28 Şubat sadece libas ve söylem değiştirdi…
28 Şubatçılar bu memleketten İslam’ın ismini, imanın etkisini sileceklerdi… Yapamadılar, başaramadılar… Ama onların yapamadığını bizim paraya muhteris, mevki makama meftun, güce vurgun (28 Şubat hasılatı çakma) Müslümanlar yapmayı başardı…
15 Temmuz hain darbe kalkışması ile dine ve dindarlara olan güveni azalttılar, artık bir cemaate mensup olmak, bir yere bağlı olmak uzaklaşılması gereken bir duruma dönüştü… Artık halk samimi olan ile olmayanı, hesaplı olan ile hesapsız olanı ayırt edemez oldu… Gençlik dinden uzaklaştı, deizme kaymaya başladı… Hani diyorlar ya 28 Şubat bitti, akamete uğradı diye… Aksine 28 Şubat, 15 Temmuz hain darbe kalkışması ile zirvesini yaşadı, emeline ulaştı… İslam’ı, imanı memleketten silemediler, söküp atamadılar ama Müslümanlara olan sevgiyi, güveni kalplerden çekip aldılar…
Bitti mi değil elbette… İslami gençliği, İslam’a gönül vermiş gençleri, Hilafet devletleri ilan etmek suretiyle el-Kaide, İşid saflarına çekip ABD, Rusya, İsrail ve diğer zalimlere öldürten işin baş aktörü olan küresel 28 şubatçılardı…
Yerel 28 Şubatçılar bugün fikir, ideoloji, kılık değiştirmiş bir halde aramamızdalar, hatta bizden biri gibi davranmaktalar… Renkleri bizimle aynı ama kalpleri farklı… Dillerinde dava ama işleri hep makam, rant ve para… Halk bunları aramızda gördükçe dinden soğuyor, dindarlardan uzaklara kaçıyor…
28 Şubatın tahribatı dünde kalmadı, bugün de devam ediyor… 28 Şubatta yaşanan adaletsizlikler, zulümler, adam kayırmalar, banka boşaltmalar, torpiller bugün de içimizde bizden görünen hainler tarafından yapılıyor…
Bugün konuşmamız gereken dünün 28 Şubatı, Şubatçıları değil bugünün 28 Şubatı, Şubatçıları… Dine kim din adına zarar veriyorsa, dinden kim uzaklaştırıyorsa, din-dava edebiyatını dilinden düşürmeyip her türlü haksızlık ve adaletsizliği yapıyorsa o bizim yeni 28 şubatçımızdır… 28 Şubatçıları geçmiş bir düzenden, gruptan ibaret okumak safdillik olur… 28 Şubatçılar yüzyıllık hesapları olan ve yerine göre A-B-C vs. planları bulunan küresel güçlerdir, bizdekiler ise onların sadece piyonlarıdır…
Unutmayın elebaşlar ile piyonlar aynı değildir… 28 Şubat çehre değiştirebilir, aktörler değişebilir ama zihniyet ve hedef hep aynıdır… Allah aşkına bu milletin içine girip bir bakın din ve dindarlarla aralarına nasıl mesafe koymuşlar, dindar ve dincilerden ne kadar korkmaktalar… Neden kim korkuttu bu halkı? Din pazarında görünen nifak tohumları değil mi? Dini kendi menfaatine alet eden iki yüzlü karaktersizler değil mi?
Bugün birileri geçmişte kalmış 28 Şubatçıları kınayıp duruyor ama içimizdeki 28 Şubatçıların önünde el-pençe divan duruyor… Tarih boyunca hiçbir din düşmanı varlığına son vermedi, aksine kılık değiştirdi, kaleyi içten çökertmenin mücadelesini verdi… Artık bu 28 Şubatçıların ayak oyunlarından dolayı gerçekleri konuşamaz, tartışamaz hale geldik…
Kardeşim 28 Şubat bitmedi, 28 Şubatçılar tükenmedi… Onları tanımak mı istiyorsun? İşte vasıflarını söylüyorum sana… Dava dava diyerek insanların emeklerini sömürenler, yaptıkları adaletsizlik ve haksızlıklarla dindarlara olan bakışı karartanlar, halkın cebini boşaltıp kasalarını dolduranlar, din-iman edebiyatını dilinden düşürmeyip dine uymayan her türlü haltı işleyenler, başlarında takkeyle namaz kılıp namaz dışında ahlakı, erdemi tekmeleyenler, menfaatleri uğruna her türlü değeri değersizleştirenler…
Unutma kardeşim! 28 Şubat bitmedi sadece libas değiştirdi, söylem değiştirdi, eylem değiştirdi…
28 Şubatı elbette tel’in etmeliyiz, kınamalıyız… Ben de geçmişteki 28 Şubatçıları ve günümüzdeki versiyonlarını kınıyorum, tel’in ediyorum…
İçimizdeki 28 Şubatçıları tanımak dileğiyle…