Kadın Erkek İlişkilerinin Çarpıklığı ve Geleceği Üzerine

Dünyadaki nüfus azaltma projelerine paralel olarak, aile kültürünün yerini dolduracak her şey yeni nesle benimsetilmeye çalışılmaktadır. Robotlarla evlilik, çocuk yerine hayvan sahibi olma, insanları kısırlaştırma, boşanma ve aldatma kültürünün yaygınlaşması, çatışmacı karakterlerin çoğaltılması ve sevdirilmesi, davranış ve kişilik bozukluklarının yaygınlaştırılması hep aynı projeye hizmet etmektedir. Maalesef çarpık ilişkiler özgürlük kavramının istismar edilmesiyle kurulabiliyor ve sapıklıklar ve sapkınlıklar da bireysel alan kavramına dahil ediliyor. Suç tanımı değiştirildi ve gerçek suçlar insanların işlediği cürümler yerine kurduğu iletişimleri üzerinden değerlendirilmekte  ve hemen herkes sıradan bir tartışmada suçlu çıkabilmektedir.

Kadın erkek ilişkisi de bu çerçevede yeni bir çerçevede değerlendirilmeye çalışılıyor ve erkekle kadının yan yana gelmemesi için her şey yapılıyor. Kadın, erkeğin rakibi ya da düşmanı değilken, bütün görsel, sosyal ve yazılı medyada erkek ve kadın rekabeti ya da düşmanlığı insanların zihnine sokuluyor. Erkeklerin aşağılandığı ve tahkir görüldüğü modern bir toplum oluşturulurken, bizim toplum mühendislerimiz, psikologlarımız ve sosyologlarımız en esaslı meseleyi yani aileyi ıska geçiyorlar. Erkekler toplum dışına itiliyor ve maalesef mağduriyet yaşıyorlar. Erkeklerin artık toplumda düzgün statülü işlerde kendine yer bulamadığı, ailesine tavsiye veya öneri bile yapamadığı, çocukları üzerinde tasarruf ve söz hakkına sahip olmadığı görülüyor. Maalesef bu bahsettiğimiz örtülü anlayışlar ve kurallar Avrupa Ülkelerinden çok daha fazla bizim ülkemizde yan kavramlarla kabul görüyor.

Kadın erkek ilişkilerini doğru bir temelde sürdürmek, milletimizin var olmaya devam etmesi için aile kurumunu ayakta tutmak, sağlıklı bir toplum inşa etmek, hepimizin vazifesi olmalıdır. Burada kastettiğimiz boşanmanın hiç olmaması, ayrılıkların hiç yaşanmaması gibi absürt bir çıkış değildir, aksine boşanma yerine barışmanın özendirilmesi, aldatma ve diğer çirkin şeyler yerine dürüstlüğün ve gerekirse daha uygun şartlarda ilişkiyi sonlandırmanın özendirilmesidir. Topluma sürekli kötülük pompalanırken, insanların etkilenmemesi imkansızdır ve maalesef birbirine her türlü kötülüğü yapan kimselerin arasında yaşamak da gayet zor bir durumdur. Fakat ardı ardına gelen çirkinlikler maalesef insanları evlilikten de soğutmaktadır ve nitekim haksız nafaka kanunu gibi şeyler ıslahı da beklemektedir.

Mağduriyetlerin giderilmesi hem hukuki hem sosyal saiklere bağlıdır. Bunun için önce kadın ve erkeği zihinlerinde barıştırmak gereklidir. Yoksa modern dünyada Afganistan veya tam tersi şekilde başka türlü sapkınlıkların olduğu ülkeler çoğalacaktır. Karşıt kutuplar için daha açıkça söylemek gerekirse maalesef kimi yerlerde erkeklerin yönetimi zorba yöntemlerle ele geçirerek kadına söz hakkı tanımadığı görüldüğü gibi kimi yerlerde de erkeği evcil hayvan statüsüne düşüren kadınların, aileyi ve erkeği değersizleştirdiği görülecektir. Bütün bunlar aslında aile kurumuna karşı yürütülen propagandanın tezat iki kutbu gibi gözükse de aynı patolojik kafaların ortaya çıkardığı medeniyetlerdir. Oysa İslam inancında ayeti kerimede erkekler ve kadınlar birbirlerinin dostudurlar ve yaşamda birlikte yolalmaktadırlar.