islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4791
EURO
36,2113
ALTIN
2.961,67
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
8°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

“KENDİ ARALARINDAKİ ÇATIŞMALARI ÇOK ŞİDDETLİDİR!”

“KENDİ ARALARINDAKİ ÇATIŞMALARI ÇOK ŞİDDETLİDİR!”
25 Mayıs 2023 09:00
A+
A-

Ehl-i Kur’ân Mü’min/Mü’mine Muslimanlar olarak mubârek Kur’ân konuşmaya başlayınca, biz susar ve pür dikkat dinleriz.

Bir başka deyişle, kendi düşünce ve görüşlerimizi susturur, mubârek Kur’ân’ın onları yönlendirip şekillendirmesini ister ve de bekleriz.

Bu yaklaşımı benimseyip uyguladığımız zaman mubârek Kur’ân’ın, hangi dönemde, hangi şartlar altında, hangi toplumda yaşıyor olursak olalım, bizi Ehl-i Kur’ân Mü’min/Mü’mine Muslimanlar olarak, Hakk ve Hakîkat’ten kaynaklanıp beslenen, dolayısıyla da her zaman ve her şart altında geçerli olan çok somut verilerle donattığını apaçık bir şekilde görürüz!

Ehl-i Kur’ân Mü’min/Mü’mine Muslimanlar olarak bize düşen, mubârek Kur’ân’ın bizi donattığı o somut verileri içinde yaşadığımız dönemin şartlarında değerlendirip almamız gereken ibreti almaktır.

Bakın, Medîne Dönemi’nin dördüncü yılında gelmiş olan mubârek el-Haşr sûresinin 13. ve 14. âyet-i kerîmeleri, onları siyâk ve sibâklarını da dikkatle gözeterek, günümüzde ülkemizde maruz bırakıldığımız “politik” şartlar bağlamında okuyup değerlendirdiğimiz zaman muhteşem bir açılımla nasıl da aydınlatıyor zihinlerimizi, tetikleyip harekete geçiriyor düşüncelerimizi, dolayısıyla da yön veriyor takınmamız gereken tavra, gerçekleştirmemiz gereken eylemlere:

Ey Mü’min/Mü’mine Muslimanlar!

Siz kesinlikle, size saldıran düşmanlarınızın ve onların işbirlikçileri olan münâfıkların, yâni aslında Hakk Dîn’e kesinlikle îmân etmemiş olan ama öylesi işlerine geldiği için ve öylesi işlerine geldiği sürece, Hakk Dîn’e îmân etmiş olduklarını beyân edip, yalnızca görünüşte Hakk Dîn’e uygun davranarak hakîkî Mü’min/Mü’mine Muslimanları aldatan ve onlara her türlü zararı veren ikiyüzlü mefaatperestlerin göğüslerinde, ALLAH korkusundan daha şiddetli olan, maddî ve mânevî açıdan bitkin düşürerek yıldıran bir korku uyandırırsınız!

Bu halleri, size saldıran düşmanlarınızın ve onların işbirlikçileri olan münâfıkların Hakk ve Hakîkat’i delil ve illeti ile birlikte düşünerek, kişiyi mânen ve zihnen bulunduğu yerden alıp, daha ileri bir konuma ulaştıran bir öğüt almaya ve daha erdemli olanı yapmaya götürecek şekilde kavramaz insanlardan meydana gelmiş bir toplum ya da topluluk olmalarından kaynaklanmaktadır!

Size saldıran düşmanlar ve onların işbirlikçileri olan münâfıklar kalelerle güçlendirilip korunmuş, erişilemez hâle getirilmiş yerleşim merkezlerinin içinde ya da kendilerini güvene aldıkları surların – uluslararası ekonomik ve siyâsî güç kalelelerinin – arkasında olmadıkları sürece, sizinle asla bir araya gelip toplanmış olarak, hep birlikte savaşamazlar! Çünki kendi aralarındaki, kişiyi aşağılanmış bir hâle getirip tiksinti verici büyük sıkıntılara düşüren kötülükte bir gücü zorbaca kullanarak giriştikleri çatışmalar çok şiddetlidir! Sen onların bir araya gelip toplanmış olarak, hep birlikte/birlik-beraberlik içinde olduklarını hesâb edersin!

Andolsun ki, hepsinin evrilip çevrilip-dönüşüp Hakk ve Hakîkat’e de, bâtıla, yâni özü Hakk ve Hakîkat’e dayanmadığı için geçersiz ve uydurma olan şeylere de dönebilecek kabiliyette tasarlanıp yaratılmış “akıl ve mâneviyât merkezi” olan kalbleri ayrı ayrı, darmadağınık haldedir! İşte bu, onların aklını asla Hakk ve Hakîkat doğrultusunda kullanarak düşünmeyen insanlardan meydana gelmiş bir toplum ya da topluluk olmalarındandır!

* * *

Daha ne söylesin mubârek Kur’ân?

Veeee…

Bilvesîle, bir kere daha:

Evet!

“Sebeb-i nüzûl günceldir!”

Bu böyle biline!

Hâlâ “târihselci” bir yaklaşım sergilemekte ısrâr eden kardeşlerimize selâm, yolumuza devam!

 

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar
  1. Ahmed YAHYA dedi ki:

    Var,ao,sağ ol,nur ol.TEŞEKKÜRLER

  2. abdullah dedi ki:

    Eyvallah Engin Abi. Kalemine ve yüreğine sağlık