islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4868
EURO
36,2376
ALTIN
2.961,79
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
19°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
8°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

GEYVE KONFERANSI/TARİHİ TOPLANTI

GEYVE KONFERANSI/TARİHİ TOPLANTI
10 Eylül 2023 10:00
A+
A-

Konferansa Müftü Sahip Çıkınca

Geyve konferansı unutamadığım konferanslarımdan biridir. Bu bölümün başında değinmiştim. Beni konferansa davet eden kurumlardan biri din görevlileri dernekleriydi. Geyve davetini yapan da Din Görevlileri Derneği’ydi ve Geyve müftüsü de baş organizatör olarak derneğin arkasındaydı.

Değinmişimdir, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Ordusu yanı sıra ikinci büyük seküler kurumu Diyanet’tir. Diyanet bize özgü jakoben laikliğin çerçevesini belirlediği kurumdur ama içinde il ve ilçe müftüleri düzeyinde samimi ve gayretli insanlar da vardır. Onlar da Diyanet’in dini bir teşkilatmış gibi algılanmasını sağlarlar.

Objektif bakış açısıyla bakıldığında Diyanet’in önemi, imam hatip kadrolu cami olan her yere erişebilmesidir. Dilediği mesajı iletebilmesi ve onbinlerle ifade edilecek bir gücü harekete getirebilmesidir.

Yaklaşık 45 yıl önceyi geçtik, bugün bile herhangi bir grubun Geyve gibi bir ilçede etkili bir davet gerçekleştirerek, kabul görecek bir konferans verdirmesi hiç de kolay değildir.

Geyve Traktörle Dolmuştu

Konferans günü akşamüstü Geyve’ye girdiğimde her köşe bucakta ulaşım aracı gibi de kullanılabilen pek çok traktör gördüm. Meğer müftü kardeş Geyve din görevlileri ile bir toplantı yapmış ve onlardan köylülerin traktörlerle şehir merkezine konferansa getirilmesini istemiş, bu isteği kabul görünce ilçe merkezinde büyük bir kalabalık oluşmuş…

Hatırladığıma göre,konferans için bir binanın ikinci katında bulunan basitçe bir salonu hazırlamışlar. Cemaat her tarafı doldurunca bina dışına da hoparlör yerleştirmişlerdi. “Önderimiz Peygamberimizdir” başlıklı konferansımı ayakta ve kelimeleri gözlerime tevzi ederek coşkulu bir şeklinde bitirdim. Ben memnundum, halk da alışık olmadıkları yeni bir kültürel aktiviteye katılmanın huzuru içindeydi.

Cumhuriyet Tarihinin En Büyük Topluluğu

Hemen hemen bütün konferans sonralarında olduğu gibi yaptığımız çay sohbetinde de Sakarya’dan konferans için gelen Geyveliler vardı. İçlerinden biri Milli Eğitim Müdürüydü ama ilin mi yoksa ilçenin mi ayıramıyorum. Önemli olan bu değildi ama yaptığı şu tespitti:

– Bu akşam Geyve’de Cumhuriyet tarihinin en büyük halk topluluğu oluşturulmuştur.

Diyanet Uyuyan Bir Devdir

Sık sık dile getiriyorum Ülkemiz şartlarında Diyanet uyuyan bir devdir. Yazdığım pek çok eleştirel yazıyla bu devi uyandırmaya çalıştım ve çalışıyorum ama Ashab-ı Kehf benzeri uykusu devam ediyor. İyi de Ashab-ı Kehf’in uykuya yatması/yatırılması Tevhit inancını korumak içindi. Ya Diyanet’in uykusu niçin?

Bursa Konferansı – Gönen Konferansı / Güzellik Konusu

Bursa’mıza bir çok defa konferansa gittim. Süleymaniye Camii İmam

Hatipliği dönemimde de bir defa gittiğim kanaatindeyim. Elimdeki iki tarihsiz fotoğraftan hareketle bu yargıya varabiliyorum.

Özel mülkiyetli bir iş merkezinin katlarından birinde yer alan salonda verdiğim konferans ilk konferansım mıydı bilemiyorum. Ancak ilk konferansımın mevzuunu hatırlıyorum. Konferans sonrasında dile getirilen temenni de unutamadığım anılar arasında yerini aldı.

Konferansımız “İslâm Güzellik Dinidir” konuluydu. Bu mevzu benim çok çok önem verdiğim ve beş ayrı hutbe halinde hazırlayıp Süleymaniye Camii cemaatine sunduğum mevzuydu. Önemliydi, bugün de birinci sırada önemini korumaktadır.

“İslâmî Ölçülere Göre Güzel Giyimin Maddî Şartları, İslâmî Ölçülere Göre Güzel Giyimin Mânevi Şartları, Güzel Söz Söylemek Görevimizdir, Davranışlarımızı Güzelleştirmekle Mükellefiz, İşin Güzelini Yapmak İbadettir” başlıklarını taşıyan hutbelerimizi, Süleymaniye Minberinden İslâm Nizamı’ı isimli eserimizin üçüncü cildinde de yayınladık.

Bu beş hutbeye daha sonra yayınlanacak Cuma Mesajları isimli eserimde bir altıncısını ilave ederek istisnasız “Her İşi Güzel Yapmakla Mükellefiz” başlığı ile yayınladık.

Hulâsa edersem, Kur’ân’a göre Allah güzelliklerin kaynağı ve yaratıcısıdır. Gökleri ve yeri güzel yaratmıştır. Hayat Kitabımız Kur’ân’ı sözlerin en güzeli kılmış, onu tebliğ eden Peygamberi Muhammedi de güzel örnek olarak sunmuştur. Rabbimiz, razı olacağı sözleri ve işleri de hasene yani güzellik olarak nitelemiştir. Rabbimiz isimleri yanısıra Cenneti de Hüsna / güzel olarak vasfetmiştir.

Peygamberimiz Hz. Muhammed de her işimizi güzel olarak yapmakla yükümlü olduğumuzu bildirmiştir.

Böyle iken giyim, söz ve iş çirkinliği bizim neyimize. Yeryüzünde her mevsim sayısız güzellikler sahne alırken biz niçin güzellikler yarışına çıkamıyoruz Oysaki yaratılış amacımız bu değil mi?

“Mutlak hükümranlık sahibi olan Allah yüceler yücesidir. O’nun her şeye gücü yeter. O hanginizin güzel iş yapacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O güçlüdür. Onun gücüne hiçbir güç erişemez ve tek bağışlayan da O’dur.” (el-Mülk 67/1,2)

Bu âyetin çizgisinde güzelliklerde zirveleşmemiz gerekmiyor mu? Gerekiyor da… biz Kur’ân ve Sünnet Müslümanlığından uzaklaştık.

İslâm Güzellik Dinidir” mevzuunu inanarak sundum. Konferansı dinleyenler ilk defa böylesi bir mevzu dinlediklerini söylediler ve yetkili bir siyasimiz unutamadığım temennisini şöylece dile getirmişti:

– Hocam elimde imkân olsaydı partimizin bütün mensuplarını eğitmeye bu güzellik konusuyla başlardım.

Gönen Konferansı

Gönen’de 1989 ve 1991 de iki konferans verdim. Onların ilkinde de ana hatlarıyla “İslâm Güzellik Dinidir” konusunu işledim. Aynı derecede ilgiyi orada da gördüm. İlginç bir tevafuk, orada mevzumuza uyarlayabileceğimiz bir örnekle karşılaştım.

Sohbetimiz sırasında bana İstanbul’dan bile müşterisi olan bir çorbacıdan söz ettiler. İki çeşit çorba yaparmış ama o kadar güzel yaparmış ki -yoğun ilgi gösterildiğinden- geç kalırsanız ertesi gün gelmek durumunda kalırmışsınız.

İş Müslüman Yaptığı İçin Güzel Olmaz

Burada bir hakikate vurgu yapayım. Bir iş, müslüman yaptığı için İslâmî olmaz. İslâmî ölçülere uygun olarak sağlam, faydalı ve estetik olarak yapıldığı zaman İslâmî olur. Bu sebeple Müslüman yaptığında çirkin, gayr-ı müslim yaptığında güzel olarak nitelenebilecek işlerle her zaman karşılaşabiliriz. Güzel iş yaptığında, güzelliklerin kaynağı olan Rabbimizden mükâfat alacak müslümanın her işini güzel yapması gerekmez mi?

Güzel iş yapmak için bilinçli olmak ve işimize sevdalanmak gerektiğine bir daha vurgu yapalım ve bizi o dönemde Gönen’e davet eden Din Görevlileri Derneği yönetim kurulu üyelerine güzellikler dileyelim.

MİRATHABER.COM

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.