ERSİN ÇELİK KARDEŞİMİZİN 1/09/2023 CUMA GÜNÜ YENİŞAFAK’TA YAYINLADIĞI ÖZLEDİĞİMİZ BİR HABERİ İÇEREN VE MUTLULUĞUMUZA VESİLE OLAN YAZISINI SUNUYORUZ.
***
KAZAN’DAKİ ZİRVE VE MÜSLÜMAN GENÇLERİN ‘ÇIKIŞ’ YOLU
Rusya’daki özerk bölgelerden Tataristan’ın başkenti Kazan’daydım. Kazan eski İslam şehirlerinden. Yaklaşık 500 yıl önce bu hüviyetini kaybedip halkı zorla Hristiyanlaştırılsa da Müslüman nüfus hala çoğunlukta.
İslam İşbirliği Teşkilatı’nın gençlik yapılanması olan İslam İşbirliği Gençlik Forumu (IYCF), Kazan şehrini merkezine alan ve İslam ülkeleriyle bütünleştiren çalışmalar yürütüyor.
Kazan, geçtiğimiz yıl ‘İslam İşbirliği Teşkilatı Gençlik Başkenti’ ilan edilmişti. Bu yıl da ICYF tarafından şehirde çeşitli etkinlikler düzenleniyor ve ‘Kazan Küresel Gençlik Zirvesi’ni takip etmek için şehirdeydim.
ICYF’nin Başkanlığı’nı ise Türkiye’den Taha Ayhan yürütüyor. Kazan’daki zirveye davet için aradığında, “İslam ülkelerinden gençler gelecek. Modern dünyada ailenin rolünü ve çocuklar ile gençlerin eğitiminde geleneksel değerlerin katkısını tartışacağız” dedi. Hemen ve heyecanla kabul ettim.
Batı’nın gençlik ve çocuk eğitimin iflasın eşiğine geldiği bir dönemdeyiz. Özellikle de LGBT dayatmasının tüm gençliği ve çocukları etkisi altına aldığı bir dünya inşa edilirken, İslam ülkeleri gençlerinin aileyi merkeze alan ve eğitimde geleneğin önemini ön plana çıkaran bir işe imza atması fevkalade kıymetli.
Sosyal medya ve dijital içerik platformlarının hüküm sürdüğü bütün ülkeler, genç nüfusları üzerinden zihnen teslim alınıyor. Sonuç olarak da tek bir merkezden yönetilen; ideolojisi, aidiyeti, cinsiyeti, duygusu olmayan bir nesil inşa ediliyor.
***
Kim ne derse desin Batı kaynaklı bu sosyal terörizme karşı, halkını ve nesillerini korumaya çalışan tek ülke Rusya şu anda.
Müslüman ülkelerin de bu büyük tehlikeyi görmesi ve masaya yatırması gerekiyordu.
Kazan’daki zirve Rusya sınırları içinde olması nedeniyle de anlamlıydı.
Peki… Zirvede neler konuşuldu? Müslüman gençler büyük tehlikenin farkındalar mı?
Türkiye, Libya, Kamerun, İran, Pakistan, Lübnan, Senagal, Filistin, Nijer, Fas, Mısır, Katar, Sudan, Belarus ve Suudi Arabistan’ın da aralarında bulunduğu 30’dan fazla ülkeden 300’den fazla genç temsilcinin katıldığı oturumlarda “aile değerlerinin toplumların pusulası” olduğunda mutabık kalındı.
Yayınlanan sonuç bildirgesinde de şu tespitler önce çıktı:
* “Ailenin, devletlerimizin ulusal güvenliğini sağlamanın araçlarından biri olduğunu, toplumun ahlaki, etik ve manevi iklimini uyumlu hale getirdiğini ve aynı zamanda siyasi kanaatleri ve dünya görüşünü gelecekteki toplum ve devlet merceğinden aktaran bir aracı olduğunu kabul ediyoruz.”
* “Genç neslin geleneksel aile değerlerine dayalı olarak eğitilmesi ihtiyacını bir kez daha teyit ediyoruz.”
* “Gençlik ortamlarındaki modern gerçekleri ve eğilimleri göz önünde bulundurarak, genç nesiller arasında geleneksel değerleri teşvik etmenin önemini vurguluyoruz.”
* “Değerler nesilden nesle aktarılır ve ahlak ile etiğin temellerinin şekillenmesinde önemli rol oynar. Modern teknolojiler, gençlerin kişilik ve karakter oluşumunu da etkilemekte. Halklarımızın geleneksel değerlerini korumanın öneminin bilincindeyiz.”
Görüldüğü gibi İslam ülkeleri gençleri, modern dünyanın dayattığı yozlaşmanın farkındalar. Kazan’daki zirveden sonra neler yapılması gerektiğine dair adımlar da atacak ve öneriler getirecekler. Yani tüm dünyaya bir şeyler söyleyecekler.
***
ICYF Başkanı Taha Ayhan’ı yıllardan beri tanır ve takip ederim. Siyaset, eğitim, gençlik, spor ve sosyal kalkınma alanlarında yaptığı çalışmaları 2019’dan beri ICYF’ye taşıdı. Onun göreve gelmesiyle, pandemiye rağmen Müslüman ülkelerin gençleri önemli buluşmalara imza attılar. Ayhan’ın İslam gençliğinin potansiyelini her alanda ortaya çıkarmak ve yeni işbirlikleri sağlamak gibi büyük bir gayreti var.
İslam İşbirliği Teşkilatı’na üye ülkelerin yaklaşık 700 milyon genç nüfusu var. Taha Ayhan bu genç nüfusu dünyanın geleceği olarak görüyor. Zirvede yaptığı konuşmasındaki şu cümleyi çok kıymetli buldum: “Gençlerimizin karakterini ve geleceğini şekillendirmede aile değerlerinin öneminin bilincindeyiz. Bu söylem yalnızca teorik değildir; değerlerimizin keyfi değişiklikler karşısında sarsılmaz kalmasını sağlamak için hükümetlere, kurumlara ve ailelere yönelik bir eylem çağrısıdır.”
Ayhan, ikili sohbetimizde şöyle bir tespit ve teşhiste bulundu: “Her gün bir yenisinin hayatımıza katıldığı teknolojik gelişmelerle birlikte, tüm yaşantımız çok kısa zaman öncesine göre günden güne değişip farklılaşıyor. Kişi, aile, millet, ümmet ve insanlık olarak her an yaşadığımız bu sınamalara karşı tarihin doğru yerinde durup doğru seçimleri yapmak zorundayız. Bunun için de değerlerimize sarılmak ve pusula edinmek en doğru seçenek. Başka bir şansımız yok.”
Kuru laf ve nutuk atmanın bir işe yaramadığını ve artık icraata geçmekten başka çıkış yolunun kalmadığı bir dönemdeyiz. Müslüman gençlerin böyle bir eleştiri yaparak harekete geçmeleri ve küresel aklın dayatmalarına karşı tek ses olma gayretleri takdire şayan. Taha Ayhan’ın da dediği gibi; çünkü başka şansımız yok!