Yahudi Tevrat’ında Savaş, katliam ve Soykırım
Yahudiler şiddetle iç içe olmuştur. Eski Ahit’in önemli bir kısmında İsrailoğulları ya şiddeti uygulayan ya da şiddete doğrudan maruz kalan insanlar konumundadırlar. Kenan topraklarını ele geçirme amacıyla başlayan savaş, şiddet ve çatışma ortamı, Yahudi tarihinin ayrılmaz bir parçası olmuştur.
Eski Ahit’teki soykırım meselesi, Tanrı’yı arayanlar için gerçekten bir ikilemdir. Katliam, soykırım ve etnik temizlik düşüncesi çoğu insanda güçlü bir duygusal tepki uyandırır ve bu nedenle Tanrı’nın böyle bir faaliyeti onaylamış olabileceği düşüncesi anlaşılamaz. Eski Ahit’teki katliam ve soykırım pasajlarının bize Kutsal Kitaplardaki hata ve tutarsızlığı kabul etmek için güçlü bir neden sağladığını ya da Tanrı’nın hatalı olduğu sonucuna varması gerektiğini düşündürür. Ya Yahudi ve Hıristiyanların Kutsal Kitapları insanların yazdığı ve içinde din anlayışına ters olan şeyler var diyeceğiz, ya da Tanrı yanlış şeyler emretmiştir, diyeceğiz.
‘Seçilmiş Millet’ anlayışı ve ‘Vaat Edilmiş Topraklar’ın ele geçirilmesi amacının katliam-soykırıma yol açan tutumlar olduğu bilinmelidir. Diğer dünya dinlerinden farklılaştıran en temel özellik, kutsal toprak dogmasıdır.
Yahudiler, Mısır’dan Musa’nın öncülüğünde çıkışlarından itibaren Hakimler ve Krallar dönemi başta olmak üzere tarihin birçok döneminde Ortadoğu’daki savaşların merkezinde yer almışlardır.
Musa’ya verildiği söylenen 10 Emir sadece Yahudiler için geçerlidir. Musa ‘öldürmeyeceksin’ emrini Midyanilerin katliamını emrederek çiğnemektedir. Yine Musa Mısır’dan çıkışta Yahudilere komşularından emanet olarak aldıkları eşyaları çalmalarını emretmektedir.
Yeşu Kitabı Yehova’nın, İsrail’in zaten başka halkların yaşadığı bir toprağı işgal edebilmesi için şiddeti meşrulaştırdığını anlatıyor. Savaşta, savaşa katılmamış erkek, kadın, yaşlı, çocuk gözetmeden, dehşet dolu uygulama olması bu kitaplara Kutsal Kitap demeyi düşündürmektedir.
İsrail’e Amaleklilerin anısını silme emrinin verildiği Tesniye; 25. Bap, 19’un, bir milleti yok etme görevinin İsrail’e yüklenmesi nedeniyle Amalekle ilişkisi İsrail tarihinde çok önemli bir an olarak anlaşılmalıdır. Amalek geleneksel olarak İsrail’in baş düşmanı ve rakibi olarak algılanmaktadır.
Tevrat pasajlarında inananlarına savaşmalarını, savaşmaya gideceği ülkedeki insanlarla antlaşma yapmaktan kaçınmalarını, onların tapmakta oldukları putlarını yok etmelerini, düşman tarafından geride erkek bırakmamalarını, hatta kadınlarıyla çocuklarını öldürmelerini, hayvanlarını, sürülerini telef etmelerini emretmektedir. Tevrat’a göre bölgede yaşayanlar ya yok edilmeli ya da sürgüne gönderilmelidir.
DR. SITKI KARACA
MİRATHABER.COM