Rab sahip demektir. Bizim sahibimiz kimdir sorusuna cevabımızdır bu. Rabbimiz Allah’tır.
Rabbimiz Allah’tır deyip yürümeye devam ettikçe meleklerin kanatlarında yol alıyoruz demektir. Korkusu, hüznü olmayan hayatlar ve sonuçlar bu büyük parolanın içinde gizlidir. Cennetlere kanatlanmak ve dostlarla beraber zamanlar ve mekânlara kavuşmak ancak Rabbimiz Allah’tır diyenler içindir. Rabbimiz Allah’tır demek istikamet sahibi olmayı gerektirir. Meleklerin “ne mutlu Rabbimiz Allah’tır deyip istikamet üzere olanlara” dediğini duyar gibi olmak mü’mince yaşamanın özetidir.
Elhamdülillah, Rabbimiz Allah’tır. Gündüzü ve gecesi ile hayat bizim için böyle değer kazanıyor. Yalnızlık ve gariplik bununla giderilebilir. Allah ile olmak ve o beraberliği en uç damarlara yayarak yaşamak hayata anlam katmaktır. Namaz için seccadenin başına geçerken ya da sahur yemeği için sofraya otururken hissedilen budur. Kulluktan lezzet almak bununla mümkündür.
Şu fani dünyada Allah’tan başka kim bizim sahibimiz olabilir ki ona Rabbimiz diyelim de her şeyimizi ona dayandıralım? Kime dua edebiliriz, kimden rızık bekleyebiliriz, kimden şifa dileyebiliriz, kimden ahiretimizi mamur etmesini isteyebiliriz? Yoktur Allah’tan başkası. İsteyebileceğimiz her şeyi ancak ondan isteyebiliriz. Mülkün sahibi odur. Yaratan ve yaşatan odur. Kaderi yazan odur. Sabrı emreden odur. Kendisine sığınmamızı emreden odur. Bu nedenle de o Rabbimizdir.
Sadece bizim değil bütün âlemlerin Rabbi odur. Bizim gibi insanların, hayvanların, bildiğimiz-bilmediğimiz bütün mahlûkatın Rabbi odur. Bütün eller ona açılır, bütün yüreklerin en yakın sığınağı odur. Ağlayanı o dinler, güleni o görür. Yollar onun, çöller onun, karalar onun, denizler onundur. Seslenenin sesini o duyar, açı o doyurur, hastaya o şifa verir. Mülk onun, söz onun, din onundur.
Kaderi o yazdı. Yazdığı kaderin tecellisi onun emri ile oluyor. Kur’an’ı o indirdi. Okunmasını o emretti. Onunla amel etmemizi o istedi. Peygamberler gönderip onlara iman etmemizi emreden odur. Yarattığı kullarını gören, mü’mini ve kâfiri ile onlara mühlet veren, ardından da her biri için hükmedecek olan odur. O bizim Rabbimiz olduğu için adaletinin tecelli edeceği güne imanla kalbimiz huzur dolar. Uzun günleri ve geceleri geçecek diye bekleriz. Ondan geldiğini bildiğimiz her ne var ise onu elhamdülillah der alırız. Ailemizi kurup içinde yaşarken, çocuklarımız veya ebeveynimizle hayatı sürdürürken ‘Rabbimiz Allah olduktan sonra ne gam ne keder!’ deriz. Rabbimizin Allah olduğunu bilmek bize nefes olur, başımızdan aşağı şelaleler gibi akan su olur. Doyduğumuzda ya da açlığımızda, daraldığımızda veya keyifli halimizde hamd ederiz. Şükrederiz her durumda.
İman nimetinin kıymetini biliriz. Vermediğini zannettiğimiz şeylerden verdiklerini düşünürüz. Çetin yokuşlarda onu hatırlarız. Karanlık gecelerde onu hissederiz. Ölenlerimizi ona gönderdiğimiz için toprağın altına koyduğumuz hâlde onları, çok geçmeden acımızı unuturuz. Sevdiklerimiz ve hasret kaldıklarımızla bizi buluşturacak cennetlerinde diye gün sayarız. Çünkü o bizim Rabbimizdir. Bize bizden daha merhametlidir. Şimdi bize rahmet ediyor ama huzuruna çıkacağımız günde çok daha fazla rahmet edecek diye umut dolarız. O Rabbimizdir diye ayakta durabiliyoruz.
Şu fani dünyada Rabbimiz Allah’tır.
Topağın altında kalacağımız günlerimizde de Rabbimiz Allah’tır.
Mahşer kalabalığında Rabbimiz Allah’tır.
Cennet sırasında Rabbimiz Allah’tır.
Onun Rabbimiz olduğu kesindir. Yine onun, ihsanı ile bizim bunu itirafımızı ve sonsuz teslimiyetimizi göstermesi de kesindir.
O bizim Rabbimiz oldukça da yoldayız, güvendeyiz demektir. Gam yok, keder yok, hüzün yok demektir.
Elhamdülillah.
Nureddin Yıldız