Erdemler, her bireyin hayatını izzetli bir şekilde yaşaması için kişiliğinde yer edinmesi gereken ölçülü davranışlardır. Modern dönemin getirisi olan materyalizm ve pozitivizm insanlığı bencil ve menfaat odaklı, kâr amacına dayanan bir yaşam sunarken bu önemli erdemlerden uzaklaşmasına sebep olmuştur. Artık günümüzde bireyler tarafından “benliğin fetişleştirilmesi”[1] ile kişinin benlik farkındalığı düşmüş ve erdemler kişiler üzerinde etkisini yitirmiştir.
Erdemlerin ölmeye yüz tuttuğu günümüzde din ve erdemler önemli bir yerdedir. Din ve erdemler arasında güçlü bir ilişki bulunmaktadır. Din, erdemleri besleyen önemli bir kanaldır. Dinin etki boyutu içerisinde zikredebileceğimiz erdemler dinden ayrı bir olgu olarak zikredilse de -kimileri tarafından- dinin bir boyutunu oluşturduğunu söyleyebiliriz.
Dinsiz bir ahlakın varlığı günümüzde hala tartışma sebebidir. Bu konu tartışmaya açıktır ancak şunu açıkça söyleyebiliriz ki din, erdemleri ve onların hayatımızda yer edinmesini destekleyen önemli bir kaynaktır. Din, modern dönemin yitirip götürdüğü erdemlerin hala mevcut olmasının ve bu erdemleri bulunduran kişilere değer verilmesinin yegâne sebebidir. Din ile affetme, şükür, yardımseverlik, alçakgönüllülük gibi birçok erdem desteklenmektedir.
Bugün alçakgönüllülük kavramı üzerinde biraz düşünelim. Modern dünyanın bize dayattığı benlik vurgusu karşısında kişiyi sürüklediği bencillik ve yalnızlık psikolojisi üzerinde alçakgönüllülük erdeminin biz nasıl yardım edeceğine bakalım.
Modern dünya insanı her şeyi yapabileceği, her şeye gücünün yetebileceği ve her şeyin onun hizmetinde bulunduğu hissine kapılır. Bunu da fark etmeyebilir. Ancak onu içine yerleşen ve hayata bakışını etkileyen bir alana sahiptir. Doğru beslenirse ve spor yaparsa çok sağlıklı, çok çalışırsa başarılı, çok düşünürse işleri çözebileceğini ve çok isterse her şeyi yapabileceğine dair popüler bir anlayış gerçekleştirir. Sınırlı bir varlık olan “insan” anlayışından epey uzaklaşır. Kontrolün sadece kendi elinde olduğunu düşünür ve “ben” eksenli bir gözlükle bakar dünyaya.
Oysa insanın her şeye gücü yetmez, her şeyi çözemez. Onun kontrolü dışında gelişebilecek yüzlerce ihtimalle yaşar. Alçakgönüllülük erdemi de tam burada devreye girer aslında. Yüzlerce ihtimalleri sadece birkaçının elinde bulunduğunu ve onun etkisinin olmadığı nice ihtimallerin varlığının kabulün getirir.
Alçakgönüllülük kişinin kendisini bilmesidir. Kişi kendini ve sınırları aşan varlığı bilir. Allah’ın kudretine sığınmaktan imtina etmez. Çünkü insandır ve başına her şey gelebilir. İnsan olmanın gereğini yaşadığının bilincinde olur alçakgönüllü insan. Yaşanılan ihtimaller ondan bağımsız olarak vardır. Bu sebeple de kendisine fazla yüklenmez, kabullenir ve tolere eder.
Alçakgönüllü insan ben değil biz duygusuyla hareket eden diğer insanları da düşünen, varlığının bilincinde olan kişidir. Kişinin kendisi üzerine yoğunlaştığı günümüzde diğerlerinin varlığını yakından hissetmesine yardımcı olur.
Sen insansın. Yaratılmışların en hayırlısı olabilirsin, sorumluluk yüklenecek ve irade sahibi olacak kadar değerlisin. Ama mükemmel değilsin. Bırak başkalarını kendi hayatında dahi bir yere kadar söz sahibisin. Senin dışında müdahaleler var. Kabul et, başka bak.
“Nefsini bilen Rabbini bilir.”
Çok değerlisin, sevgiyle kal.
Anahtar Kelimeler
Erdem, Kendini Bilme, Alçakgönüllülük