“Yeter artık bre, yeter!
Bıktık artık tarihin biteviye tekerrür edip durmasından!
Merhûm üstâd Mehmed Âkif de bıkmıştı bu fakîr gibi besbelli:
Geçmişten adam hisse kaparmış… Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?
“Tarih”i “tekerrür” diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?
Ediyor bre!
Bırakın ibret almayı, doğru-dürüst farkında olan bile yok!
Küçük bir hatırlatmada bulunmadan edemeyeceğim… Aslı Arabca olan ibret kelimesi/kavramı “insanları mânen ve zihnen bulundukları yerden alıp, daha ileri bir konuma ulaştıran bir ders almak” anlam boyutuna sahiptir.” demiştim bir yazımda…
Bugün, 11 Temmuz, azgın ve de saldırgan İslâm düşmanı Sırbistanın dünyalar güzeli Bosna’mızın Srebrenica’sında gerçekleştirdiği vahşî soykırımın 28. yıldönümü.
Unutmadık, unutmayacağız!
Yazıklar olsun bütün o unutanlara!
Ebter olsunlar ve de olacaklar biiznillah, ataları olan o mel’ûn Ebû Leheb gibi!
Bir “Damokles Kılıcı”dır Srebrenica katliamını gerçekleştiren o mel’unlar; yalnızca Balkanlarımızın değil, bütün izzetli Ümmet-i Muhammed ve de izzetli Millet-i İbrâhîm’in tepesinde sallanan!
“İnan çok iyi geldi bize bu savaş!” demişti Bosna savaşı gâzilerinden Boşnak Târık kardeşim.
Afallamıştım!
“Ne diyorsun bre!”
“Unutmuştuk…” diye devam etmişti sözlerine gözlerimin tâ içine bakarak, “Unutmuştuk biz Musliman olduğumuzu! Deyim yerindeyse kucak kucağa, koyun koyuna yaşamaya başlamıştık Sırp gâvuruyla sarmaş-dolaş! ALLAH’ın, celle şânuhu, bu konudaki bütün uyarılarını gözardı etmişçesine! Dahası özenmeye bile başlamıştık onların o sözümona ölçüsüz-kuralsız yaşayışlarına! Göz açıp kapayıncaya kadar azılı düşman oldular bize! Komşuyduk demediler, arkadaştık demediler can evimizden vurdular bizi! İnan, çok iyi geldi bize bu savaş! Çok iyi geldi ödemek zorunda kaldığımız o korkunç bedel! Hatırladık yeniden, Musliman olduğumuzu!”
“Bütün Türkleri öldüreceğiz!” demişti, adını bile anmaktan imtinâ ettiğim o azgın İslâm düşmanı Sırp.
Yalnızca Balkanlarımızda değil, Bâtıl Batı’da da “Türk”, “Musliman” demektir!
Bunu çok iyi bilmemiz ve de asla unutmamız gerekir!
Bizim safkan Arnavut bile, tek kelime Türkçe bilmediği halde, kim olduğu sorulduğunda, sağ elini kalbinin üzerine götürüp “Elhamdulillah Türk’üm!” der!
Bosna’da Musliman çocukların ders kitaplarında soru-cevap şeklinde şu öğretilir hâlâ:
“Ne zamandan beri Türk’sün?”
“Kalu belâdan beri!”
Unutmadık, asla unutmayacağız!
Dipdiri yaşatacağız o acıları rûhumuzun tâ derinlerinde ki, “Tarih tekerrür etmesin artık!”
Tekerrür etmesin bre!