Merkezde İstikrar, Yerelde Uyarılı Değişim
31 Mart 2019 Mahalli İdareler Genel Seçimleri’nde Cumhur İttifakı birinci oldu. Ak Parti ve MHP’den oluşan Cumhur İttifakı, % 51,63 ile 50 İl ve 681 İlçede belediye başkanı kazandı. CHP ve İyi Partiden oluşan Millet İttifakı ise, % 37,55 ile 21 İl ve 209 İlçede belediye başkanlığını elde etti. HDP, % 4,24 ile 8 İl ve 50 İlçede belediye başkanı çıkartabildi. Saadet Partisi ise % 2,71 ile 9 İlçe belediye başkanı kazandı. Rize, Konya, Malatya, Kahramanmaraş, Sakarya, Trabzon, Kayseri ve Erzurum’da AK Parti, Batman ve Diyarbakır’da ise HDP’nin adayları, kesin olmayan sonuçlara göre en yüksek oy oranıyla seçilen ilk 10 belediye başkanı oldu. İzmir, Ankara ve İstanbul Büyükşehirlerinde ise kesin olmayan sonuçlara göre Millet İttifakı önde görülmektedir.
Merkezde İstikrar, Yerelde Uyarılı Değişim
31 Mart yerel seçimleri, nihayet tamamlandı. Maalesef yer yer gergin bir ortamda devam etmiş olan seçim atmosferi, beş can aldı. Bunların başında Malatya’da yaşanan hadise gelmektedir. Pütürge ilçesinde oy kullanma işlemi sırasında AK Parti Belediye Başkan Adayı Mikail Sülük’ün yakınları tarafından çıkarılan taşkınlık sonucunda Saadet Partili iki kişi hayatını kaybetmiştir. Demokrasi kültürünü ve seçim kurallarını benimseyememenin bir sonucu olarak meydana gelen bu hadisenin kaynağında ne yazık ki bir koltuk vardır. Demokrasilerde seçime girme hakkı elde eden vatandaşların oyu ile ilk sırada yer alan aday, kazanır ve millî iradeye saygının bir gereği olarak kendisine muvaffakiyetler dilenir. Bu kültürün hâkim olması ve barış içinde seçimlerin yapılabilmesi için, başta hükümet üyelerine ve muhalefet liderlerine olmak üzere hepimize büyük görevler düşmektedir. Gelelim seçim neticelerine:
Ankara ve İstanbul Millet İttifakına Geçti
Merkezden gelen ve aslında yerel tecrübesi olan AK Partili Mehmet Özhaseki, Mansur Yavaş karşısında etkin varlığını gösteremedi. Kendi kimliğini ön plânda tutmak yerine kurumsal kimliğine bağlı olarak hareket ettiği için, klâsik seçmen kitlesinin dışından gelen oyları kendi tarafına çekememiş oldu. Halbuki “merkez izin verirse rakibimin ile TV programlarında tartışırım” vari çekingen tavrını ortaya koymayıp Mansur Yavaş ile projeleri üzerinde açık açık seçmenlerin karşısına çıkmış olsaydı durumu kendi lehine çekebilmiş olurdu. Ama ne var ki Ankara’da Melih Gökçek ekseninde yürütülen “Metal Yorgunluğu”na bağlı merkezî değiştirme operasyonu, AK Parti seçmenlerinde de şaşkınlığa yol açmıştır. Kırgın ve sessiz AK Partililer ile kaygan zeminde cirit atan bazı seçmenler, izahı yapılamayan bazı hataları artık görmezlikten gelmek yerine bu sefer ya coşkulu bir şekilde oy vermedi, ya da ders olsun diye Millet İttifakına kaydı.
İstanbul’da son ana kadar başa baş bir mücadele oldu. Şüphesiz Binali Yıldırım, AK Partinin gösterebileceği en ağır toplardan birisiydi. Gerçekçi bir yaklaşımla yerelde “Beka” sorunu görmedi ve HDP’liler dâhil herkesin oyuna talip oldu. Ancak karşısında hiç de klâsik CHP kimliği ile bağdaşmayan dinamik, genç, sakin, güler yüzlü, dindar (imam hatipli) ve yerelden gelen bir rakip adayı vardı. Tıpkı Ankara’da olduğu gibi İstanbul’da da merkezî müdahale ile “Metal Yorgunluğu” bahanesiyle Kadir Topbaş görevinden uzaklaştırıldı. AK Parti içinden ciddi bir eleştiri gelmedi ev sessizlik içinde bu durum kabul edildi. Ama seçim sonuçları onu gösteriyor ki seçim öncesi bu tarz demokratik dışı operasyonlar, seçmen nezdinde hem hoşnutsuzluğa yol açmakta, hem de bizzat parti içinden gelen bu gibi merkezî oparasyonlarla başarısızlık bir nevi kabul edilmiş olunmaktadır. Gerçi HDP’nin önemli bir kesimi, Millet İttifakı adayı Ekrem İmamoğlu’na gitmiş olabilir. Ama burada şunu sormak lazım: Doğu ve Güneydoğu’da AK Parti, Kürt kardeşlerimizin oylarının önemli bir bölümünü HDP’den alıp kendi tarafına çekebildi ise bunu neden Batı’da yani Ankara ve İstanbul’da başaramadı? Olan neticede uzlaşma kimliği ile sempati toplayabilmiş olan ama kerhen aday olan Binali Yıldırım’a oldu.
Netice-i Kelâm
Toparlayacak olursak:
Ezcümle; Ak Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ankara ve İstanbul adayları, öyle görünüyor ki az bir farkla da olsa seçimleri kaybetti. Millî iradeye her zaman saygılı olmuş olan Erdoğan’ın balkon konuşmasındaki “Her şeyde bir hayır vardır” tespiti yerinde olmakla beraber, “ben nerede hata yaptım” sorusunu sadece kendisine değil, açık yüreklilikle sessiz kalan siyasî danışmanlarına, en yakın yoldaşlarına ve manevî kimlik taşıyan tarafsız bilginlere de sormalıdır.
Prof. Dr. Ali SEYYAR
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi