Türkiye’deki medya sektöründe yabancı grupların önemli bir payı bulunuyor. Radyo ve televizyon ile başlayan sürece şimdilerde internet gazetelerinin ilgisi yoğunlaştı. Buna dijital dönüşümle birlikte son yılların trendi haline gelen sosyal medya hesaplarından ve Youtube kanalından yapılmaya başlanan yayınlar da eklenmiş durumda. Böylece neredeyse iç yayınlarla aynı rakama ulaşma aşamasında olan bir tablo ortaya çıkmaya başladı. Türkiye’nin bu düzlemde dinamik bir süreçle karşı karşıya olduğunu belirtmek gerekir.
Bir taraftan TRT ve Anadolu Ajansı’nın yabancı dillerde başlattığı yayınlara odaklanılmışken aslında diğer taraftan daha yoğun bir şekilde yabancıların Türkiye’de başlattığı yayıncılık atağını es geçmemek gerekir. Neredeyse iki misli bir artış yaşanıyor.
ÇIKARLAR ÖN PLANDA
Bu yayın organlarının Türkiye piyasasına giriş nedenini salt habercilik yaparak kamuoyunu aydınlatmak bağlamında açıklamak ise sadece naiflikle açıklanamaz aynı zamanda treni kaçırmak olur. Medya geldiği zaman kendi çıkarları ve küresel hesapları ile birlikte gelir. Bu yönüyle BCC’nin İngiltere’de devletçi Türkiye’de ise ultra liberal bir yayın politikası takip etmesi açıklayıcı bir örnektir. Aynı şekilde Sputnik’in Rusya’da devletçi Fransa ve Türkiye’de liberal bir çizgide yayın yapmasını da bu listeye eklemek gerekir. Keza, diğerleri de aynıdır. Türkiye’nin Afrin Operasyonu esnasında Fransız haber ajansı AFP’nin Türkiye’nin tezlerine karşı çok yoğun bir propaganda gazeteciliği yapmış olması medya-devlet ilişkisini göstermektedir.
Uluslararası ilişkilerde dostluklar değil çıkarların geçerli olduğu yaklaşımının ete kemiğe bürünmüş halini en iyi yansıtan mekan medya organlarıdır. Çünkü kamuoyunu etkileyerek kendi lehinize bir gündem oluşturabilmenin birinci yolu medyadan geçmektedir. Medyada ne kadar varsanız aslında gerçekte de o kadar varsınızdır. Fiziki gücün medya gücü ile desteklenemediği düzlemlerde genellikle “haklıyız ama neden kendimizi anlatamıyoruz” sorusu sorulmaya başlanır. Bu yüzden iki yönlü hareket etmek gerekir.
MEDYANIN TEMEL HEDEFİ
Türkiye’de yayına başlayan yabancı medya organlarının çizgisine bakıldığında iki boyutlu gerçekliği uygulama çabasının ön planda olduğu görülmektedir. Tarihi eskiye dayanan bir gelenek oluşmuş durumdadır. Bu yüzden sadece Türkiye’de değil batı dışındaki ülkelerde başlatılan ilk radyo yayınlarının temel hedefi toplumları batılı kültürel kodları benimseyecek şekilde dönüştürmekti. Bu bağlamda Amerikalı sosyal bilimci Daniel Lerner’in 1950-1960’lı yıllarda Ankara Balgat merkezli yaptığı modernleşme çalışmaları meselenin tarihi derinliğine ışık tutmaktadır. Yakın dönemde ve şimdilerde yabancı medyada görülen hareketliliği bu tarihi arka planın ışığında okumak gerekir.
Bu bağlamda Türkiye’deki yabancı medya yoğunlaşmasının üçayağı olduğu görülüyor. Bu üç maddeyi ve yeni kurulan The Independent Turkish internet gazetesini sonraki yazıda irdeleyelim
Yusuf ÖZKIR
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi