islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4847
EURO
36,2367
ALTIN
2.960,31
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

ESTETİK GÜÇ

ESTETİK GÜÇ
15 Temmuz 2023 11:00
A+
A-

Bir özet de estetik güç üzerinde yapacağım. Müslümanlar giyimde güzel olmalıdır, Müslümanlar sözde en güzel olmalıdır, Müslümanlar davranışta en güzel olmalı, ince ruh taşımalıdır. Müslümanlar işlerinde de güzelliği yansıtmalıdır.

Bakıyoruz, cemiyetimizde Müslümanlar dış görünüşlerine ehemmiyet vermiyorlar. Oysa ki Hazreti Allah Kur’ânında “Ey Ademoğulları size avretlerini örtmek ve süs olmak üzere elbiseler indirdik…”buyuruyor. (Araf 7/26)

Elbise sadece sıcaktan-soğuktan  korunmak için değildir. O bir güzellik unsurudur. Hoş görünümlü olma unsurudur.

Müslüman dış görünümüne ehemmiyet vermeli. Ne var ki israfa düşmemeli, lükse yönelmemeli, giysiler temiz olmalı, vücut organlarını örtücü olmalı. Elbiseler kâfirlerin giysilerine benzememeli. Sade de olsa hoş görünümlü olmalı. Peygamberimiz “Ey insanlar diğer insanlarla münasebetler tesis edeceksiniz. İnsanlar arasında bir bebek gibi olunuz” buyuruyor.

İslam kibri meneder, kibir imansızlığa götürür.

GÜZEL GÖRÜNÜM KİBİR DEĞİLDİR

Peygamberimiz kibir üzerinde, benlik üzerinde durdu durdu da bir Müslüman, dehşete düşerek sordu: “Ya Rasulullah! Ben çok iyi giyinmek isterim, papuçlarıma kadar en güzel ben olmak isterim. Acaba bu kibir midir, halim nice olur benim?” Peygamberimiz “Hayır, bu kibir değildir. Kibir; hakkı küçümsemek, insanları basite almaktır, Hakk’ı reddetmektir” buyurdu.

Bazı insanlar derler ki, Allah sûretlere değil, kalbe/içe bakar. Doğrudur. Allah bizim niyetlerimize bakar. Ama bunun manası dışta pejmürde olmak demek değildir ki. Namazda da namazın ruhu ihlastır. Ama namazın bir de dış görünümü vardır. Tadili erkânı vardır. Hacda da temel ihlastır ama, ihramı vardır, madde ile kayıtlıdır. Müslüman sözün doğrusunu, faydalısını muhatabın seviyesine uygun olanını sevdirici ve sevindirici olanını söylemelidir. Yüce Allah “Ey Peygamber, kullarıma söyle sözün en güzelini söylesinler…” buyurur. (İsra 17/53)

MÜSLÜMAN GÜZEL VE İNCE RUHLU OLMALIDIR

Müslüman davranışlarında da güzeli yansıtmalıdır. İncelik örneklerini vermelidir. Kabalık, çirkinlik Müslümanın hayatında yer almamalıdır. Müslüman mütebessim olmalıdır. İnce ruhlu olmalıdır. Davranışlarıyla gönülleri fethetmelidir. Peygamberimizin hayatı incelik örnekleriyle doludur.

Nerde Müslümanlardaki kabalık, nerde Rasulullah’ın sünneti.

Resulüllah’ın sünneti sünneti diyoruz bunu derken de yalnız sakalı anlıyoruz. Evet, sakal erkeğin süsüdür. Bütün peygamberlerin tercihidir. Fıtratın gereğidir. Kültürel cihaddır. Sakal İslam erkeğinin kopmaz bir parçasıdır. Kadının örtüsü gibidir. Fakat, sünnet bütünüyle sakal demek değildir ki. Sünnet genelde İslami yaşamaktır. Özelde ince ruhlu olmaktır.

Örneklendirelim. Hazreti peygamber, huzurunda bulunan yaşlılara devamlı ikram ederlerdi. Ve huzurunda bulunanlara ikrama devamlı sağdan başlarlardı. Bir defasında peygamberimize süt ikram edildi. Peygamberimiz de sahabilerine süt ikram etmek istediler. Adeti üzere yaşlılardan başlamak istediler. Ama sağ tarafta da genç bir delikanlı vardı. Genç bir mümin. Peygamberimiz döndü o gence dedi ki; sağımdan başlamak istiyorum ama, müsaade eder misin senden önce yaşlı amcalarından başlayayım ikrama?

İki cihan peygamberi genç bir Müslüman’dan müsaade almak inceliğini gösteriyor. İşte sünnet budur, İslâm budur.

Mekke’nin fethinde Hazreti Ebubekir koşuyor, henüz Müslüman olmamış, fakat sakalı bembeyaz olmuş, piri fani babasını kucakladığı gibi Hazreti Peygamberin önüne getiriyor. Hazreti Peygamberimiz hüzünleniyor. ‘Ya Ebubekir, niye bu ihtiyara bu kadar zahmet verdin. Biz onun ayağına giderdik” buyuruyor. Henüz Müslüman olmamış, yaşlı bir insana yaradandan ötürü saygı duymanın inceliği, işte peygamber sünneti; ahlâkı budur.

KABALIK VE ÇRKİNLİK NEYİMİZE

Müslümanlarda kabalık var. Camide genç bir adam takkesiz, kısa kollu olarak namaz kılsa Müslüman çıkış yapar. Müslümanın bir hatası olur, yüzüne vurularak kaba bir çirkinlik sergilenir.

Müslüman giyiminde, konuşmasında, davranışlarında ve bütün işlerinde bir güzellik taşımalıdır. Bu, İslâm’ın getirdiğidir. Çünkü değerli kardeşlerim Allah, güzeldir. Bütün varlıkları güzel yaratmıştır. “Yeryüzünde hangilerimiz daha güzel amellerde bulunacak” bunu denemek için bizi yaratmıştır.

Evet, Allah hangimiz daha güzel amellerde bulunacak diye hayatı ve ölümü yarattı.

Yemek yiyeceksiniz. İçkisiz bir lokanta ararsınız. Fakat servisiyle, temizliğiyle, dış görünümüyle ciddî bir müessese bulamazsınız. Size tarif ederler, içkisizdir, diye. Gider bakarsınız, camlarında bir yığın leke var, örtüleri temiz  değildir. Servisi mükemmel değildir. Peki, neden içkili lokantada bir estetik var da, sen müminsin, neden senin yaptığında bir estetik yok. Neden? Niçin? Yani İslâm pejmürdeliğin simgesi midir? İslâm çirkinliğin sembolü mü?

Evet, müminler, görülüyor ki iman güçlü olmayı gerektirir. Takvada güçlü olmak, ilim, sanat ve teknikte güçlü olmak, bedende güçlü olmak, maddî alanda güçlü olmak ve estetikte güç sağlamak.

GÜÇLÜ OLAYAN MÜMİN DE HAYIRLIDIR

Şimdi diyeceksiniz ki hocam bize bunları söylüyorsun ama biz maddî alanda güçlü olmak istedik olmadı, kendimizi ilmi alanda yetiştirmek istedik, olmadı. Olabilir, müminler. İşte onun için peygamberimiz buyuruyor ya: “Güçlü olmanın şartlarına riayet ederek güçlü olan Müslüman, şartlarına riayet etmediği için güçsüz olan Müslüman’dan Allah katında daha hayırlıdır. Bununla beraber her bir müminde hayır vardır.

Sen Allah’tan yardım dile. Âciz olma, senin vazifen güçlü olmaya çalışmaktır. Hastalık gelebilir, başarısızlık ârız olabilir. Şu olabilir, bu olabilir. Peygamberimiz bakınız ne  buyuruyor: “Sen şartlarına tevessül et, eğer bir başarısızlık ârız olursa o zaman gam çekme. Böyle yapsaydım şöyle olurdu böyle gitseydim şöyle gelirdim deyip de sakın ha hayıflanma. Allah böyle dilemiş, Allah dilediğini gerçekleştirir, de.

Değerli kardeşlerim, dünya hayatımızı istikrarlı, huzurlu, mutlu kılmak istiyorsak, çocuklarımıza daha bir Müslümanca yaşayabilecekleri bir ortam hazırlamak istiyorsak, her an gelebilecek ölümle tatlı bir ölüm yüzü görmek istiyorsak, cennet bahçelerinden bir bahçe olan kabirlere yol almak istiyorsak, hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği, hiçbir kalbin tasavvur edemeyeceği nimetlerle dolu cennet hayatına, ahiret sultanlığına varis olmak istiyorsak Alemlerin Rabbi olan Allah’a kâmil manada ibâdet etmeye çalışalım.

GÜÇLÜ OLMAYA ÇALIŞMAK CENNET’E YOL ALMAKTIR

Böylesine bir ibadet için de güçlü olmaya mecburuz. Bunun için de takvada güçlü olmak, bedende güçlü olmak ilim ve teknolojide güçlü olmak, maddede güçlü olmak, estetikte güçlü olmak zorundayız. Mecbur kılan kitabımız Kur’ân-ı Kerim’dir. Mecbur kılan önder, inandığımız hayat önderi Hazreti Muhammed’dir.

Bu konuşmamın benim hakkımda ve sizler hakkında hayırlı olmasını, genç kardeşlerimizin, genç müteşebbislerimizin ufuklarına yeni yeni ufuklar katmasını Rabbimden niyaz ediyor, hepinizi sevgi ile selamlıyorum. Esselamü aleyküm ve Rahmetullahi ve berekatühü.

Ali RIZA DEMİRCAN/ SİMAV/ 24 OCAK 1987

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.