Trajı büyük gazeteler ve iri haber siteleri sık sık aşırı sıcaklıktan bahsediyorlar. Bu günkü haberlerin özetin bakalım:
[ Uzmanların hava tahmin raporları birbirine yakın ve şöyle:
“Haftaya çarşambadan itibaren Batı bölgelerimize sıcak hava dalgası geliyor. Marmara İstanbul dahil, Ege, Akdeniz, Güneydoğu bölgelerinde aşırı sıcaklık sağlık açısından risk oluşturacak … ” ]
İnsanoğlu, insan hayatıyla uyumlu yaşam şartları içinde yaşıyor. Gece ile gündüz birbirini takip ediyor. Hava sıcaklığı ve yağmurlar dengeli. Toprak ürünlerini veriyor…
Peki bu denge nasıl oluştu ve bu akıllara durgunluk veren muhteşem doğal düzen nasıl devam ediyor? Kendisine düşünmesi için akıl verilen insan tefekkür etmiyor, büyük çoğunluk, bütün bunları kendi kendine oluşan sıradan olgular gibi görüyor.
Kur’ân-ı Kerim’de “Allah güneşi size boyun eğdirerek hizmetinize verdi,” ifadesine sıkça yer verilir. (İbrahim 33; Nahl 12…) Aslında bu hatırlatmalarla büyük bir mucizeye dikkatimiz çekilmektedir.
Bize bir top kadar görünen güneş yeryüzünün 1.3 milyon kat büyüklüğünde. Yeryüzü, güneşin etrafına saatte 105 bin kilometre hızla dönüyor. Güneşe yaklaşıp uzaklaşması akıllara durgunluk verecek ve matematik hesapları aciz bırakacak yücelikte. Allah korusun güneş ile yeryüzünde arasında kurulu düzen milyonda bir ölçüsünde aksasa yanarız veya donanırız.
İnsanoğlu Allah’ın verdiği akılla O’nun yarattığı maddeler üzerinde çalışarak havalandırma – soğutma sistemleri geliştiriyor. Geliştirmeli de. Ama hava sıcaklığı örneğin öyle bin derece değil yüz dereceyi aşarsa ve depremler yüz şiddetinde gelirse halimiz nice olur. Bu böyle de devam etmeyecek, Kıyamet ile birlikte güneş de yeryüzü de kendilerine özgü ölümü tadacaklar ve doğal denge sona erecek.
Düşünmemiz ve her gün dengeli hava şartları sebebiyle de şükretmemiz gerekmez mi?
Yüce Allah insanlar arasından seçtiği elçileri olan Peygamberleri ile Kıyamet’le başlayacak ahiret hayatını bildiriyor. Kendisini ve koyduğu tabiata ve insana özgü yasalarını tanımayanları cezalandıracağı Cehennem’i de haber veriyor.
Isınan havalar bize, yukarıdan güneşin ve aşağıdan mağma tabakasının idrakimize yaklaştırdığı Cehennem’i hatırlatıyor mu? Allaha şükretmeye, insanlara adalet ve merhamete yöneltiyor mu?
Cehennem ateşinin daha sıcak ve yakıcı olduğun unutmayalım. Sıcaklıklar dahil, zerrecikler ve tek hücrelilerden galaksilere kadar her varlık bize kul olduğumuzu ve sorguya çekileceğimizi ihtar ediyor. Sözü, kendi hayatımıza uyarlayabileceğimiz bir âyetle bağlayalım:
“İslami görevlerinden geri kalan iki yüzlüler, Allah’ın Elçisine karşı gelerek görevden kaçıp evlerinde oturdukları için sevindiler. Mallarıyla ve canlarıyla Allah yolunda cihâd etmekten hoşlanmayıp, birbirlerine, “Bu sıcakta sefere çıkmayın!” dediler. Onlara de ki: “Evet, ama cehennem ateşi daha sıcaktır!” Keşke bunu kavrayabilselerdi.” (Tevbe 81)
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-