islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4768
EURO
36,3253
ALTIN
2.957,23
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

Aksa Tufanı ve Yenilenen Dünya Sistemi…

Aksa Tufanı ve Yenilenen Dünya Sistemi…
23 Nisan 2024 10:00
A+
A-

Mevcuda olan mahkûmiyet çoğu zaman bir şeyi olduğu gibi görme ve onun taşıdığı anlamı kavrama konusunda sıkıntılar yaşatmaktadır. Aksa Tufanı konusunda da benzer bir durum yaşanmaktadır. Daha çok katliam boyutu ile gündeme taşınan ve bunun taşıdığı ehemmiyeti gündem dışı tutmadan bu katliama yönelik tepkinin gerçek sebebi üzerine düşünmemeyi beraberinde taşıması bir sorun alanı olarak önümüzde durmaktadır.

Netanyahu ve ekibi, bu katliamı yaparken sırf canavar oldukları için mi, yoksa başka bir sebebe istinaden mi yapıyor sorusu anlamlı ve anlamlı olduğu kadar da yeni dünya sisteminin oturacağı zemini göstermesi bakımından da önemli…

Onların canavarlığı tabi ki dini ideolojilerinin kendilerine sağladığı üstünlük meselesi ile ilişkili bir tutumu işaret eder. Ancak kendi mitolojilerinin kendilerine haber verdiği ve bunun ilahi bir lütuf olarak gördükleri vaat edilmiş topraklar meselesi daha kapsamlı ve kapsayıcı bir bakışı sunar. Türkiye dâhil Irak, Suriye, Ürdün, Lübnan ve Mısır gibi bir çok toprak parçasının kendilerine ait olduğunu ve Tanrı tarafından kendilerine verilmiş olduğu inancı bu toprakların huzur bulmayacağı anlamına gelmektedir. Bu konuda uluslar arası bir destek arayışından çok kendileri uluslar arası güçleri kendi lehlerine kullanarak bu isteklerini gerçekleştirme arayışı içinde bulunmaktadırlar. O yüzden İsrail ile ABD bazı konularda çatışmalar yaşamaktadırlar. Son Gazze olayında da bu durum gözlemlenmektedir.

Dünya sistemi bir değişimin arifesinde, bu değişimin sağlanabilmesi ve büyük bir yıkıma neden olmadan çözülebilmesi için dikkatli bir politikanın izlendiği gözlemlenmektedir. Çin, Hindistan ve Rusya’nın Gazze meselesinde derinden iş gördüğü ama gözlemlenen bir zeminde hareketsiz kaldıkları söylenebilir. Türkiye söylem düzeyinde çok sağlam bir pratik göstermekte ama eylem konusunda çekinceleri yüzünden şu an için sakin duruşunu korumaktadır. Suudi Arabistan ve diğer körfez ülkeleri ise sessizliğini muhafaza ederek gidişatın nereye doğru aktığını gözlemlemek istemektedirler. Avrupa, İsrail yanlısı tavrını giderek yitirmekte ve yeni olgunun kendilerini nasıl etkileyeceğini anlamaya çalışmaktadırlar. Son iki ayın hamlelerini de bu düzlemde okumakta yarar var. ABD ise ne şiş yansın ne kebap hikâyesi üzerinden kendi beklentilerini karşılayacak bir siyasal pozisyon için İsrail desteğini sürdürürken bu pozisyona halel getirecek adımlar atılınca da sert tepkiler ile dizginlemeye çalışmaktadır. En zor iş ABD’nin sırtında kalmıştır. Çin el altından yeni dünya sisteminin temellerini kuracak adımları sessizce atıyor. Dünya Sağlık Örgütü, bütün ülkelerde sağlık konusunda tam bir bağlılık istiyor ve bunu yasal bir sözleşmeye bağlamak isteğini açıkça dillendiriyor. Birçok ülke ve bizim ülkemizde bu sözleşmeye imza atmış bulunmaktadır. İklim değişikliği meselesi ise gündeme gelmeden gündemleştiriliyor, sessizce ve ne anlama geldiği konusunda insanlar yeterince bilgilendirilmeden bu gerçekleştirilmeye çalışılıyor. Bizde bu konuda en büyük çabayı ‘Sıfır Atık’ projesi ile Sayın Emine Erdoğan vermektedir.

Yeni Dünya sistemine yönelik iki temel varsayım öne çıkmaktadır. Birincisi, Küresel sermayenin egemen olduğu ve transhümanist çağa geçişi de içinde taşıyan, yapay zekâ merkezli bir teknolojik egemenlik, otoriter bir çağa geçiş, parçalanmış ulus devletlerin yerine kentlerin bağımsız iktidar oldukları bir dönemi işaret eder. Böylece dünyada barışı sağlamak daha kolay, çatışmalar hep bir sınırlılığı içinde taşıması da sağlanmış olur. Yönetilmesi de kolaylaşacaktır. Dünya egemenliğini korumak ve devamını sağlamak da kolay olacaktır. Sermaye dünya vatandaşlığı tezi ile de bütün devletlerin tek bir devlete dönüşmesini sağlamaya matuf adımlara yönelik çabalarını sürdürmekte ve bunun teknik boyutu hazırlanmakta ve geriye sadece bu siyasal bakışı kabule şayan kılacak ortamın oluşmasını beklemeye kalmaktadır. İkincisi ise; ulus devletlerden imparatorluk çağına yönelmek ve ulus devletlerin büyüyerek varlığını güçlendirmelerini sağlamak olarak tanımlanabilir. Bu iki görüşün çatıştığı alan ise Ortadoğu toprakları… Ancak Ortadoğu ülkeleri de, diğer ülkelerde kendi bakışlarını ve geleceğe dair beklentilerini bir yöntemi kullanarak kendi geleceğini garantiye almaya çalışmaktadır. Örneğin, yeni sistemde kendisine yer bulamayacak olan ülkenin kendine yer bulma arayışı onu başka sistemlere yöneltmektedir. İran ve Türkiye arasındaki gerilim noktası, İsrail ve Mısır arasındaki gerilim noktası veya İran ile İsrail arasındaki gerilim noktası da bu çerçevede anlamını bulacaktır.

İsrail kendi teo-politik hamlesini gerçekleştirmek için bu mevcut konumu kullanmak ve isteğini gerçekleştirmek için her türlü çabayı ortaya koyuyor. Ama Aksa Tufanı onun bütün prestijini yerle bir etti… Bütün katliam ve soy kırım girişimine rağmen, hala esirleri bile kurtaramayan bir pozisyonu taşıyor. Gazze özelinde de büyük bir egemenlik kuramadı. Askeri bir yenilgi ile karşı karşıya kalmıştır. Son İran saldırısı ise kendi topraklarını dokunulamaz kılan zırhın parçalandığını gözler önüne serdi.

Aksa Tufanı ayrıca her iki dünya sisteminin üzerine bina edileceği değerler skalasını da tuzla buz etti. Aksa Tufanı sonrası İsrail’in yaptığı katliamlar ve soykırım gerçeği karşısında bütün modern değerler tepetaklak oldular. Yani demokrasi, özgürlük, eşitlik, uluslar arası hukuk ve bağımsızlık gibi temel kavramların içinin boşaltıldığı ve bir karşılığının olmadığı görülmüştür. Bu yüzden yeni bir dünya sisteminin hangi değerler ile içinin doldurulacağı konusunda şu an çok ciddi bir sorun bulunmaktadır. Avrupa halkları ve ABD de yaşayan halklar da bu konunun farkındalığını yaşamaktadırlar. Uluslar arası kurumlarda yüksek sesle bu değerler eleştiriye tabi kılınmakta ve yeni kurulacak dünya sisteminde Avrupa değerlerinin bir karşılığının kalmadığını ilan etmektedirler. İsrail ve onun taşıdığı değerlerin ise insanlık ve insanlar nezdinde bir karşılığı yoktur. Hep gizli kalan Siyonist bakışın bu kadar aleni bir şekilde açığa çıkması kendi aleyhine büyük bir engele dönüştüğünü göstermektedir. Giderek bu durum bir reel konuma dönüşmektedir. Geriye uluslar arası denklem içinde yeni bir değer arayışı kendini gösterecektir. İşte bu noktada Aksa Tufanı İslam’ı temel değerleri ile birlikte bir kurtuluş muştusu olarak ortaya koyduğu ve Gazzelinin her birinin temsil ettiği bu değerlerin insanların dikkatini çektiği gözlemlenmektedir.

Şimdi güçlü bir entelektüel hamle ile yeni dünya sisteminin yönünü değiştirecek bu İslam düşüncesini ve inancını temsil edecek liyakati göstererek bir sosyal sistemin varlığı ile yeni dünya barışının mimari olması göz ardı edilemeyecek bir düzlemi işaret etmektedir. Bu noktada Aksa Tufanı bütün sistemleri alt üst etmiştir. Mevcut değerler düzeninin yeniden düzenlenmesi gerektiğini ilzam etmektedir.

Bu noktada sürpriz bir güç devreye girerek yeni bir hamle ile yeni bir değerler skalası ile yeni bir barış sistemini kurarak dünyayı yeniden barışla buluşturabilir. Buna yönelik entelektüel hamleler son on yıldır aslında konuşulmaktadır. Kapsayıcı ve özgürleştirici bir hamle ile dünya ve insanlar İslam ile yeniden buluşarak yeni bir dönemin habercisi olabilirler. Bu noktada ister ferdi planda ve ister kurumsal planda Müslümanlara düşen sorumluluklar bellidir ve bu sorumluluklar yerine getirilerek bu yeni dünya barışına destek verilmelidir.

Abdulaziz Tantik

MİRATHABER.COM -YOUTUBE- 

YAZARIN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ 

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.