonra da yürekten hayırlı dualarda bulunmamız icap etmektedir.
Herkese selam, saygı ve hürmetler.
Prof. Dr. Nurettin Turgay
Anahtar Kelimeler: İbrahim, İsmail, dua, samimiyet, ibadet.
[1] Muhammed Fuad Abdulbaki, “deâ”, el-Mu’cemu’l-Mufehres li Elfâzi’l-Kur’âni’l-Kerîm, Dâru İhyâi’t-Turâsi’l-Arabi, Beyrut tsz., s. 257 vd.
[2] Cemaluddin Muhammed b. Mukerrem İbn Manzûr, “deâ”, Lisânu’l-Arab, Dâru’l-Fikr, Beyrut 1994, XIV, 257 vd.
[3] el-Bakara 2/127, 128, 129.