ARAFAT’TAN MÜZDELİFE’YE GİDİŞ
Hz. Peygamber, güneşin batışı ile birlikte Arafat’tan Müzdelife’ye yöneldi.
(Hac ile ilgili sözleri, davranışları ve işlerini tespit edip insanlara açıklaması için de ) Üsâme b. Zeyd’i de devesinin arka kısmına oturttu.[51] Gidiş sırasında devesi Kusva’nın yularını kasıyordu. İzdihamın hafiflediği yerlerde hızını artıyorsa da tabii bir şekilde seyrediyordu. Önlerine tepe çıktığında onu aşıncaya kadar devesinin yularını gevşetiyordu. Çevresindeki insanlara da acele etmeksizin yol almaları uyarısında bulunuyordu.
Seyir halinde bulunuyorlarken, bir ara devesinden iner, ihtiyacını giderir. Abdest uzuvlarını bir-iki defa yıkayarak hafifçe abdest alır. Sonra tekrar devesine binerek Müzdelife’ye gelir.[52]
Bu arada çevresinde toplaşan hacılardan biri devesinin yularına yapışır ve sorar:
-Ya Resûlallah! Beni Cennet’e yaklaştıracak ve Cehennemden uzaklaştıracak işleri bana öğretir misin?
Şöyle buyurur:
–Allah’a yemin ederim ki sen meseleyi özetleyerek sordun. Beş vakit namazı kıl. Sana farz olduğunda zekâtını ver. Kâbe’yi tavâf et. İnsanların sana yapmalarını istediklerini onlara yap. İstemediklerini de yapma.[53]
MÜZDELİFE’DE AKŞAMLA YATSIYI BİRLEŞTİRDİ
Zilhicce’nin dokuzunu onuna bağlayan geceydi. Allah’ın Resûlü Müzdelife’de konakladığı yerde abdest aldı. Akşamla yatsı namazını, yatsı vaktinde bir ezan ve ayrı ayrı getirilen iki kametle bir arada birleştirerek kıldırdı; akşam namazını üç, yatsıyı ise kısaltıp iki rekât olarak kıldırdı. Bu iki farz arasında namaz kılmadı, öğüt-uyarı türünden bir söz de söylemedi. Sonra da istirahate çekilip uzandı.[54]
Şafak sökünce kalktı, cumartesi gününün sabah namazını ilk vaktinde alaca karanlıkta kıldırdı.
Bu arada, kendilerine Arafat’ta değil de ancak Müzdelife’de katılabilenlerin soruları üzerine de şöyle buyurdu:
(Zilhice’nin 9. günü, önceden, gece veya gündüz Arafat’ta vakfe yapmış; Arafat sınırları içinde bir an için bulunmuş veya Arafat’tan geçmiş olduğu halde) Sabah namazını diğer insanlarla birlikte Müzdelife’de kılabilen kişi haccın vaktine erişmiştir. Bunu gerçekleştiremeyen kişi ise haccın vaktini kaçırmıştır.[55]
KADINLARA E ZAYIFLARA MİNÂ’YA İNİŞ ÖNCELİĞİ VERİLDİ
Saygıdeğer annelerimiz olan eşleri Sevde ve Ümmü Habibe, Müzdelife gecesinde (kalabalığa yakalanmadan diğer insanlardan önce) Minâ’ya gitmek için kendisinden izin istediler.
-Allah şanını artırsın-Peygamberimiz onlara, sırası gereği yanında geceleyeceği eşi Ümmü Seleme’ye ve de diğer kadınlara ve de yaşlı-zayıf erkeklere Müzdelife’de durup Allah’ı zikrettikten sonra gitmeleri için izin verdi.
Ayrıca kadınların, Minâ’da geceden Cemre-i Akabe’yi/ büyük Şeytan sembolünü taşlamalarına da müsâade buyurdu.[56]
MİNÂ’YA GELİŞ
-Salât ve Selâm üzerine olsun- Peygamberimiz Hz. Muhammed, Müzdelife gecesi sabah namazını kıldırdıktan sonra (Müzdelife’de) Meşar-ı Haram adı verilen bölgeye geldi. Kıbleye döndü, Allah’ı yüceltip birledi, her şeye gücü yeten ortaksız Rabb olduğunu dile getirdi ve de duâ etti.
Ortalık iyice aydınlanıncaya kadar da duâya devam etti. Güneş doğmadan önce de, kendisini izleyip öğrendiklerini aktarması için Fazl b. Abbas’ı bineğinin arka kısmına oturtarak Müzdelife’den Minâ’ya doğru yola koyuldu.
PEYGAMBERİ İZLERCESİNE YÜRÜMEK
Güneşin ilk ışıkları altında Minâ’ya inilirken, Sevgili Peygamberimizi ilk defa gören insanlar, onu birbirlerine göstererek, “işte mübarek yüzlü Peygamber” diye işaret ederler.[57] Cevaplarını öğrenmek amacıyla soru yönelmek için çevresine yaklaşırlar. Bu sırada bir kadın yaklaşır ve sorar:
-Babam bineği üzerinde duramayacak kadar pek yaşlı iken Hac farz kılındı. Ben onun yerine Hac yapabilir miyim? (Ya Resûlallah!)
Allah’ın Resûlü de ona şu cevabı verir:
-Evet, baban adına Hac yapabilirsin.[58]
Bu sırada soru yönelten kadınla Fazl arasında bakışmalar olur. Peygamberimiz de Fazl’ın yüzünü diğer bir yöne çevirir.[59]
BÜYÜK ŞEYTAN SEMBOLÜ AKABE CEMRESİ’Nİ TAŞLAMA
Akabe Cemresi’nde Telbiye bırakılır
Allâh’ın Resûlü (Kâbe’yi yıkmaya gelen ve beraberlerinde filler bulunan Ebrehe ordusunun hezimete uğratıldığı) Muhasser vadisine gelindiğinde devesini süratlendirir. Cemre-i Akabe’ye çıkan yolu izleyerek Minâ’ya iner.
Minâ, vahiy meleği Cibrîl’in yönlendirmesiyle Hz. Âdem’in Rabbinden Cennet’i istediği yerdir; Minâ Cennet istenilerek girilecek yerdir.
Ve… Minâ, Hz. Âdem ve Havva ile birlikte onlara düşman olarak sürgün edilen İblîs’in nesillenmek için mekân tuttuğu, yaşam ve yönetim merkezi edindiği, Âdem’e ve oğullarına düşmanlığa başladığı yerdir. Hz. Âdem’e saygı secdesine varmadığı için mahkûm edildiği taşlama cezasının her yıl hacılar tarafından uygulandığı yerdir.
Minâ’ya inen Peygamberimiz, baş Seytan İblîs’i sembolize eden Akabe Cemresi’ne gelir. Gelişiyle birlikte de Telbiye duâsına son verir.[60]
Taşlama yapacağı yerde Abdullah b. Abbas’ın bulup getirdiği çakıl taşı boyutlarındaki taşlarla Akabe Cemresi’ne yedi taş atar. Her bir atışta da tekbîr getirir.[61]
Bu arada büyüklerinden kaçınılarak benzeri küçük taşlar atılmasını emreder.
AŞIRILIKTAN KAÇININ
Bu gibi dinde aşırılık niteliğini taşıyan işlemleri de şöylece emir buyurarak yasaklar:
-Dini görevlerinizi yaparken aşırılıklara düşmeyin. Zira sizden önceki (bazı) topluluklar aşırılıkları sebebiyle çöküntüye uğradı.[62]
Allah’ın Rasûlü bineği üzerinde taşlarını atarken yanında Bilal’le Üsâme vardı. Biri devesinin yularını tutuyor, diğeri de ihramının üst kısmıyla güneşin sıcaklığından kendisini koruyup gölgelendiriyordu.
Bu sırada kendisine yöneltilen cihadla ilgili bir soru üzerine şöyle buyurur:
–Cihad’ın en fâzîletlisi zalim yönetici ve yönetimlere karşı gerçekleri haykırmaktır. [63]
MİNÂ HİTABESİ
Kurban kesimi günü de olan bu gün, Allah’ın Peygamberi Minâ’da insanlara bir hitabede bulundu. Bir gün önceki Arafat hitabelerinde işlediği konulara değindi. Haccın Merkezi olan Mekke’nin, Hac ayı olan Zilhicce’nin ve Kurban kesim günü olan Zilhicce’nin onuncu gününün kutsallğına ve değiştirilmezliğine vurgu yaptı ve şöyle buyurdu:
– Bu kentinizin, bu ayınızın ve bu gününüzün haramlığı (dokunulmazlığı/saygınlığı) gibi canlarınız ve mallarınız da Rabbinize kavuşacağınız ölüm gününe kadar ve Kıyamet gününe dek birbirinize haramdır.
Dikkatlerinizi çekerek soruyorum. Can ve mal dokunulmazlığı ile ilgili gerçeği size tebliğ ettim/ilettim mi?
Sahâbîler tarafından, “evet tebliğ edip ilettin”, denilince, “Şahit ol Allâh’ım!”diyerek Rabbini tanık tuttu. Sonra da konuşmasını şöylece sürdürdü;
-Burada bulunan dinlediklerini bulunmayana iletsin. Zira kendisine ileten bizzat dinleyenden daha iyi kavrayabilir. Aman benden sonra birbirinizin canlarına kıyacak şekilde kâfirliğe dönüş yapmayın. [64]
Peygamberimiz aynı gün Allah’ın kitabı Kur’ân’a göre yöneten idarecilere kulak verilmesi ve itâat edilmesi gereğini de şöyle emir buyurdu:
-Allah’ın kitabı Kur’ân’ın kurallarına göre yönetecek bedensel özürlü köle (asıllı bir) kişi, yönetici olarak başınıza geçirilmiş olsa bile onu dinleyin ve ona itâat edin.[65]
Bu seneden sonra bir daha hac yapamayabileceğini, bu sebeple hac görevlerinin kendisinden öğrenilmesi gereğine dikkatleri çekti.
KURBAN ve SAÇ KESME
Allah’ın Resûlü bizzat kurban kesti
Şanlı Peygamberimiz, hitabelerinden sonra Minâ’daki kurban kesim alanına geldi. Bir kısmını kendisinin Medîne’den, diğer bir kısmını Hz. Ali’nin Yemen’den getirdiği, tamamı yüz adet olan kurbanlık develerin altmış üçü- nün yedisini bizzat kesti. Diğerlerini gözetimi altında kestirdi. Geriye kalanlarının kesilmesini de Hz. Ali’ye emir buyurdu.[66]
Aynı gün albenisi olan kurbanlık iki koç daha kestirdi.
Saçlarını Kesti ve Kesenlere Duâ Etti
Kurban kesiminden sonra Allah’ın Elçisi (s.a.) mübarek başını tıraş ettir.
Saçlarının yarısını, hatıra olarak almayı arzu eden insanlara birer ikişer dağıtırken, diğer yarısının hepsini Ebû Talha El Ensari’ye verdi.[67]
Günümüz İslâm dünyasında yapılan sakalı şerif ziyaretlerine konu olan saçlar, dağıtılan bu saçlar olsa gerektir.
Hac görevi olarak sahâbîlerden bir bölümü saçlarını kestirmiş, bir bölümü kısaltmıştı. Kesenlere, “Allah’ım! Saçlarını kesenlere merhamet et” şeklinde üç defa duâ ederken, kısaltanlara bir defa duâ etti.[68]
Melik b. Rabîa ismli sahâbî bizzat dinlediğini vurgulayarak şöyle anlatır:
Allah’ın Resülü “Allah’ım! Saçlarını tamamen kesenleri bağışla” diyerek duâ etti (ve duâsını tekrarladı). Bu sırada topluluktan bir kişi “Saçlarını kısaltanlara da duâ et Ya Resülallâh!” ricasında bulundu.
Allah’ın Resûlü tekrarladığı duâların dördüncüsünde saçlarını kısaltanlar için de bağışlanmaları duâsında bulundu.
Melik b. Rabîa anlatımını şöyle sürdürüyor:
–Ben o gün saçlarımı tamamen kestirenlerdendim. Saçlarımı kestirmemden ötürü Hz. Peygamberin duâsına mazhar olmanın bana yaşattığı mutluluğu, kızıl develer gibi en değerli dünya malları bile bana yaşatamazdı.[69]
Kurban etinden yedi ve çorbasından içti
Bu arada, kesilen kurbanlık develerin her birinden birer parça alınması talimatı verdi. Bir kazanda pişirilen etlerden damadı Hz. Ali ile birlikte yediler, çorbasından da beraberce içtiler.
Hz. Peygamber kesilen hayvanların etlerinin, derilerinin ve örtülerinin dağıtılmasıyla da Hz. Ali’yi görevlendirdi.[70]
FARZ TAVÂF İÇİN MEKKE’YE İNİŞ
Allah’ın Resûlü, Akabe Cemresini taşlayıp kurban kestikten ve de tıraş olduktan sonra ihramdan çıktı. Mekke’ye gidip farz tavâfını yapmadan güzel kokular süründü. Hz. Âişe, O’nu misk içeren bir kokuyla bizzat kendi elleriyle kokulamıştı.
Bütün bu görevlerin yapıldığı Zülhicce’nin onuncu Cumartesi günü devesine binerek Minâ’dan Mekke’ye indi. Aynı gün (öğleden önce) farz tavâfını yaptı. Kova ile çekilen Zemzem suyundan ve dağıtım için hazırlanan şıradan içti. Öğle namazını Mekke’de kıldı, sonra da Minâ’ya döndü.
Eşi Ümmü Seleme, insanların arkasından binekli olarak tavâf etti, çünkü hastaydı. Bu konudaki mazerete dayalı talebini Hz. Peygamber kabul buyurdu. Âdetinden temizlendiği için Hz. Âişe de gusül abdesti alarak tavâf etti.
Salât ve Selâm üzerine olsun. Allah’ın Resûlü farz tavâfını yaptıktan sonra eşleriyle yakından ilgilendi. [71]
[51] Buharî Hac 101
[52] Buhari Hac 95
[53] Müntehab-ü Kenzül-Ummal 1/39
[54] Buharî Hac 89;Müslim Hac 47
[55] Nesâî 5/263-5
[56] Buharî Hn.1671,Müslim Hn.1290
[57] Ebu Davûd Menasik 9
[58] Buharî Hn.1513
[59] Tirmizî Hn.885
[60] Nesâî Menasik 5/276
[61] Müslim Hac 19
[62] Nesâi Menasik 5/268
[63] Müsned 5/251
[64] Buharî Hn 744; F.Bâri 13/433
[65] Müslim Hac 51, İmare Hn.1838
[66] Müslim Hac 19; Ebu Davud Menasik
[67] Ahmed Davudoğlu, Sahîh-I Müslim Tercüme ve Şerhi, 6/600; et-Tac 2/146
[68] Buharî Hac 122
[69] Mecmeüz-Zevâid 3/26
[70] Müslim Hac 19
[71] Buharî Hac 129