Belediyelerin borçlanma kabiliyetlerinin önünün açılması siyasilerin tek alternatifli hizmet yapabileceği alan olarak mı takdim ediliyor?
Bir belediye kendi gelirleri dışında borçlanmadan hizmet yapamaz mı?
Türkiye‘deki bütün belediyeler neden borçlu?
Bir belediye başkan adayı borçlu bir belediyeyi alacağını ve bu borcundan dolayı hizmetlerin kısıtlı olacağı gerçeğini seçim çalışmalarında neden söylemez?
Devletin sürekli borçlanması gerektiği, yerel yönetimlerin de ona paralel olarak sürekli borçlanması planlı yapılan bir şey mi!
Merkezi hükümetin ve yerel yönetimlerin sürekli bir borçlanma tuzağına düşürülmesi ve bunu sağlayan bir finansal düzenin sürekli bir şekilde sürdürülmesi halkın da sürekli borçlanmasına neden olduğu halde; siyasiler gazeteciler iş adamları, aydınlar, çalışanlar din adamları, toplumun her kesimine soruyorum!
1.) Bu ülkede bir hainler, bir de bu hainlerin kurduğu sistemden beslenip millete hıyanet edenler var.
Onlar bütün toplumsal alanda kendi çıkarları doğrultusunda hareket ederler.
Bazen bu insanları taban tabana zıt siyasi görüş olarak görürsünüz. Temel ortak noktaları Türk milletine hıyanet etmektir.
2.) Türkiye’de borçsuz bir belediyenin olmayışı ısrarla dikkat çekmek istediğimiz borç ekonomisinin, yerel yönetimleri de nasıl iş yapamaz hale getirdiğinin açık dilidir.
Çıkarları peşinde koşan ve partizan duygularla belediyede pozisyon almış olanlar ve gelecekte alacak olanlar, bu borç batağını borç sorununu çözmek gibi herhangi bir projeleri yoktur.
Bunu çok somut bir şekilde bütün Türkiye’deki belediye başkan adaylarının projelerinde ve söylemlerinde olmadığını görebiliriz.
Bunun temel nedeni hedef sadece belediye başkanı seçilmek, mevcut durumdaki imkanlardan kendi çevresini partisini besler hale gelmek, bunu gerçekleştirmek için de çözüm önerilerini mevcut sistem içerisinde sunmak…
Nasılsa köleleştirilmiş bir halk var, belediye bu halkın üzerinden vergileri çeşitlendirerek gelirlerini arttırmakta.
Hangi siyasi parti seçilmişse kendi yandaşlarını besleyerek bir yandan da belediyeyi borçlandırarak millete bedel ödettirmektedir.
İşte Milli Yol Partisi, yerel yönetimlerde de bir paradigma değişiminin olması gerektiğini söylüyor.
Siyasi partilerin partizan tutumları ile belediyeler yönetilemez.
Belediye yönetimleri, halkla bütünleşmiş gerçek bir demokrasinin, halka hizmette en yakın halkası olması gerekir.
Bu değişim siyasal partilerin yerel yönetimleri üzerinden olmuyorsa daha demokratik, daha toplumsalcı ve kuşatıcı bir yönetimin olmasına siyasi partiler ön ayak olabilir.
İşte bu tam olarak mevcut duruma karşı yerel yönetimlerde bir siyasal paradigma değişimidir.
Milli Yol Partisi, sorunu kaynağında tespit eden çözüm önerileri ile sistemsel dönüşümü öngören milletimizin bütün kesimlerini bütünleştirici kamucu bu değişimin öncüsü olacaktır.
Yunus Ekşi
YAZARIN DİĞER YAZILARINI OKUMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ
MİRATHABER.COM – YOUTUBE