islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4768
EURO
36,3253
ALTIN
2.957,23
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

AB’ye Girip Avrupalı Olmak İstiyor, ABD’ye Stratejik Ortak Diyordunuz Değil mi?

AB’ye Girip Avrupalı Olmak İstiyor, ABD’ye Stratejik Ortak Diyordunuz Değil mi?
1 Kasım 2023 09:34
A+
A-

Müslüman modernleşmesinin yüz elli yıllık sürecinde, Avrupalılaşma, gavurlaşma çabaları, devlet ricalinin bitmez tükenmez hevesi, yanıp tutuşan arzusu oldu. Müslüman memleketlere vaziyet veren aydın kesimi ve devlet ricali, eziklik, aşağılanmışlık, örselenmişlik, öteki kalmışlık hissinden hiçbir vakit kurtulamadı.

Her daim Avrupa’yı medeni (!), ileri (!), çağdaş (!), demokrat (!), müreffeh (!), yasalara uyan (!), insan haklarını savunan (!) vs. vs. olarak gördüler, medh-ü senalar ettiler, karşısında el-pençe divan durdular. Modernleşme, Avrupalılaşma, gavurlaşma hevesleri Müslüman muhayyilesinde onarılmaz kırılmalar ortaya çıkardı.

Bu kırılmalar öyle şiddetli ve onarılamaz hale geldi ki, kadim kabuller dahi yerinden yurdundan oldu. İslam Fıkhında dünya iki kısımdan oluşmaktaydı. Biri esenlik ve selamet yurdu olan “Darül İslam” diğeri zulümat yurdu olan “Darül Harb” idi. Geleceğini Avrupa ile Kurmayı Tasavvur Edenlerin zihni bu şeytani heveslerinin sonucunda müthiş bir yıkıma uğradı. İslam fıkhında Darül Harb denilen memleketlere “Düvel-i Muazzama”, milleti kafir olan halklara da “Milel-i Mütemeddine” denilmeye başlandı. Zira aşağılık kompleksi özellikle devlet ricalinin ve yeni nesil aydın sınıfının iliklerine kadar işlemişti.

Memleketimiz özelinde, Osmanlı sonrası kurulan yeni devlet bizatihi Avrupalı normlar üzerine inşa edildi. “Muasır medeniyetler seviyesine ulaşmak” için, Avrupalı olmaktan, gavurlaşmaktan başka yol yoktu. Devleti yönetmeye gelen sağcı, solcu, liberal, sosyalist, İslamcı vb. siyasi iktidarlardan kim varsa, tek hedefleri Avrupalı olmak, geleceğini Avrupa ile tasavvur etmek istedi. İslamcı cenahtan gelen şimdiki muhafazakâr iktidar, Avrupalı olmak hususunda gelip geçen bütün siyasi iktidarların fersah fersah ötesine geçmeyi başardı. Tek dertleri “Avrupalı olmak serüvenini tamamlamaktı.” Bu çaba, tipik bir ittihat terakki amacına ulaşmak çabasıydı.

Yetmiş küsur yıldır Filistin’de süren zulmün, son günlerde tahammül sınırlarını aştığı, insanı insan olmaktan utandıran vahşetin canlı yayınlarla bütün dünyanın gözleri önünde sergilendiğine hepimiz şahit oluyoruz. İşgalci siyonistler, kan donduran cinayetleri, bütün dünyanın ve hassaten Müslüman alemin umursamaz tavrı karşısında rahatça sergiliyor. Medeniyetin (!), insan haklarının (!), ifade özgürlüğünün (!), hatta insan hakları mahkemesinin (!) mucidi olan ve kendi elleriyle ürettikleri birçok puta tapan, acıkınca da yiyen Avrupa, işgalci siyonistlerin işlediği bu cinayetlere tam destek verdiğini defaatle ve alenen ilan etti.

Diğer memleketleri bir kenara bırakalım, bizim memleketin iktidarı da, son olaylar karşısında sesini yükselterek, işlenen cinayetlere, katliamlara öfkeleniyor. El-Hak öyle de olması gerekiyor. Fakat, şimdi işlenen cinayetlerle, son yaşanan olaydan öncekiler çok mu farklıydı? Tarihi çok değil, az biraz geriye saralım:

Devletin en üst makamında oturan devlet ricalinin, geleceğini birlikte tasavvur ettiği Avrupa, çok değil, otuz yıl önce on binlerce Müslüman’ı, insanı Bosna’da canlı canlı mezarlara gömen, toplu katliamlar yapan, bir gecede binlercesini kıtır kıtır doğrayan Avrupa değil miydi? Halen toplu mezarlardan çıkan insanların katline ferman veren, medeni (!) Avrupa değil miydi? Gazze’de hastane bombalanmadan önce Avrupa zihniyetinde ne değişmişti de, Bosna’da işlenen katliamlardan sonra da Avrupa’nın peşinden koşmaya devam ediyordunuz? Bosna’yı ne çabuk unuttunuz?

Çok değil yirmi yıl önce, hem de şimdiki muhafazakârların iktidarında, Irak’ı işgal eden büyük şeytan ve Avrupalı caniler değil miydi? Milyonlarca Müslüman’ın canına kıydılar, canice cinayetler işlediler, aklımıza gelince çıldıracak dereceye geldiğimiz tecavüzlerde bulundular. Milyonlarca Müslüman’ı yerinden yurdundan ettiler. Ebu Gureyb Cezaevinde şeytanın bile aklına gelmeyecek işkenceler yaptılar. Bunları en iyi bilen iktidarda olanlardır. Şimdi Gazze’de hastane bombalanmadan öncesine kadar, bunlara “dostumuz”, stratejik ortağımız”, “AB’ye girmek istiyoruz” diyordunuz. Irak’ta işlenen cinayetler, Gazze’de şimdi yapılanlardan çok mu hafifti ki, şimdi Avrupalı canilere ateş püskürüyorsunuz? Irak’ta işlenen cinayetlerden, katliamlardan, tecavüzlerden sonra Avrupa ve abd zihniyetinde ne değişti de, Avrupalı olmak arzunuz hiç sönmedi, abd stratejik ortağınız olmaya devam etti?

Çok değil, daha 13 yıl önce, kendi vatandaşlarınızı insani yardım amacıyla Gazze’ye giderken uluslar arası sularda insani yardım gemisine müdahale ederek on Müslüman’ı katleden ve gemiye el koyan işgalci siyonist israil değil miydi? Siyasi ve hukuki alanda siyonist işgalciler bütün dünyada sıkışmış çırpınırken, onları kurtaran yine siz değil miydiniz? Hatta kamuoyu sıkıştırması karşısında “Başbakana mı sordunuz da gittiniz” diyerek, Müslüman kardeşleri için canını malını feda eden millete fırça atan siz değil miydiniz?

Son olaylar başlayalı yaklaşık bir ay olmak üzere. Peki, bu olaylardan önce işgalci siyonist israil Gazze’de Müslümanları çocuk kadın demeden katledip, cinayetler işlemiyor muydu? Azar azar öldürünce bir sorun olmuyor da, bir seferde çok öldürünce mi sorun oluyor? Ki bu olaylardan önce bu zalimlerle normalleşmeye başladınız? Gelecek tasavvurunuzu birlikte kurmak istediğiniz Avrupa, bu zalimlerin her daim arkasında değil miydi? “Stratejik ortağımız”, “Dostumuz” dediğiniz büyük şeytan abd siyonitlere her daim arka çıkmıyor muydu? Yirmi günde ne değişti de, Avrupa’yı, abd’yi zulüm etmekle itham etmeye başladınız?

Günahlarınız saymakla bitmez. Umarız ki bu son olaylar aklınızı biraz olsun başınıza almaya yardımcı olur da, bu kan emici vampirlerin, zalimlerin, müstekbirlerinin, siyonistlerin gerçek yüzünü görürsünüz. Umarız ki “Hak” olanı görür, yüzünüzü Hakka döner, Müslümanlığınızın gereğini yerine getirirsiniz.

Bizler Rabbimize karşı elimizde bir burhanımız olsun diye sizleri uyarıyoruz. Bundan sonrası sizin bileceğiniz iştir.

YAZARIN DİĞER YAZILARINI OKUMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ

 

ETİKETLER: AB, ABD, Avrupa, ÜSTMANŞET, yazarlar