Birinci bölümde verdiğimizi umumi bilgilerden sonra Peygamberimiz dönemi spor dallarına bakmaya başlayabiliriz.
Peygamberimizin Onayladığı Sporlar
Aziz Peygamberimizin döneminde bir tür savaş sporu da olan binicilik ön planda bir spor dalıydı. Aziz Peygamberimiz efendimiz at yarışlarına İslâm devlet başkanı sıfatıyla ayrıca önem verirdi. Medine’de at yarışlarının yapılabileceği iki ayrı alan vardı. Peygamberimiz, yarış müsabakalarında birinci gelenlere bizzat kendileri ödül dağıtırdı. Ashabı kiramdan Hz. Enes’e, “Peygamber devrinde at yarışı yapar mıydınız, Hz. Peygamber de yarışır mıydı?“ diye sorulduğunda, şöyle cevap vermiştir:
“Evet, biz at yarışları yapardık, Allaha yemin ederim ki Peygamberimiz de Seba adlı atıyla yarıştı ve birinci geldi. Birinciliği onu mutlu etmişti.“
Peygamberimizin Ğadba isimli bir devesi de vardı. Sürati ile ünlüydü. Peygamberimiz onu müsabakaya soktu, taşradan gelen bir bedevi Gadba’yı geçerek birinci oldu. Sahabe üzüldü. Peygamberimiz ise; “Yükselen her şeyi alçaltmak Allah’ın yasasıdır” buyurarak -günümüz diliyle ifade edersek centilmenlik sergilediler.
Ayak koşuları da peygamberimiz döneminde sahabeler arasında yaygındı. Hz. Ali ve Ebu Hiras el Üzeyli isimli sahabi koşuculuğu ile meşhurdu.
Güreş de peygamberimizin döneminde bilinen bir spor dalıydı, şenlikler yapılır güreş müsabakaları da icra edilirdi. Rükane gibi ünlü güreşçiler vardı.
Bu Rükane Aziz Peygamberimize gelerek “Beni yenebilirsen sende manevi bir güç olduğuna inanırım ve sana iman ederim.“ der. Kaybedenin vereceği koyunlar da belirlenir. Güreş tutarlar. Üç defa tekrarlanan güreşte Peygamberimiz galip gelince bazı rivayetlere göre Rükane koyunlarını kaybettiği için ağlar. Peygamberimiz koyunlarını ona iade eder. Gördükleri ve yaşadıklarından etkilenen Rükane Allah’ın Resulünün Peygamberliğine inanır.
Atıcılık da bilinen spor dallarından biriydi. Buhari’nin rivayetine göre Peygamberimiz Efendimiz atış sporları yapan sahabilerine uğrar ve onları atıcılığa teşvik eder, “atıcılığınız bana biniciliğinizden daha sevimlidir” buyururdu. Hatta yarışan bir gruba; “Atışın, ben sizle beraberim.“ buyurunca, rakipleri müsabakadan çekilir. Peygamberimiz neden çekildiklerini sorunca, “Ya Rasullellah! Siz onlardan yana tavır koydunuz“ derler. Peygamberimiz; “Hayır, ben hepinizden yanayım. Bu sporu sürdürün, çünkü atıcılık bir savaş sporudur.“ buyurur.
Medine’nin kökenleri pek bilinmeyen zencileri, kılıç mızrak oyunlarında mahirdi. Peygamberimiz onlara namaz kılınarak ibadet edilen Mescid-i Nebi’de kılıç mızrak oyunlarıyla bir gösteri yaptırdı. Hz. Aişe validemize de bu gösteriyi izletti.
Mekke ve Medine denizlere uzakçadır. Böyle iken Aziz Peygamberimiz sahabilerini yüzme sporlarına da teşvik etmiştir. Allah şanını artırsın o, Çocuklarınıza “ok atmayı, ata binmeyi ve yüzmeyi öğretiniz” buyurmuş, “Yüzmeyi faydalı eğlencelerden biri olarak” nitelemiştir.
Medine’de Aziz Peygamberimizin döneminde kurrek denilen bir tür futbol oyunu da vardı. Gerek binicilik, atıcılık ve gerekse de
bu Kurrek denilen futbol benzeri oyununun belirli alanları vardı ve halk da izlemeye alışmıştı. Dolayısıyla peygamberimiz bu Kurrek denilen oyunu da görmüş fakat yasaklayıcı bir beyanda bulunmamıştır.
Enteresandır, bazı sahabeler ağır taşları kaldırarak idman yaparlardı. Bu da halterimsi bir spor dalıydı. Peygamberimiz buna da tanık oldu fakat engelleyici beyanda bulunmadı.
Mızrak atma yarışı da sahabiler arasında yapılan sporlardan birisiydi. Avcılığın da bir spor dalı olarak nitelenmesi mümkündür. Kur’ânımız avcılığı helâl kılar fakat Peygamberimiz tarafından zevk için hayvan avlama, eti yenmeyen hayvanları öldürme gibi bir takım yasaklar da konulmuştur.
Devam edecek
ALİ RIZA DEMİRCAN
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-