Bu yazıyı çoktan beridir düşünüyorum yazmayı… Bugüne nasipmiş…
Toplu taşım aracı kullananlar fark ediyor mu bilmiyorum ama bindiğiniz anda o vasıtada yüz kişi varsa en az sekseni cep telefonuyla meşguller…
Cep telefonu kullananların hareketlerine ve yüz mimiklerine baktığınızda, çok önemli ve çok ciddi işler yapıyormuşlar hissine bile kapılabiliyorsunuz. Ama göz ucuyla baktığınızda o kişilerin sosyal medya hastalığına tutulduğunu görüveriyorsunuz.
Gerçi sokaklarımız ve caddelerimiz de pek farklı değil. Elinde telefon önünü görmeden yürüyen gençler ile çarpışmamak için siz yana çekiliyorsunuz ve bu gençler bundan dolayı hiç rahatsızlık duymuyor. Yollar ve caddeler sadece cep telefonu kullanıcıları için yapılmış adeta… Başkalarının o kaldırımlarda yürüme, etrafına bakınma, gökyüzüne bakıp temiz havayı içine çekme hakkı yok maalesef…
Keşke bu kadar cep telefonu kullananlar, telefonlarını açtıklarında bir makele okuyor olsalardı ya da bir kitap… Ne bileyim yararlı bir yazı da olabilir…
Ama yok illaki de sosyal medya çılgınlığı… Ceviz kabuğunu doldurmayan konular, bizi hiç alakadar etmeyecek dedikodular ya da karşıdakilerle yapılan geyik muhabbetleri… Belki de erotik bir bir film ya da belden aşağı esprilerle dolu güya tiyatro sahnesinden bir bölüm…
Sonrasında ise gelinen ya da gelinecek nokta nedir sizce? Anlamak isteyenlere söyleyelim efendim…
Dilleri, duyguları paramparça olmuş bir nesil… Sosyal medya platformlarında düşünme melekesi iğdiş edilmiş bir gençlik… Okuduğunu anlamayan, anladığını ise yorumlayamayan bir nesil…
Bendeniz yine burada bilindik repliğimi tekrar etmek istiyorum… Cep telefonu vasıtasıyla sosyal medyada yapılan gezintinin verdiği cezbe ile cep telefonunun esaretine girdiğinin farkına bile varamadan, modern(!) ve özgür(!) yaşadığını zanneden insanlar topluluğu…
Depresif hareketler ve en kötüsü de sosyal Medyada gördüğü ve duyduğu her şeye inanan kişilikleri bozuk insanlar…
Son açıklanan verilere göre insanımız, günde ortalama beş buçuk saatini geçiriyor cep telefonunda. Ama insanımız, günde bir ya da iki saatini ayırıp kitap okumuyor. Eskiden, “neden kitap okumuyorsunuz?” sorusuna sıkça verilen cevap “Zamanım yok” ya da “Kitap fiyatları çok yüksek” olurdu. Ama bugün geldiğimiz duruma baktığımızda işin pekte öyle olmadığını anlayıverdik. Abartısız söylüyorum ki evimize kocaman kütüphane oluşturulabilecek paralar, günümüzde bir cep telefonuna rahatlıkla verilebiliyor.
İnsanlara, “Issız bir adaya gidecek olsanız yanınıza alacağınız üç şey nedir?” sorusunu yöneltsek, eminim çoğunluğu, internetin çekip çekmeyeceğini ve nerede şarj edeceğini bile düşünmeden “Cep telefonumu” diyecektir.
Ülkem insanı ve yöneticilerimiz, makul ve mantıklı adımlar atarak bu sosyal medya tehlikesini bertaraf etme durumundadırlar. Yoksa üç yaşından itibaren eline cep telefonu ve tablet verilen bir nesil, özgür olduğunu zannetse de cep telefonunun esaretinde yaşayacak ömrünü küçük bir ekran önünde geçirecek ve tamamlayacaktır.
Bu konuda Peygamberimiz (sav)’in şu hadisi şerifini okuyucularımıza hatırlatmak istiyorum:
“İki nimet vardır ki insanların çoğu (onları değerlendirme hususunda) aldanmıştır: Sağlık ve boş zaman.” [Hadis-i Şerif – Buhârî, Rikâk, 1]
Cep telefonları bizlerin akıl ve ruh sağlığımızı bozmakla kalmıyor, en değerli hazinemiz olan zamanımızı da göz göre göre çöpe atmamıza neden oluyor…
Selam, saygı ve muhabbetlerimle…
ŞABAN DOĞAN