islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4708
EURO
36,1515
ALTIN
2.958,85
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
8°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

Allah’ın ve Müminlerin Düşmanları

Allah’ın ve Müminlerin Düşmanları
18 Nisan 2023 09:00
A+
A-

Kur’ân-ı Kerim’in Mümtehıne suresinin 1. ayetinde, kendilerinden sakınılması gereken düşmanların başında “Allah düşmanları”, sonra da “müminlerin düşmanları” zikredilerek buyuruluyor ki:

“Ey iman edenler! Benim de düşmanım sizin de düşmanınız olan kimseleri velîler/dostlar (yöneticiler veya müttefikler) edinmeyin…”

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, “Allah düşmanları”nı şöyle tanımlıyor: Allah’a düşmanlık eden, O’nun dinini, hukukunu tanımayan, Resulü ile yarışa kalkışan ve Mücadele Suresinde yer alan “Allah’a ve Resulüne düşman olanlar var ya, onlar en alçaklar arasındadırlar.” (Mücadele, 58/20) ayetinde ve benzerlerinde halleri beyan edilen kâfirler, müşrikler ve zalimlerdir.

Mümtehıne suresinin 1. ayeti şöyle devam ediyor:

“…Siz onlara karşı sevgi gösteriyorsunuz; oysa onlar haktan size geleni inkâr etmişlerdir…”

Kur’ân-ı Kerim’in nazil olduğu dönemde de günümüzde de Allah’a, onun son peygamberi Muhammed Mustafa’ya (s.a) ve kıyamete kadar geçerli hak kitap olan Kur’ân’a inanmayıp düşmanlık edenler ve müminlere de sadece bunlara iman ettikleri için düşman olanlar, fütursuzca bu düşmanlıklarını ortaya koydukları halde, maalesef bazı Müslümanlar onlara sevgi ve muhabbet gösterebilmekte, onlarla ittifak edebilmektedirler. Oysa o inkarcılar Allah’a, Resulüne, Kur’ân’a, İslâm’ın iman ve ibadet esaslarına açıktan düşmanlık etmekte ve bunu gizleme gereği bile duymamaktadırlar: İslâm’ın şiarları ve İslâmî hayat tarzının gerekleri olan ezana, namaza, camiye, başörtüsüne, Kur’ân kurslarına, imam hatip okullarına ve Müslümanların en saygın kurumu olan Diyanet başta olmak üzere Müslümanların tarikat, cemaat, vakıf ve dernek gibi yapılanmalarına her fırsatta saldırabilmekte, dahası bütün bu dini şiar ve kurumların yasaklanması gerektiğini açık açık söyleyebilmektedirler…

Böylelerine sevgi gösterip destek verenler için aynı ayetin devamında şöyle buyuruluyor:

“…Sizden kim bunu yaparsa, artık o, elbette yolun ortasından sapmış olur.” (Mumtehıne, 60/1)

Yüce Rabbimiz, biz müminleri böyle bir duruma düşerek doğru yoldan sapmaktan muhafaza buyursun.

Mümtehıne suresinin 2. ayetinde ise, İslam düşmanlarının Müslümanlar hakkındaki kötü niyetleri ve planları bütün açıklığıyla deşifre ediliyor: “Eğer onlar size üstün gelseler, hepinize düşman kesilirler ve size ellerini, dillerini kötülükle uzatırlar; ve arzu ederler ki, hep kâfir olsanız!..”

Elmalılı’nın bu ayetle ilgili yorumları da şöyle: ‘Eğer onlar size üstün gelirlerse, o dost yerine koyduğunuz, sevgiyle sır verdiğiniz düşmanlar sizi mağlup edip ellerine geçirir ve hakimiyetleri altına alırlarsa, sizin onlara yaptığınız gibi dostluk etmezler, bilakis sizlere hep düşman kesilirler ve sizlere kötülükle ellerini ve dillerini uzatırlar; elleriyle öldürme, esir alma ve işkence yapma gibi kötülükler yaparlar, dilleriyle de sövme ve hakaret gibi fena sözler söylerler. Kur’ân’ın bu kısa ihtarı ne kadar veciz, ne kadar kapsamlı, ne kadar korku verici ve ne kadar nezihtir. Tarih gözden geçirilir ve kâfirlerin ve zalimlerin ellerine düşürdükleri istiklâllerini kaybetmiş Müslümanlara karşı hatta hüküm ve antlaşmadan sonra elleriyle ve dilleriyle yaptıkları kötülükleri, işkence, hakaret, zulüm, alçaklık, iftira, yalan dolan, taarruz ve imhaları öyle feci, öyle çirkindir ki, okuyanların bile nasıl tüylerini ürpertip, nasıl vicdanları sızlattığı kolayca görülür. İnsan olan bunları tasavvur etmekten bile tiksinir. Ve arzu etmektedirler ki hep kâfir olsanız!… Yani yeryüzünde hiç mümin kalmasa!..

Geçmişten günümüze Allah’a ve müminlere düşmanlık edenlerin tutumları küresel ve yerel ölçekte hiç değişmedi. Düşmanlarına çeşitli mülahazalarla doğrudan veya dolaylı sevgi gösterip destek veren kimi Müslümanlar şunu iyi bilmelidirler ki, onların kalplerinde besledikleri kin/öfke daha dehşetlidir:

“İşte siz böylesiniz: Onlar sizi sevmezken siz onları seviyorsunuz ve Kitab’ın tümüne inanıyorsunuz. Sizinle karşılaştıklarında ‘iman ettik’ derler. Yalnız kaldıklarında ise size karşı olan kinlerinden dolayı parmaklarını ısırırlar. De ki: “Kininizle ölün. Şüphesiz Allah kalplerde olanı biliyor.” “Size bir iyilik gelirse bu onları üzer, ama başınıza bir kötülük gelse buna sevinirler. Eğer sabreder ve sakınırsanız, onların tuzağı size hiçbir zarar vermez. Allah onların yaptıklarını çepeçevre kuşatmıştır.” (Âl-i İmran 3/119-120)

Yaklaşan Ramazan Bayramı’nın uyanışımıza ve dirilişimize vesile olması duasıyla…

 

Abdullah Yıldız

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.