04 Haziran tarihinde yayınladığımız “Gavur Uçaklarıyla Gidilecek Hac Farz, İdhal Hayvanlardan da Kurban Caiz olmaz” başlıklı yazımıza şöyle başlamıştık:
Şimdilerde olduğu gibi tek alternatifin uçak olduğu dönemlerde gavur uçaklarına ihtiyaç duymak hacca yol bulamamaktır. Hacca yol bulamamak ise, o yıl için hac ibadetini farz olmaktan çıkarır. (Al-i İmran 97)
Devam edelim.
İnancı ne olursa olsun bütün insanlar bizim Fıtrat kardeşlerimizdir. Zalimleşmedikleri sürece kendilerine adalet gösterip iyilikler yapmamız Rabbimizin buyruğudur. (Mümtahine 8)
Farsça kökenli bir kelime olan gavur dinsiz, gayr-müslim ve acımasız gibi manalara gelir. Biz bu kelimeyi aşağılamak için değil gerçeği yansıtıcı ve dikkatleri celbedici olduğu için kullandık.
Her yıl milyonlarca Müslüman hacca gidiyor. Evrenselleşebilmeleri için gitmelidirler de. Ancak hacılarımızın büyük çoğunluğunun bilgisi ve bilinci yetersizdir.
Attığımız başlıkla ironi yapmadığımız gibi caiz değildir şeklinde bir yargıya varacak da değiliz. Ama caiz değildir cevabını vermemiz de mümkündür. Haklı gerekçelerimizle caiz değildir cevabını vermedikçe Ümmet bilincimiz ve onurumuzu geliştiremeyeceğimiz de bir hakikattir.
Allah, “ Yoluna gücü yeten insanlara”haccı farz kılmıştır. (Âl-iİmran 97) Dünyamızın hangi bölgesinde yaşarsa yaşasın yoluna gücü yetiren Müslüman hac yapacaktır.
Güç getirilmesi açıklanan yol kara, deniz ve hava yoludur. Bu yollarda kullanabilecek vasıtalara muhtacız. Bildiğimiz kadarıyla motoru dahil bütün aksamı ile otomobil ve otobüs gibi kara vasıtaları yanısıra büyük yolcu gemilerini yapabilen bir İslâm Ülkesi yok. Uçak yapamadığımız da malum. İkinci Abdülhamit döneminde yapılan Hicaz demir yolu da bizim mühendislerimiz ve sermayemizin ürünü değildi.
Şimdi düşününüz, gavur ülkelerinden kara, deniz ve hava araçlarını ithal edemesek aramızda parasal imkanlarıyla kaçımız hacca yol bulabilir. Oysa ki farz bir ibadeti yapmak için gerekli olanları yapmanın da farz olduğu görüşü genel kabul gören bir ilkemizdir.
Şimdi soralım: Allah bize Kendi zatına ortak koşan müşrik insanlardan, Tevhid inancından kopmuş ehl-i kitaptan, deist ve materyalist ülkelerden vasıta ithal ederek hac yapmamızı mı emreder, yoksa İslam’la bilinçlenip bineceğimiz vasıtaları yaparak onlarla hac etmemizi mi emir buyurur?
“Onlara karşı güç yetirebildiğiniz kadar kuvvet hazırlayın…“ buyuran Rabbimizin ikinci şıkkı emir buyuracağında şüphe yoktur. (Enfal 60)
Sormalı değil miyiz? Millet onuru, Ümmet izzet-i nerede?
Soralım da Laik bir yapılanmada Millet onuru ve Ümmet izzeti olur mu? Burada bilvesile ifade edelim. İslam’a yönelemeyecek Türkiye sıradan olmaya ve kalmaya mahkumdur. Savunamadığımız Gazze sıradanlığı göstermekte değil midir?
40 yıl kadar önce Malatya’ya konferans vermek için gitmiştim. Mahşeri bir kalabalık vardı. Daveti yapan ilgililer gelerek Malatya’nın ikinci ordunun merkezi olduğunu beyanla sözlerime mukayyet olmamı istediler. Bu uyarıyı alınca daha bir celâllendim ve konferansa girişten sonra şöyle dedim:
Ben İstanbul’dan Malatya’ya İslâm’ı anlatmak için İngiliz-Fransız yapımı bir uçakla geldim. Bundan utanç duyuyorum. Aynı uçakları ve benzerlerini kullanan ülkemizin generalleri ve üst düzey yöneticileri de benim gibi utanç duydukları zaman memleketimiz gelişme yoluna girecektir.
Umut verici gelişmeler varsa da hâlâ yolcu ve savaş uçaklarını üretemediğimize göre demek ki gerekli utancı duyamamış, duyuramamışız.
Ali Rıza Demircan
MİRATHABER.COM –YOUTUBE-