GİRİŞ
Eğitim, önceden belirlenmiş amaçlar doğrultusunda insanların düşüncelerinde, tutum ve davranışlarında, sosyal hayatlarında belirli iyileştirme ve geliştirmeler sağlamaya yarayan sistematik bir süreçtir. Bu süreçten geçen insanın kazandığı yeni bilgi, beceri ve tutum, onun birey olma ve ait olma bilincini artırır, kişiliğini geliştirir ve onu daha değerli kılar.
Eğitim insanın içinde yaşadığı bireysel, kurumsal ve toplumsal alanları bütünleştirmektedir.[1]
Eğitim, öğrenmeyi meydana getiren süreçlerin ve süreçleri meydana getiren unsurların bir sistem içinde çalışması sonucunda meydana gelen davranışlardır. Bu davranışların insan tarafından kazanılmasını sağlayacak çabalara da yine eğitim denilmektedir. Eğitimin bir süreç özelliği taşıyor olması, bir yönüyle insanın eğitile bilirliğinin de sınırlı olmadığını göstermektedir. İnsan eğitiminin doğumla başladığını ve ancak ölümle sona ereceğini söylemek mümkündür. Bundan hareketle, insanla eğitim arasında sürekli, hareketli ve fonksiyonel bir ilişkinin varlığından söz edilebilir.[2]
Eğitimin Arapça karşılığı terbiyedir. Terbiye, artmak, büyümek, gelişmek, çoğalmak, yükselmek, yetişkin olmak ve benzeri anlamlara gelen “rebâ-yerbu” fiilini “faala” babından türemiş bir isimdir. Terbiye, genel anlama eğitim, yetiştirme, büyütme, öğretim, pedagoji, psikolojik veya biyolojik eğitim, hayvan yetiştirme/besleme gibi anlamlar için kullanılmaktadır.[3]
Bir de Arapçada “edep” kelimesi de yerine göre terbiye anlamında kullanılmaktadır. Bir açıdan edebiyat ile aynı anlamı ifade ettiği kabul edilen “edeb” kelimesi, “edube-ye’dubu” ve “edebe-ye’dibu” fiillerin ikisinin de masdarı, ayrıca aynı kökten türemiş bir isimdir ve çoğulu “âdâb” şeklinde gelmektedir.[4]
Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî (ö. 672/1273), bir şiirinde Kur’an-ı Kerim’in ayet ayet edep olduğunu anlatmıştır.[5] Hz. Muhammed (sav.) edep kelimesi için şöyle söylemiştir: “Rabbim beni edeplendirdi/terbiye etti. Ne güzel edeplendirdi!”[6]
Eğitim ve terbiye hakkında bu ilgileri verdikten sonra, eğitimin gerekleri hakkında bazı açıklamalarda bulunacağız.
EĞİTİMİN GEREKLERİ
Büyük veya küçük insanları eğitirken dikkat edilmesi gereken en önemli husus, onlara şefkatle davranmaktır. Eğiticinin, her şeyden önce şefkat ve merhamet duygusunu taşıması ve bu duyguyu eğittiği kişilere yansıtmasıdır. Çünkü Kur’an-ı Kerim’in baş tarafında, ilk ayetlerinde şu mesaj verilmektedir:
الرَّحْمـنِ الرَّحِيم الْحَمْدُ للّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
“Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’adır. O, Rahman ve Rahimdir.”[7]
Bu ayetlerde haber verildiği gibi Yüce Allah, Rahman ve Rahimdir. Bu iki sıfat, Allah’ın hem dünya hem de ahiret hayatında tüm insanlara, hatta tüm varlıklara şefkat ve merhametle davrandığını, herkesi sevdiğini haber vermektedir. Bu arada bu ayetlerde Allah’ın tüm âlemlerin rabbi olduğunun haber verildiğini de hatırlatmak istiyorum. Kur’an-ı Kerim’in baş tarafında Allah’ın şefkat ve merhamet sahibi olduğu haber verildiği gibi, Hz. Muhammed (sav.) de bu konuda bazı açıklamalarda bulunmuştur:
“Allah’ım! Ümmetimin herhangi bir işine bakarken onlara merhametli davranan kimseye, sen de merhamet et!” “Allah merhametlidir, bütün işlerde şefkat ve merhameti sever.”[8]
“Allah, merhametli kullarına acır.”[9]
Bu ayet ve hadislerde haber verildiği gibi, her konuda olduğu gibi eğitimde de şefkat ve merhametle hareket etmek gerekir. Eğittiği kişilere şefkat ve merhametle dayanmayan eğiticinin eğitiminde başarılı olması mümkün değildir.
Ayrıca eğitim için eğiticinin alanında bilgi ile mücehhez olması ve son derece sabırlı olması gerekmektedir. Bir de eğitimde dayak, baskı, şiddet ve hakaret ve benzeri olumsuzluklardan son derece uzak durak icap eder. Çünkü eğitim, bir gönül işidir.
SONUÇ
İnsanlar her zaman ve her yerde dünya hayatında daha güzel, daha rahat ve daha mutlu yaşamaya çalışmaktadırlar. Bu hedefin sağlanması, toplumda uzlaşı ve barışın sağlanması için, mutlaka toplumu oluşturan insanların eğitimli olmaları gerekmektedir. Cahil ve eğitimsiz insanlardan oluşan bir toplumda uzlaşı ve barış sağlanamaz, büyük medeniyetler kurulamaz. Bilindiği gibi yazılı belgelerden öğrendiğimiz kadarıyla medeniyet, Mezopotamya’dan dünyaya yayılmıştır. Hitit, Eski Yunan, Mısır, İran Hint medeniyetleri, Mezopotamya medeniyetinin devamıdırlar. Mezopotamya medeniyeti, hak, hukuk, adalet, bilim ve eğitim ile gerçekleşiştir. Günümüz insanları, bunu örnek alarak önce kendi şahıslarında ve ardından toplumlarında ciddi bir eğitim ve öğretimin gerçekleşmesi için çalışmalıdırlar. Bunun için çok, çok, çok okumalı, sosyal hayatımızı ona göre düzeltmeli ve çocuklarımızı bu bilinçle yetiştirmeliyiz.
Ayda kaç kitap okuyoruz? Veya çocuklarımıza ayda kaç kitap okutuyoruz?
Herkese selam, saygı ve hürmetler.
Anahtar Kelimeler: Eğitim, öğretim, insan, Kur’an, sünnet.
[1] https://ismetbarutcugil.com/2017/02/12/egitim-nedir/
[2] https://dergipark.org.tr/tr/pub/cuilah/issue/4185/54895
[3] Cemaluddin Muhammed b. Mukerrem İbn Manzûr, “rebâ”, Lisânü’l-Arab, Dârü’l-Fikr, Beyrut 1994, XIV, 304 vd.; Luvis, Ma’lûf el-Yesûî, “rebâ”, el-Muncid fi’l-Luğati ve’l-A’lâm, Daru’l-Meşrik, Beyrut 1986, s. 247; Ahmed elÂyid ve diğerleri, “rebâ”el-Mu’cemu’l-Arabiyyu’l-Esâsî Lârus, Basım yeri ve yılı yok, s. 502.
[4] Halil b. Ahmed el-Ferahîdî, “edebe”, Kitâbu’l-‘Ayn, s. 20; İbn Manzûr, “edebe”, Lisânu’l-Arab, I, 206; Luvis, “edebe”, el-Muncid, s. 5; Tahirul Mevlevi, “edeb”, Edebiyat Lügati, Enderun Kitabevi, İstanbul 1994, s. 39.
[5] Tahirul Mevlevi, “edeb”, Edebiyat Lugatı, s. 39.
[6] Abdurrauf el-Münâvî, Feyzu’l-Kadîr Şerhu’l-Camii’s-Sağîr, Matbaatu Mustafa, Mısır 1938; I, 224, hadis no: 310.
[7] el-Fatiha 1/1, 2.
[8] Buhârî, İstitabe, 4; İsti’zân, 22; Müslim, Birr, 47.
[9] Buhârî, Cenâiz, 32; Eymân, 9; Tevhid, 25; Müslim, Cenâiz, 9, 11; Ebû Dâvûd, Edeb, 58; Nesâî, Cenâiz, 22; İbn Mâce, Cenâiz, 53; İbn Hanbel, V, 204, 206, 207.
Prof. Dr. Nurettin Turgay