Hayat gelip geçici olmasına rağmen yine de insan kendini hem ebedî, hem de yenilmez bir irade olarak görmekte ısrar eder. Kendini bulmakta da başarısız kalır.
Düşünün ki, dünyada ikiyüz kadar devlet, yüzlerce ilâhî ve beşerî din, her dinde akla hayale sığmaz mezhep, her birinde yüzlerce tarikat, tarikatların kolları ve daha nice ayrılıkçı gruplar curcunası hüküm sürmektedir. Ve yine düşünün ki, bunların her biri kendini hak kabul eder ve doğru bulur. Bunlarla beraber bunların hemen her birinin siyasî ve ekonomik sistemleri farklıdır. Birbirlerine zıtlaşır yayılır giderler.
Bunca sosyolojik, psikolojik, ekonomik, itikadî ve amelî farklılıklar sürüp giderken meseleler bunlarla bitmez. En küçük bir ailede bile frekansları uyumlu olmayan bireyler sıkıntı yaşarlar. Ülkemizde bugün 2023 tarihi itibari ile yüz yirmi altı parti vardır. Bunların Türk siyasetinde etkin rol oynadığı bilgileri verilmektedir. Böyle bir siyasî yelpaze neyi anlattığını algılamak oldukça zordur. Zor görülmekle beraber insanın acziyetinin çıkmazıdır. Çıkmazlar arasında bocalayan da yine insandır.
Bugün Türkiye’yi yöneten Ak Parti başta olmak üzere, yönetme iddiasında bulunan CHP, MHP, YSP, İP, Hüda Par, DSP ve TDP olarak Mecliste yerlerini almışlardır. Bunların dışında kalan yüz on altı parti varlıklarını sürdürüyorlar. Bunların hiçbiri derde deva olacak çözüm öneremiyorlar. Görülen hallerinden bilinmektedir.
Türkiye, NATO ve BM’ye üyedir, AB’ye üye olmak üzeredir. İslam Konferansı üyesidir. Dünya Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın üyesidir. Bunca parti ve bunca uluslararası teşkilat curcunasında hangi parti farklı olacak ve ne yapacaktır? Bunların dışında Türkiye’ye hangisi ne vadedebilir? Beşerî sistem ve kuruluşların hemen hepsi acziyet çukuru dışına çıkamıyor.
Yüz doksan üç üyesi olan BM, İsrail’in zulmünü engelleyemiyor. Her türlü hakka tecavüz ettiği halde onu engelleyemiyor.
Bütün insanlık bu kadar acizken o oranda da cehaleti ve inkârcılığı ortada iken kime ne faydası olabilir? Bu gerçeği, Rabbimiz Allah Teâlâ, Kitabında manidar bir ifade ile dile getirir. Kur’an hakikatlerinin insanlık tarafından kabul edildikten sonra, hâlâ Allah’ın dini hakkında tartışanların delilleri, Rableri katında bâtıldır. Onların üzerlerine gazap ve onlara şiddetli azap vardır. (Şura: 42/16) Bu hakikat karşısında nice insanın sırrına vakıf olamayacağı hakikatleri reddetme yetkisi olamaz.
Baksanıza, bunca tabii afetler, dünya sağlık problemleri, insanı yok etme niyeti ile yapılan silah üretimi insanın geleceğini ne kadar karartmaktadır. Yalnızca bir tahıl tedariki bile dünyayı ne denli telaşlandırmaktadır. Evet, dünya insanı bu ve benzeri çıkmazlarla yüz yüzedirler ve kıyasıya bocalamaktadırlar.
Cumhurbaşkanımız; “Dünya beşten büyüktür” tezini yıllarca işledi. Sömürü düzeni taraftarlarının beynine kazıyarak işledi. Şimdi ise bize daha büyük bir tezi işlemek gibi bir görev elzem oldu. “Allah her şeyden büyüktür.” Bu asıl dava yalnız Ak Partinin görevi değildir.
Bu dava Tüm “İnandım, tevhid sistemini kabul ettim. Son peygamber Hazreti Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in insanlığa sunduğu sistemi tüm gerekçeleri ile kabul ettim” diyen herkesin gönül ve eylem birliği yapması gereken görevdir. Bu mukaddes görev ihmal edenler zelildirler.
Bu, ancak itikatta tevhid, hayatta iktisat, geçimde kanaat, toplumda kardeşlik, ilişkilerde birlik, uygulamada adalet, münasebetlerde merhamet ile gerçekleşir. Toplumumuz bu kıvamda dirilişe geçerse ümmet silkinmiş olur. Bu kıvamda öncelikle başta Ak Parti olmak üzere bütün Müslümanlar toparlanıp yeniden silkinmelidir!
Köklü kalıcı eğitimi yapacak öncüler gerek!? Esselamualeykum.