Pandemi döneminde ilim adamı ve gazetecilerin sergilediği acziyeti biliyorduk. Aynı acziyeti deprem sonrasında da görmeye başladık.
Yaratanın yaşatıcılığı ve koruması olmasa ekseni etrafında dönen yeryüzünde her an ama her an denizlerin ve mağma tabaksının karaları istilası mümkündür. Canlıların hayatı her an bitebilir. Allah dilediği için yaşam sürüyor.
Bunu düşünerek ve kendisine “ben kimim?” diye sorarak konuşamayan ve hayatı gelecek rastlantısal depremlerin karanlık etkisine bırakan İslamî iman yoksullarına acımaktan öte bir şey yapamıyoruz. Yapabilsem karamsarlık aşılayan ve konuşanların çoğunu oluşturan bu tiplerin laf etmelerini yasaklardık.
Çünkü bunlar bilim dili diye gavur dilini konuşuyorlar.
Dün akşam (28 Şubat 2023) Habertürk’te sonuçları itibariyle boş konuşmalar yapılırken sağlam zemin ve bina tespiti ve yapımı için gerekli yasal alt yapı olduğu dile getirildi.
Deniz Zeyrek de ana problemi farklı bir biçimde belirleyerek şöyle dedi:
İslam’ı iman ve hayatı düzeni edinemeyen bir kişinin hakikat adına söyleyebileceği ancak bu olabilirdi. Tebrik edilmelidir.
İyi de Allah’a, ölüm ötesi ebedi hayata, Yaratan’ın huzurunda sorgulamaya, ceza ve mükâfata inanmayan kişilerin sürdürebileceği ahlakı olabilir mi?
Bütün hayatı her an bitebilecek dünya yaşamından ibaret olan kişi, maddi ve manevi çıkarlarını aşabilir mi?
Allah’ın yarattığı fıtrat düzeni ile bir yere kadar gidilebilir, ama ya ötesi?
Acılar acısı olan eğitim sistemimizde ruhu yaralanan Müslüman görünümlü insan tipinin de ahlaksızlaşmasıdır.
Hulasa gavurlaşmak zordur ve bedelleri de ağır olmaktadır.