islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,5197
EURO
36,1843
ALTIN
2.962,97
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
17°C
İstanbul
17°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
9°C

Örtü ve Beden (2)

Örtü ve Beden (2)
17 Mayıs 2024 11:17
A+
A-

“Takva elbisesi bağlamında örtü ve beden” konulu yazılarımızın sonuna gelmiş bulunuyoruz.

Bir kota olarak cennette yüce Allah’ın uyararak koyduğu yasağın ihlali öncesi ilk halde beden cennet elbisesi ile örtünmüştü, ihlalden sonra geniş ağaç yapraklarıyla. Dünya ortamında beden elbise ile örtündü. Buradaki paradoksa dikkat etmeliyiz. Şöyle ki: Günah öncesi ilk fıtri ve tabii hali korumak için ikinci ilk halden çıkıp örtünmek gerekir. Yani cennetin ikinci ilk hali olan çıplaklık-avret yerlerinin gözükmesi fıtri, tabii ve asli olanın ihlal edilmesi, kadın ve erkekte kaybedilmesi anlamındadır. Şu halde yasak öncesi ilk hali kazanmak için örtünmek gerekir ki, örtü bu sayede sadece bedeni değil, kadını ve erkeği şeytana karşı koruyacaktır. Bu manada örtü (tesettür ve hicab) insanın kendini asli özelliğini, fıtratını şeytana karşı koruyan kalkandır.

Yazık ki postmodern zamanda beden üzerinden şeytan düşman kesildiği insana karşı hamle üstüne hamle yaparak saldırılar düzenlemekte, bedeni piyasa kapitalizminin merkezine yerleştirip iştah ve şehvetle, hazla fıtratı bozma çabasını sürdürmektedir.

İnsanın cennetteki ikinci hali yani çıplaklığının farkına varıp, hemen avret yerlerini alelacele örtme telaşına kapılması insan olmaklığının bilincine sahip olduğunu gösteriyor. Bunu da hayâ ve iffet duygusuyla yapıyor. Dünyaya indiğinde hayâ ve iffeti medeniyetin ana motivasyonu haline getirdi. Tarihten anlıyoruz ki bedenin örtüsü ile medeniyet arasında doğru bir korelasyon söz konusu, ikisi birlikte gelişme gösterir, giderek rafine ve sofistike gelişirler. İnsan toplulukları antropolojik olarak geriledikçe soyunma eğilimine girer ve ilkelleşmeye paralel olarak giderek çıplak kabile hayatına dönerler. Balta girmemiş bazı ormanlarda çıplak yaşayan kabileler bunu göstermektedir. Bu da bize gösteriyor ki medeniyet ile tesettür arasında doğrudan ilişki söz konusudur, beden açıldıkça medeniyetin seyrinde gerileme başlar, bu türümüzün insani bilincini, asliyetini, safiyetini kaybettiği anlamına gelir.

Kur’an-ı Kerim bu metakozmik ortamda vuku bulan bu tecrübeye şu açıklığı getirir;

Ey Âdemoğulları, şeytan, anne ve babanızın çirkin yerlerini kendilerine göstermek için, elbiselerini sıyırtarak, onları cennetten çıkardığı gibi sakın sizi de bir belaya uğratmasın. Çünkü o ve taraftarları, (kendilerini göremeyeceğiniz yerden) sizleri görmektedir. Biz gerçekten şeytanları, inanmayacakların dostları kıldık.(7/A’raf, 27)

Şeytan, anne ve babamızın içinde bulundukları cennet durumundan çıkmalarına sebep oldu. Bu, onların büyük fitnesiydi. Bu da, üzerlerindeki cennet elbisesini üstlerinden çıkarmalarıyla vuku buldu. Benzer bir tehlike Adem’in çocuklarını beklemektedir. Şeytan, anne ve babalarına yaptığının bir benzerini insanlara yapmak isteyecektir. Ayet, bunun yine beden ve çıplaklık ilişkisi çerçevesinde olacağını ima ediyor. Çıplaklık ilk günah haline gönderme olduğuna göre, bedenin güzelliği ve süsü tesettürdür. Bedenin açılması ve teşhiri ise çirkinlik ve hayâ noksanlığıdır. Örtülen bedende yüz (vech) yani “kişilik”, açılan bedende “dişilik” öne çıkar. İnsan örtünmek suretiyle bedenini güzelleştirir. Önceki bölümlerde değinildiği üzere, antropolojik olarak medeniyetin gelişmişliği ile örtü arasında bir bağ olduğunu tespit etmek mümkün; yine aynı şekilde bedenin çıplaklığı ilkellik arasında benzer bir ilişki olduğu gözlenir. Bütün büyük ve kadim medeniyetlerde giyim kuşama büyük önem verilmiş, bu konuda yüksek sanat örnekleri geliştirilmiştir. Ancak Afrika, Latin Amerika veya Avustralya gibi yerlerde, orman içlerinde yaşayan kabilelerin, yerleşik hayat ve maddi medeniyetle ilişkilerinin zayıflığı, hatta yokluğu seviyesinde bedenlerinin yarı çıplak veya tam çıplak oldukları görülür.

O halde çıplaklık, ilk günah halinin sembolü ise, insanın tereddisi, geriye doğru gitmesinin önemli göstergelerinden biri beden çıplaklığıdır. “Takva elbisesi ile beden örtüsü arasındaki ilişki “hayâ-utanma (âr)” şeklinde billurlaşır. Şair,

“Sanki ben hayâsı olmayan ve güvenilmeyen kimseyi

Toplum içinde çıplak gibi görüyorum” der.

İmam Gazali’nin İhya’da Selef’in sözü olarak zikrettiğine göre “Elbisesini incelten, dinini de inceltmiş olur.”

Şeytan, Adem ve Havva’yı bedenlerinin açılmasını sağlayıp onları utanılacak duruma düşürdüğü gibi, Adem’in neslini yani biz insanları da benzer bir pozisyona düşürmek isteyecek, kadın ve erkeği yine çıplaklık ve bedenin teşhiri üzerinden fitneye sokacak; bunu kendi kabilesini, taraftarlarını, onun yolundan gidenleri harekete geçirerek yapmak isteyecektir. Şeytan ve yandaşları, insana görünmezler, zaten görünecek olsalar onlara karşı tedbir almak kolay olur. Şeytan’ın en hoşlandığı şey, varlığının inkâr edilmesidir; girdiği evde görünmeyen hırsızın ne kadar rahat iş yapacağını düşünün. Şeytan öyle yerlerden ve yönlerden (ön, arka, sağ ve sol) yaklaşmaktadırlar ki, insan kendisine tuzak kurulduğunun farkına varmaz.

Bedenin usulüne göre örtünmesi Şeytan’ın tuzaklarına karşı alınabilecek en önemli tedbirlerden biridir. Bedenin çıplaklığı ve teşhiri insanın “zorlu bir fitne”den geçmesidir. İslam bakış açısından hicabın/tesettürün dört anlam düzeyi vardır:

a) Bedenin avret-edeb yerlerinin örtülmesi. Kadının avreti el, yüz ve ayakları dışındaki bedeni, erkeğin ise göbek ile diz kapağı arasındaki bölgedir.

b) Temel bir ihtiyacın karşılanması (sıcağa ve soğuğa karşı koruma amaçlı) örtülmesi.

c) Allah’ın nimetlerini ve insana bahşettiği ziynetin beden üzerinde tezahür etmesi.

d) En yüksek düzeydeki manevi ve ahlaki örtü olan “takva elbisesi”nin benimsenmesi.

Örtü Rahmani olan ile Şeytani olan arasında temel bir tercihtir; seçim insanın iradesine bırakılmıştır.

ALİ NALBANTOĞLU

MİRATHABER.COM -YOUTUBE- 

 

 

 

ETİKETLER: ÜSTMANŞET
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.