Türkiye Tazimattan bu yana bürokrasideki kriptolardan çekiyor. Bunun en yoğunlaştığı alan ise finans sektörü ile ilgili alanlardır. Türk halkının Müslüman kimliğine cevap vermek için; merkezi İngiltere’de olan sözüm ona faizsiz finans kurumları oluşturuldu.
Türkiye’de sözde faizsiz bankacılık çalışmalarının 1971’de altın penceresinin kapatılmasından sonra yoğun biçimde yapılanmaya başlaması da tesadüf değildir. Biraz islami bulamaçlarla banka sisteminden uzak duran insanları banka sistemine çekti. 30-40 yıldır Türkiye’de banka sektöründeki % 5 paya ulaşan sözde faizsiz finans kurumları, küresel finans tarafından kendilerine verilmiş başarısızlık göreviniaşmak için yeni adımlar atıyor.
Tabi hemen bir ara cümleyle şunuda söylemek lazım; % 99 Müslüman olan bu halk sizin faizsiz demelerinize inanmıyor. Onun için % 95 faizli bankalarla çalışmaya mecbur kalıyor.Bu ayrıca sosyo-ekonomik olarak tahlil edilmesi gereken bir durum.
Kamuoyunda çok ciddi eleştiriler alan sözde faizsiz finans kurumları, bu eleştirilere alışmış olacak ki artık faizli bankacılığa açık açık girebiliyor. Tabi kurumsal faizsiz tanımlamasını terk etmeden.
Finans sektöründe kavramların dilinin algıya nasıl hitap ettiğini sektörle ilgilenenler bilir. Bu algıyı sözde faizsiz finans sektörü için olumlu düşünce oluşturmak için ’’Katılım bankalarına uygun düzenleme’’ adıyla faizli işlemler için kavramsal süslemeler yapılıyor.
Geçtiğimiz günlerde Merkez Bankası ile katılım bankaları arasında bir mutabakat basına yansıdı.Katılım bankalarına uygun düzenlenen ‘’vade bazlı’’ vadeli işlem piyasası yakında hayata geçecekmiş.
Katılım bankalarının Türk Lirası-Döviz için işlem yapabileceği Swap piyasası, Merkez Bankası ile Mutabakata varıldı. Böylece Merkez Bankası faizsiz bankalarının likidite ihtiyacını karşılayacak. Katılım bankaları buna da bir isim buldu. Vade bazlı vadeli işlem piyasası.
Şimdi faize karşı halkımızın anlaması için Swap ve likidite finansal kavramı açılayalım.
Swap:Kelime anlamı olarak “değiş, tokuş, takas” anlamına gelir. Finans piyasalarında ise; iki tarafın belirli bir zaman dilimi içinde bir varlık ya da yükümlülüğe bağlı olarak farklı faiz ödemelerini veya döviz cinsini karşılıklı olarak değiştirdikleri bir takas sözleşmesidir.
Likidite: Sıvı olma durumu. Nakit olma durumu. Finansman sisteminde tam anlamıyla Merkez Bankası’nin analitik bilançosunda pasif kısmında yani borç kısmında bulunan tüm likit kalemlerdir. Bunlar dolaşımdaki banknot, zorunlu karşılıklar, fon hesaplarıdir.
Şimdi soralım; sözde faizsiz bankalar Merkez Bankası ile hangi ticareti yapacak da böyle bir mutabakata gidiyor?
Merkez Bankası kurulu faizci finans sisteminde faizle para satmayı başlatan, halkın seçtiği milli iradeden bağımsız hareket eden bir özel kurum.
Merkez Bankası sözde faizsiz bankalara Swap ve Likidite ihtiyacını faizsiz mi verecek? Hayır. Diğer konvansiyonel bankacılık diye tanımlanan faizcilere sağladığı sistemsel olanakları, sözde faizsiz bankalara da sağlayacaktır.
Bu piyasa ile, faizci bankalar gibi depo işlemi yapamayan katılım bankaları da benzeri bir likit(faizle borçlanarak para) sağlama yöntemine kavuşacak ve geleneksel bankaların kullandığı ürünlere ulaşacaklar. Yani faizli işlemlerin yapılmasında kullanılan yöntemlere, sözde faizsiz algısı oluşturulmaya çalışılan yeni verilen isimlerle bu faizli işlemlere ulaşacak.
Dikkat ederseniz Faizsiz finans kurumları diye başlayan bu düzenek, banka ismini alarak diğer bankaların işlemlerini yapmanın kapısı ardına kadar açıldı. Tabi bu arada stratejik bir dili de kamu oyunda kullanıyorlar. ‘’Katılım piyasasına uygun Vadeliişlem piyasası’’ tanımlaması yapılıyor.
Nasılsa milletin genel algısı; vadeli olan şey faiz değildir algısı olarak hakim. Vadeli işlem piyasası dersek, perdelemeyi de vadeli işlem piyasası ismi ile yapabiliriz. Halk uyanmaz, faizli olmadığına inanır. Oysa değirmen aynı, buğday aynı un aynı.
Evet, halkı aldatabilirsiniz belki ama Allah’ı nasıl aldatacaksınız?
Selam ve dua ile…
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi