islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4852
EURO
36,4080
ALTIN
2.960,47
BIST
9.359,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

YATAY VE DİKEY KUTLU YOLCULUKLAR: İSRA ve MİRAÇ

YATAY VE DİKEY KUTLU YOLCULUKLAR: İSRA ve MİRAÇ
17 Şubat 2023 09:56
A+
A-

1.) Kutsal’a doğru yatay yolculuklar veya İsra, fiziksel alemi önceleyen, dünya hayatını merkeze alan, maddeyi olumlayan kültürel sistemler için önemlidir. Yahudilik’te Hz. Musa’nın, Medyen’e gidişi, Sina dağına doğru gidişi, Yuşa peygamberle veya Salih Kul (Hızır) ile yolculukları, kadim Çin’de Konfüçyüs’ün şehirleri ziyaretleri, Vahşi Yak öküzünün sırtındaki Lao tzu’nun seyahatleri Hind alt kıtasında Budha’nın öğrencileriyle yolculukları bu açıdan ilgi çekicidir.

2.) Miraç yani Kutsal’a gayb alemiyle irtibat, ruhsal ve bedensel olarak ötelere yükseliş, doğaüstüne doğru dikey yolculuklar yani yükselişler ise dinler tipolojisinde özellikle metafiziği önceleyen, soyutu önemseyen, ruha vurgu yapan, ahiret hayatını tercih eden inanç sistemlerinde ağırlıklı olarak vurgulanmaktadır. Dinler Tarihinde seçkin kişiler veya bilhassa dinin kurucuları, peygamberler veya soylu insanlar bu yolculukları tecrübe ederler. Göğe merdiven dayayarak çıktığını rüyasına gören Hz. Yakup, isimleriyle göğe uruc eylemini gerçekleştireceğini belli eden İlyas veya İsa peygamberler, bu dikey yolculukları kendi çevresine bizzat izhar ederler. Bu bağlamda Dinler Tarihi anlatılarında dikey yolculukları aynı zamanda Sabiilerden Dinanukht, Mecusiliğin kurucusu Zerdüşt, Maniheizm’in kurucusu Mani de yaşamıştır.

3.) İsrail oğulları, “Geceleyin Tanrı ile beraber Yürüyen insanlığın ışığı (Lumen Gentium)” olarak kendini götürler. Bilhassa Babil Sürgünü sonrasındaki Yahudiler için yatay yolculuk Tanr’ya doğru gidilen yoldur. Kur’an-ı Kerim Hz. Musa başta olmak üzere İsrail’in Peygamberlerin önderliğindeki yolculuğu bu yolculuğu anlatırken Sebil-i Rüşd (Araf, 146) olarak işaret eder. Bilhassa Babil sürgünündeki Yahudilerin Mabed’e yönelik özlemleri ve daha sonra Roma döneminde daha hızla oluşan Diyaspora kültüründe Mabed’in pagan Romalılarca Yahudilere tamamen yasaklanması, onların orayı ulaşılamaz varılamaz görmelerini Latince ismiyle Templum distanti” (ulaşılamayan Tapınak) olarak betimlemelerini getirecektir. Neticede her sürgündeki Yahudinin zihninde kavmin peygamberler öncülüğünde Tanrı ile beraber kutlu yürüyüşü büyük bir hasretlikle beklenen ve İşaya kitabında (İşaya 1/1-8) önceden haber verilen ahir zaman kehaneti/apokaliptik bir eylemdir.

4.) Kur’an’da İsra suresinde ise ” Allah, kulunu geceleyin yolculuk ettirendir ( Esra bi abdihi)” buyurarak yolculuğun başlangıcını ve nihayetini ima etmektedir. Mescid-i Aksa, Kudüs’tekinden başka bir yerde aranmamalı ve Allah’ın salih kullarına vaat ettiği ve etrafını mübarek kıldığımız diyerek betimlediği yeri belirginleştirmektedir. Unutulmamalı ki Kur’an için bir şehrin öneminden ziyade o şehrin kalbindeki mana öne çıkmaktadır. bizim için Kudüs’un tarihsel, sosyo-politik ehemmiyetinden ziyade etrafı mübarek kılınan Mescid-i Aksa’nın metafizik kutsiyeti merkezdedir.

5.) Biz Müslümanlar için Mabedin maddi ve fiziki yapısının tahrip olmuş olması durumu değiştirmez; zira “etrafını mübarek kıldığımız” buyrularak zaten fiziksel formun harabeye dönmüş önemsiz durumundan etkin maneviyat ve kutsallığına vurgu yapılmaktadır. Son dönemdeki bazı Müslüman akademisyenlerin türlü zorlamalarla Mescid-i Aksa’yı Mekke’nin hemen dışında bir yerde veya “Medine’de uzak ve bilinmeyen bir yer” diyerek aşırı tarihselliğe boğarak gri tona sokmakta olduklarını hatta Müslüman zihinlerden silmek istediklerine ibretle şahit olabiliyoruz. Yine tarihsel geleneğimiz içinde onu mega anlatılarla somut ve yatay İsra yolculuğunu ve Kudüs bağlantılı metafizik açıdan göğe yükselme olarak Miracı aşırı vurgularla bu kutlu olayı kirletmek isteyen, efsanevileştirmek isterken onun önemsizleşmesine yol açabilen kesimlerin de farkındayız.

Aslında geleneğimiz göstermektedir ki Hz. Peygamberimiz (sav), Miraç hadisinde de anlatıldığı üzere -Müşriklerin alaycı meydan okumalarına karşı-  Romalılarca yerle bir edilip sadece Ağlama Duvarı kalan ve Yahudilerin zorunlu ( de facto olarak) sadece etrafını mukaddes kabul ettikleri bu mescidin olmayan kapılarını değil bu mescidi özdeş kıldıkları Kudüs şehrinin kapılarını sormuşlardı. Zaten sorudaki zamir de ( kem babuha) bunu ima etmektedir. Biz ahir zaman Müslümanları için İsra suresinde bir ayette bir mucize olarak geçen ve inanmak zorunda olduğumuz kutlu yolculuk İsrail’in özlem duyup da asla onlara nasip etmediği; bir gece içinde Mekke’den Kudüs’e yatay yolculuğa (İsraya) inanan, dikey olarak bir anda Sonsuzluğa yükselmeye (Miraca) inanacaktır.

Son söz bu devrin her daim uyanık kalması gereken İrfan sahibi Müslümanına olsun; bir gün Rabbimizin günde beş vakitte her namazda her kıyamda biz Müslümanlara neden Fatiha suresini okuttuğunu; İşaya 1/1-8 pasajlarındaki Siyonist meydan okumalarla, tuzaklarla yüz yüze geldiğinde anlayacak kendi irfanına daha sımsıkı sarılmamız gerektiğini; Fatihanın kelime kelime, bu muharref satırları takip ettiğini ve tuzaklarına cevap verdiğini bizzat tecrübe edebileceğiz.

Prof. Dr. Mustafa ALICI 

 

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.