Cumhuriyet Sarayı’nın yakınında ve ordu karargahının merkezinde yer alan Hartum Eğitim Hastanesi’nde hemşire olan Ebu Bekir, “Sağlık personelinin tamamı zincirlendi ve biz dışarı çıkıp görevimizi yapamıyoruz. İşe giderseniz tehlikedesiniz” diyor.
Ebu Bekir, çatışmanın ilk günlerinde hastanenin bombalanmasının ardından diğer sağlık personeli ve hastalarla birlikte hastaneden kaçtı.
Ebu Bekir hastaneden çıkarken yaşanan durumu da şu şekilde tasvir etti:
Ebu Bekir, çatışmalar başladığında hastanedeydi ve sonrasında da kendisinin, uzun süredir burada kalan hastalarla birkaç gün boyunca mahsur kalmış halde bulunduğunu aktardı.
Ebu Bekir, “Oradan yalnızca Allah’ın korumasıyla ayrıldık. Burada güvenli hiçbir geçiş yoktu. Tüm sağlık personeli bombardıman altında dışarı çıktı. Bir keskin nişancı dört kurşunla beni hedef aldı ve bu kurşunların hepsi de başımın yanından geçti.”
Ancak en zor görev hastaları tahliye etmekti. İlk başta durumu kritik olmayan bazı hastalar taburcu edildi ve solunum cihazına bağlı hastalar özel bir şekilde nakledildi.
Ebu Bekir, “Hemşireler, hastaları ve tedavi gördükleri tıbbi ekipmanı yakındaki Hartum Hastanesine nakletmek için hepsi birbiriyle yardımlaştı.”
Böylece çatışmanın başlangıcından bu yana Sudan’daki birçok hastane çalışmayı durdurdu ve bazılarına erişim potansiyel olarak ölümcül bir risk haline geldi.
Sudan Tabipler Birliği Hazırlık Komitesi’ne göre, başkentte ve çatışmaların olduğu bölgelerdeki hastanelerin yaklaşık yüzde 70’i, bombalamanın yol açtığı hasar veya bunlara erişimin imkansızlığı nedeniyle hizmet dışı kaldı.
Ama o hastanelere gitmeyi göze almak bazıları için tek seçenekti.
Diğer yandan Hastanelerden birinde doktorluk yapan Doktor Esma ve meslektaşları, idari nedenlerle aylarca çalışmayan Hartum’un güneyindeki Türk Hastanesini işletmeye aldı.
Birkaç gün sonra sağlık personeli içindeki gönüllü sayısı 25’e ulaştı ancak hasta sayısı bu sayının kapasitesinin çok üzerinde kaldı.
https://www.bbc.com/arabic/middleeast-65474156