Biz Soner Yalçın’ı resmi ideolojinin daha insaflı bir sözcüsü olarak bilirdik. Yanılmış gibiyiz, kafa değişmeyince yazıları da aynı minvalde devam ediyor. Ama ders çıkaracağımız yazıları da olmuyor değil. Aslında bu tür eleştirileri biz daha düzeyli olarak yaptık ve yapıyoruz. Ama yarı aydın dava adamlarımız! iktidar delisi olduğu için dinleyenimiz yok.
Soner Yalçın’ın 16 Nisan 2024 tarihli yazısının son bölümleri şöyle:
“AKP 22 yıldır iktidarda. Hani “gül çocuklar” nerede? Ortada “gül yetiştiren adam” romantizmi bile kalmadı…”
Kemalizm’den kalan –artık iyice aşındırılmışları bile- hınçla “mıntıka temizliğiyle” tasfiye ettiler de yerine ne koydular?
Hani ideal toplum nerede? Niye olmadı? Neden yapılmadı?
Sebebi çok basit:
Salt Kemalizm düşmanlığıyla/ yalan temelli retorikle var oldular. Mevcut ülke gerçekliğiyle samimi olarak yüzleşmediler.
Sorunların çözümü konusunda tutarlı, kapsayıcı entelektüel birikim oluşturamadılar. Ki fantezi yüklü söylemler ile bunu başarmaları imkansızdı.
İtibariyle değersizleştirmeye çalıştıkları Kemalizm’i aşan, ona rakip tek proje ortaya konulamadı.
Bu nedenle; hâlâ yaptıkları mağduriyet dilidir/ olumsuzlama paradigmasıdır/ korkutma stratejisidir. Bunun sonuna geldiğini 31 Mart seçimi gösterdi…
Örtü kalkınca altından Monako sosyetesinin yediği pek meşhur ıstakoz tabağı ortaya çıkıverdi.
Istakoz, sözde yüz yıllık mağduriyetin neye dönüştüğünün sembolü oldu:
“Gül” değil, “ıstakoz” yetiştirmişlerdi!
Kemaliz karşıtlığı bizim en tutarlı tarafımızdı. Uygulanan laiklik baskıcıydı, ötekileştirici ve dışlayıcıydı yani jakobendi. Nefes aldırmadı. İslam’a talip olmayı – bu gün de olduğu gibi- Anayasal suç haline getirdi. Bu sebeple ateizme ve deizme direnç göstermekten başka bir amaç da güdülemedi.
İmam Hatip okulları düzene alternatif değildi. Böyle iken İslam’a karşı ve Batı’yı taklit eder olmaktan öte bir özelliği olmayan Atatürkçülüğü sarstı. Cumhuriyet tarihi boyunca en büyük hizmetleri de bu nesil yaptı. İktidar olunca da asli ayarlarına döndürüldü düzenden yana tavır koydu ve payanda oldu.
Ama doğruya doğru, bir kadro yetiştirilemedi… Yetiştirilemezdi de…
İslam bir hayat düzeni olarak algılanamadığı sürece alternatif kadrolar yetiştirilemeyecek de… Üstelik İmam Hatip Okulları, Diyanet, ilahiyatlar ve tarikatlar bile Kemalizm lehine çalışacak şekilde yapılandırıldı. Eleştirilen Menzil bile Kemalizm’in eseri resmi bir kurum gibidir. Kimi kandırmak istiyorlar?
İslam egemen dünya sistemine tek alternatiftir. Bu konuyu kavrayıp İslami çizgide örgütsel ve bilimsel çalışmalar başlattığı için İhvanü’l – Müslimin’i boğmak için dünya ayağa kalktı. Mısır kana bulandı.
İslam’ı bir hayat düzeni olarak anlamaya ve anlatmaya çalıştığım için benim payıma bile dokuz defa Ağır Ceza ve Devlet Güvenlik Mahkemelerin de yargılanmak düştü, mülga 163. maddeden…
Soner Yalçın ve kurucusu olduğu Oda Tv bile İslam karşıtlığından bir türlü vazgeçmiyor. Mirat Haberimizde nice hayati konuları işliyoruz ama Oda Tv sağır kesiliyor, görmezden geliyor. Düzen maaşlısı bir yapı olarak yazıları ve örneğin Cübbeli haberleri üzerinden İslam’ı aşağılıyor.
Haklısınız. Ne diyelim Kemalizm’in Batıcılığı yoluyla maddi ve manevi olarak sömürülmek milletimizin kaderi gibi oldu.
Bizden gayrı sistem eleştirisi yapan da kalmadı.
Ali Rıza Demircan
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-