Önceki yazımızda Hûd suresi 79.-81. ayetler çerçevesinde Hz. Lût’un, cinsel sapıkları (homoseksüeller) tövbe edip kızlarıyla evlenmeye davet ettiğinden ama bu hayra davetin ilgi görmediğinden, onların kötülüklerini engelleyememiş olsa da Hz. Lût’un sapıklığa karşı tavrını net bir şekilde ortaya koyduğundan söz edilmişti. Ayrıca o sapıkların ceza sürecini Allah’ın emriyle meleklerin başlattığından, kendilerini Hz. Lût’a asıl kimlikleriyle tanıtan o meleklerin, azap öncesinde Hz. Lût’tan inananları o bölgeden çıkarmasını istediğinden ve Hz. Lût’un hanımının Hz. Lût’un ehli sayılmadığından bahsedilmişti. Bu yazıyla amaçlanan şey ise klasik ve modern tefsirlerin projeksiyonuyla cinsel sapık topluluğun nasıl azaba uğradığını ve onların başına gelenin onların dışındaki zalimleri de tehdit edip etmediğini irdelemektir.
Cinsel sapıklığın ibretlik dünyevi cezası
Hz. Lût’un uyarılarını dikkate almayan homoseksüel suç faillerinin akıbeti hiç iyi olmamıştır: “Emrimiz gelince oranın üstünü altına getirdik. Üzerlerine istif edilmiş ve pişmiş çamurdan taşlar yağdırdık.” (Hûd 11/82). Allah’ın “emrimiz” dediği şey, azabı ya da azap emridir. Önce Hz. İbrâhim’e uğrayıp sonra da Hz. Lût’a gelen meleklere emir geldikten sonra “oranın üstünü altına getirdik” denilmesi, azaptan ziyade azap emrinin kastedildiği yaklaşımını destekler. “Altının üstüne getirildiği” ifadesi yerine “üstünün altına getirildiğinin” söylenmesi, yeryüzünde tarihe geçecek bir zulme imza atmış olan Lût kavmini daha fazla aşağılamak içindir. Zira işledikleri fiilin mekânı yerin üstüdür. Azabın uygulayıcısı melekler olmasına rağmen, yüce Allah’ın “biz üslubu” kullanması, azabın büyüklüğüne dikkat çekmek içindir. Yağdırılan istif edilmiş ve pişmiş çamurdan taşların hedefi, cinsel sapıklar ya da daha genelde yaşadıkları yerdir. Bu kıssada cinsel sapıkların üzerine taş yağdırılması, bu sapıklık suçunu işleyenlerin recmedileceğine bir işaret sayılmıştır. Tabi bu yaklaşım kıssalardan hüküm çıkarılabileceği görüşüne göredir. Müfessirlerin bir kısmı da kıssalarla ilişkili ayetleri müteşabihlerden[1] sayar ve kıssalara hüküm değil, ibret kaynağı olarak bakar.
Zalimlerin yolunu sürdürenlerin de tehditten uzak kalmaması
Cinsel sapıkların bulundukları yerin üstünün altına getirilmesi şeklinde cezalandırılmasının ardından bulundukları yere bir de taş yağmuru gelmiştir: “Rabbinin katında damgalanmış (taşlar). Onlar, zalimlerden uzak olmayacaktır.” (Hûd 11/83). Bu taş yağmuru, cezalandırmanın zirve noktası olarak görülebileceği gibi helak günü orada bulunmayıp ülkelerine dönen cinsel sapıkların cezalandırılması için gerçekleşmiş bir olay olarak da değerlendirilebilir. Ayetteki “Rabbinin katında” ifadesinden hareketle söz konusu taş yağmurunun bir doğa olayı olmaktan ziyade olağan dışı bir hadise olduğu söylenebilir. Taşların “damgalanmış” olması, o taşların kimleri vuracağını bilmesi şeklinde yorumlanmıştır. Damgalanmış taşlar için kullanılan “zalimlerden uzak olmayacaktır” ifadesi, Lût kavmine mensup cinsel sapıklardan başka zaman ve mekânın sapıklarına hatta daha genelde tüm zalimlere bir tehdittir. “Uzak olmama hâli” taşların özelliğidir. Yani günahkârlar üzerlerine taş yağması vb. şekildeki Allah’ın azabından kaçabileceklerini düşünmemelidir. “Zalimlere uzak olmayan” şeyden kastedilenin mekân olduğu düşünülürse bu durumda da tehdit, Resulullah (s) döneminde Şam’a ticari yoluculuk yapan ve Lût kavminin azaba uğradığı yerden geçen ama ibret almayan Mekkeli müşriklere dönük olur. Lût kavminin yaşadığı yer ibret almaları açısından o müşriklerden uzak değildir.
Sonuç
Görüldüğü gibi homoseksüel kavmin nesli mahveden suçu, ağır bir cezayla karşı karşıya kalmıştır. Onların gördükleri dünyevi helak cezası, farklı devirler ve coğrafyalarda benzer zulümleri sergileyenlerden asla uzak değildir.
Anahtar kelimeler: Lût kavmi, Hz. Lût, cinsel sapıklık, emir, zalimler.
[1] Anlam açısından birden fazla ihtimal içerdiği için anlaşılmasında zorluk bulunan lafız yahut ifade.