islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4768
EURO
36,3253
ALTIN
2.957,23
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

Cehennem Azabının Ebedilik ve İstisna Boyutları

Cehennem Azabının Ebedilik ve İstisna Boyutları
24 Ağustos 2023 10:05
A+
A-

İslam düşüncesinde ahirette kâfirler için cehennem azabının ebedi olduğu yaygın olarak kabul görmekle birlikte konuya farklı yaklaşanlar da olmuştur. Bu bağlamda Hûd 11/107. ayeti hakkında zengin bir yorum literatürü mevcuttur. Rudi Paret’in (1901-1983) dil ve tema açısından yakınlığı bulunan benzer Kur’an pasajlarının birlikte değerlendirildiği “paralel pasajlar yöntemi”nin[1] tercih edildiği bu yazıda söz konusu ayet bağlamında şu soruların yanıtları aranacaktır: “‘Gökler ve yer durdukça’ ifadesi ne anlama gelir ve ahiret perspektifinde nasıl kullanılır? Ayetlerde cehennemdekilerin ebedi azap görecekleri haberini pekiştirmek için neden ‘gökler ve yer durdukça’ ve ‘ebedi kalacaklardır’ ifadelerine yer verilmiştir? Cehennemdeki azabın istisna boyutları nelerdir ve bu istisna nasıl yorumlanabilir?” Bu ayetin klasik ve modern dönem tefsirleri ışığında değerlendirilmesinin temel amacı, ayette cehennemin sonsuzluğuyla ilgili yaklaşımların nasıl ele alındığını açıklamak ve cehenneme götürebilecek eylemler hakkında inananları aydınlatmaktır.

Ahiret perspektifinde “gökler ve yer durdukça” ifadesi

Araplar bir şeyin sürekliliğini kuvvetli bir şekilde ifade etmek için “gökler ve yer durdukça” der. Yani devamlılığı ifade etmek için onların “gece ile gündüz birbirini izledikçe” demeleri gibi “gökler ve yer durdukça” dediklerinde kastettikleri şey, illa da “gökler ve yerin varlığını sürdürmesi” değildir. Şu ayette de bu etkili anlatım kullanılmıştır: “Orada gökler ve yer durdukça ebedî kalacaklardır; ancak rabbinin dilediği şey müstesna. Şüphesiz Rabbin dilediğini hakkıyla yapandır.” (Hûd 11/107). Ayette cehennemlikler için “ebedi kalacaklardır” denilmesine ek olarak “gökler ve yer durdukça” denilmesi, oradaki ebediliklerinin iyice pekiştirilmesi şeklinde anlaşılabilir. Yine ayetteki “gökler ve yer”, ahiretteki gökler ve yer de olabilir. “O gün gökler ve yer değiştirilir.” (İbrâhim 14/48) ayeti, ahirette göklerin ve yerin olacağını belirtmektedir. Yine şu ayette cennet için “yer (الارض)” denilmektedir: “(Cennetlikler) de şöyle derler: Bize verdiği sözünü yerine getiren ve bizi bu yere mirasçı kılan Allah’a hamd olsun ki cennetten dilediğimiz yere konaklayabiliyoruz. Çalışanların ecirleri ne güzelmiş!” Yani ebedi yaşayacak olan cennetliklerin ahiretteki gökleri ve yeri durdukça inkârcılar da cehennemde yanacaktır.

Cehennemdeki azabın istisnası

Cehenneme girenlerin orada ebedi kalmaları konusunda “rabbinin dilediği şey müstesna” denilerek kalma sürelerinin bir gün biteceği düşünülebilir ya da girenler içinde günahı fazla olan müminler varsa onların cezalarını çektikten sonra istisna tutulacakları söylenebilir. Bu durumda önceki ayette yer alan “bedbahtlar (elleżîne şakû)” (Hûd 11/106) kelimesinin kapsamına müminler de girmiş olur. Dolayısıyla onlar, bir süreliğine “bedbaht” olmuş olurlar ve azap nihayete erdikten sonra cennete gitmeleriyle de baştan beri “mutlu” olan müminler (Hûd 11/105) arasına girerler. Cehennemden çıkışları bir süre yandıktan sonra olabileceği gibi hiç yanmadan da olabilir; çünkü ayetteki istisna, iki şekilde de yorumlanabilir. Diğer bir ihtimal de dirilmenin gerçekleşmesinden itibaren cehennemlikler için istisna tutulan süre, günah ve sevapların tartılmasının gerçekleşmesinden önceki vakte işaret eder. Bu vakit; dünya hayatı, kabir dönemi ya da kabir sonrası dönem olabilir. Veyahut üçü birden de kastedilmiş olabilir. Bir şeyin bir şeyden istisna edilmesi, zamansal olarak bu hariç tutmanın başta gerçekleşmesine engel değildir. İstisna tutulan şey, mekân (cehennem) değil de ateş[2] kabul edilirse bu durumda kâfirlerin diğer azap türlerine (susturulma, aşağılanma, el açıp dünyada aşağıladıkları cennetlik müminlerden yardım isteme vb.) uğratıldıkları söylenebilir. Bu yaklaşıma göre azap, sürekli ve çeşitli olmuş olur. Ayetteki istisna, inkârcıların cehennemde kalmasının yüce Allah için zorunlu olmadığını da gösterir. Zira O, “Rabbin dilediğini hakkıyla yapandır.” Bu gerçek başka bir ayette de dile getirilmiştir (İbrâhim 14/27). Ayetteki istisna, ebedi azabın kesinliğini de ifade edebilir: “Allah dilerse Mescid i Harâm’a güven içinde saçlarınızı tıraş etmiş ve (kiminiz de) kısaltmış olarak korkmaksızın gireceksiniz.” (el-Feth 48/27). Bu ayetin girişindeki “Allah dilerse” istisnası, ihtimal ifadesi olsa da amaç kesinliği belirtmektir.

Sonuç

Görüldüğü gibi cehennem azabı, ciddiye alınması gereken bir konudur. İnsanlar cehenneme gitmemek için sahih bir iman doğrultusunda ellerinden geldiğince çabalamalıdır. Yüce Allah’ın rahmetinin geniş olduğu hususunda şüphe yoktur; ancak “Nasılsa Allah affeder.” diye dünyaya dalıp ahireti unutmak doğru değildir. Cehennem boşuna yaratılmamıştır. İnsanlar ateşe dayanabilecekleri kadar günah işlemelidir. Kur’an ayetlerinin genelinden hareketle kabul gören anlayış, cehennem azabının ebedi olduğu yönündedir. Müslümanlar ahirette cehennem azabından uzak kalmak için bilinçli bir dünya hayatı sürmeli, özelde yakınlarını ve genelde tüm insanları cehenneme götürecek inanç ve hayat tarzlarından mümkün olduğunca uzaklaştırmaya çalışmalıdır.

Anahtar kelimeler: Tefsir, Cehennem, Azap, Ebedilik, Ahiret.

[1] Hüseyin Polat, Alman Oryantalistlerden Kur’an ve Tefsir Çalışmaları (Rudi Paret Örneği) (Elazığ: Fırat Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Temel İslam Bilimleri, Yüksek Lisans Tezi, 2021), 78.

[2] Önceki ayette “Bedbaht olanlar ateştedir. Onların orada korkunç çığlıkları ve inlemeleri vardır.” (Hûd 11/106) yani azabı hak edenler “cehennemdedir” yerine “ateştedir” denilmişti.

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.