İslam açısından bakılarak bir arada Kıyamet habercisi, deneme, uyarı ve ceza olarak değerlendirilebilecek olan 06 Şubat 2023 depremi çok çok büyük ölçüde can ve mal kaybına sebep oldu.
Acıları, yoksulluk ve yoksunlukları devam ediyor. Bir süre daha da devam edecek.
Reklamlı Yardım Vaadi
Açılan derin yaraları tedavi için devletimize milletçe yardım kampanyası açıldı. Türkiye Tek Yürek ismi altında yapılan ve televizyonlarda bütün Türkiye’nin takip ettiği gecede yardımlar vaat edildi.
Kendilerini ve kurumlarını duyurup dolaylı olarak reklamlarını da yapmış olan kişiler ve kurumlar yardım vaadinde bulundular.
115 milyarlık vaadin 74 milyarlık kısmını yerine getiren erdemliler çoğunluğu oluştursa da 41 milyarlık vaatlerini henüz yerine getirmeyen ve mazeretlerini bildirmeyenler de önemli bir sayıda.
Yasal Değilse de İmanî ve Ahlâkî Mecburiyet
Yaşanılan felaket sonrasında insanlarımız ve kurumlarımız yasal mecburiyet olarak değilse de, yasal mecburiyetten daha da önemli ve gerekli olan imanî ve ahlakî bir mecburiyetle yardım etmek konumunda idiler. Çünkü biz maddî imkânlarımızı ülkemizde ediniyoruz. Kaldı ki ekonomiye canlılık kazandıracak yardımlarımız, üretimlerimiz ve hizmetlerimiz sonucu olarak yine bize dönecektir.
Tamam, maddî imkânı olmayanların yardıma katılamaması doğaldır. Ama Rabbimizin de öğüdü olarak (Bakara 2/271) sessizce yardım edilerek meleklere yazdırıp tarihe kayıt düşürmek varken telefonla canlı bağlantı yapılarak milletimizin önünde yardım vadinde bulunduktan sonra vaadinden dönmek tam bir sömürücülüktür. Gösteri pisliği içinde yardımseverliğin özünü-meyvesini-kaymağını emmektir ki tam bir ahlâksızlıktır.
Kâfirliğin Bir Türü Olarak Münafıklık
Kur’ân ve Sünnet kaynaklı dinî literatürümüzde kâfirliğin bir türü de münafıklıktır.
Bilinmesi gerektiği üzere münafık, yüreğinde inkârcı/ateist-deist olduğu halde insanlar arasında Müslüman görünendir.
Biricik hayat önderimiz Peygamberim Münafık’ı bize şöylece tanıtmaktadır:
“ Münafık kişinin dışa yansıyan belirtisi üçtür. O konuştuğu zaman yalan söyler. Vaat ettiği aman vaadinden döner. Kendisine mal/sır türünden bir emanet bırakıldığında hainlik eder.”
Yüce Kitabımız Kur’âna göre, sürdürülen münafıklık Cehennem’e yolculuktur. (Nisa 4/145)
Vaadini yerine getirmenin önemi sebebiyle şanı yüce olan Allah, Kur’ânın değişik surelerinde vaadinden dönmediği ve dönmeyeceğini şöylece bildirmektedir:
(“ Hiç şüphesiz Allah vaadinden dönmez/verdiği sözden caymaz”
“ Sakın ha Allah’ın elçilerine yaptığı yardım vaadinden döneceğini sanma. Gerçekten Allah karşı konulamaz güç sahibidir. Zalimlerden de intikam alıcıdır.”) (Âl-i İmran 3/9; İbrahim 14/47)
Verdiği sözden caymak tam bir ahlâksızlık olduğu için Peygamberiz Onu kusmuğunu yalamak şeklinde de nitelemektedir.
Umarız insanlarımız milletimizin önünde verdikleri sözleri yerine getirirler de münafık olmaktan kurtulurlar.
Peki ,vaat ettiklerini yerine getir (e) meyenler değil ama getirmeyenler teşhir edilebilirler mi?
Yaptıkları gösterişin cezasını görmelidirler. Çünkü
“ Kötülüğün cezası benzeri bir uygulama…” ile verilebilir. (Şûra 42/40)
Ali Rıza Demircan
Yardım vaadi, Gösteriş, Münafıklık, Sömürü