Sahip olunacak dolunay ve yıldızlar gibi parlak yüzler, bağlar, bahçeler, köşkler, su-süt, bal-şarap nehirleri, pınarlar, ağaçlar, gölgelikler, inciden otağlar, tahtlar, ipekten perdeler-halılar-giysiler, al- tın ve gümüşten takılar, meyveler, kuş etleri, özel kaynağından doldurulup mühürlenmiş misk kokulu leziz içkiler, altın ve gümüşten servis takımları ve benzerleri… Ayrıca sedeflerindeki inciler misali genç erkek ve kadın görünümündeki Vildân ve “Hûr’un ‘În” isimli hizmetçiler…
Bütün bunlar Cennet’in manevîleştirilmiş maddî nimetlerini oluşturacaktır. Aşağıda örnek olarak sunacağımız âyetler ve hadîsler bu nimetlere vurgu yapmaktadır. Biz, yücelikleri ve erişilmezliklerini gücümüz ve kültürel düzeyimize göre tahayyül edebilmemiz için gizem dolu bu âyetlerin ve hadîslerin anlamlarını sunacağız. Yer yer de açıklamalar yapacağız
Dünya hayatında insanların özlem duydukları, sahip olabilmek için ömür verdikleri, iç ve dış mimarilerini özenle belirlemeye çalıştıkları, güzelce tefriş edebilmek için derin çabalar sarf ettikleri, bilhassa deniz, nehir ve göl manzaralı olmalarını ve genişçe yemyeşil bahçeler içinde bulunmalarını istedikleri nimetlerin başında, içinde yaşam sürecekleri konutlar gelmektedir.
Yarattığı insanları ve arzularını en iyi bilen Rabbimiz, Cennet’te onlar için amellerine göre tahayyül edilemez güzellikte görkemli konutlar hazırlamıştır / hazırlayacaktır. Kur’ân’da Cennet’in yerleşim birimleri Mesakine Tayyibe, Ğuref, Beyt ve Kusûr kelimeleri ile ifade edilmektedir.
Tayyibe Mesâkine
Kur’ân, iki yerde Adn Cennetleri’ndeki güzel meskenlerden (Mesâkine Tayyibe) söz etmektedir. Güzel Meskenler ifadesi, başta dış ve iç mimari olmak üzere konutla ilgili tahayyül edilebilecek ve edilemeyecek bütün güzelliklere işaret etmektedir.
Ğurfe
Kur’ân’da çoğul kipleri olan Ğuref ve Ğurufat ile de kullanılan Ğurfe, yükseklerde kurulu odalar, saraylar, köşkler manasına gelmektedir. Peygamberimiz, Cennet Ğurfe’lerinin bazılarının, içi dışından, dışı içinden görülür nitelikte olduğunu beyan etmektedir.
Beyt
Beyt, Kur’ân’da bu âyette Cennet konutu anlamındadır. Peygamberimiz, Cennet Beyt’lerinin içi oyuk inciden yapılmış türleri olduğunu açıklamaktadır.
-Salât ve Selâm üzerine olsun- O, cami yaptıranlara ve çocukları ölen, ilâhi kadere razı sabırlı mümin ana-babaya Cennet’te Beyt verileceğini de müjdelemektedir.98
Hıyam ve Kusûr
Kur’ân’da ayrıca ayrıntı verilmeksizin bir yerde Cennet Kusûr’undan / saraylarından bir yerde de Cennet Hıyam’ından / otağlarından bahsedilmektedir.
Cennet otağları / çadırları ile ilgili olarak ileride bilgi verilecektir.99
Cennet’in İçi Dışından ve Dışı İçinden Görülen Özel Yerleşim Birimleri
Hz. Ali rivâyet ediyor.
“Allah’ın Resûlü şöyle buyurdu:
-Cennet’te dışı içinden, içi dışından görülen özel yerleşim birimleri vardır.
(Allah’ın Resûlü’nün bu açıklamasını dinleyen ve coşku ile dolan) bir arabî ona doğru ayağa kalktı ve sordu:
-Bu özel daireler kimlere verilecek ya Resûlellah?
-Onlar, tatlı tatlı konuşan, (dostlara ve fakirlere) yemek yediren, oruçlara devam eden ve insanlar uykuda iken geceleri kalkıp Allah için namaz kılanlara ”100
Bu hadîsi, Cennet’in birbiri üzerine bina edilmiş Ğuref’inden (köşkleri-saraylarından) söz eden Zümer sûresinin 20. âyetinin açıklaması olarak görebiliriz.
Bu hadîs, ayrıca özel Cennetlere sahip olacak müminlerin genele açık Cennet’lerde de özel mâlikâneleri olacağına işaret etmektedir.
Allah’ın Resûlü Rahman suresinin 72. âyetinde değinilen Cennet’in çadırlarını şöylece tasvir etmektedir:
Cennet’in açıklanan yerleşim birimleri, bazıları altın ve gümüş- ten inşa edilecek Cennet şehirlerinin ihtişamına işaret olarak değerlendirilebilir.
Cennet, îmanla ve salih amellerle girilecek ebedî mükâfat yurdudur. Orada hizmet edilmeyecek, hizmet alınacaktır. Cennet’te genel hizmetleri ve ilişkileri üstlenecek görevliler yanı sıra, özel hizmetçiler ve yardımcılar da olacaktır. Kur’ân onları Vildân ve Hûri’ler olarak açıklamaktadır. Cennetliklerin derecelerine göre Vildân ve Hûrilerin sayıları pek çok da olabilecektir. Onlara ilişkin olarak dördüncü bölümde özel başlıklar altında gerekli açıklamalar yapılacaktır. Burada ilgili âyetleri sunmakla yetiniyoruz.
“Cennet’te mü’minlere, billur kâselerde Zencefil katkılı olan ve Selsebil adlı bir kaynaktan alınan içkiler sunulacaktır. Onların çevrelerinde, bu kadehleri sunacak Vildân / ebedîliğe erdirilmiş genç erkek görünümlü hizmetçiler dolaşacaktır. Onları bir görsen saçılmış birer inci sanırsın. İşte böyle Cennetin neresine bakarsan bak, bolca nimet ve büyük bir mutluluk saltanatı görürsün.”
“Ebediliğe erdirilmiş gençler olan Vildân ve sedeflerindeki inciler benzeri Hûriler, Cennet’liklerin etrafında özel pınarından doldurulmuş sürahiler, ibrikler ve kadehlerle ve beğendikleri meyveler; canlarının çektiği kuş etleri ile dönüp durarak servis yaparlar. Üstelik Cennetlikler, içtikleri Cennet şarabından ötürü ne baş ağrısı çekecekler ve ne de sarhoş olacaklardır. Bütün bunlar onlara (dünyada iken) yaptıkları işlere karşılık olarak verilecektir.”102
Nehirler, Allah’ın kudretini yansıtan; içlerinde nice canlıları barındıran ve çevrelerinde nice kültürlerin oluşumuna katkı veren tabîat harikalarıdır. Yaratıldıkları dönemlerden beri Allah’ı zikir olarak nehir mecralarında akıp giden sular, çıkış kaynakları çevresinde biriktirilebilseydi, sadece Allah’ın bilebileceği ne büyük biri- kimler oluştururlardı.
Cennet nehirlerinin kendisinde çıktığı Firdevs Cennet’ini çağrıştıran nehirler, estetik heyecanlarımızı da besleyen bizim için halkedilmiş nimetlerdir.
Bilemediğimiz daha nice özellikleri sebebiyle olacak Cennet büyük ölçüde nehirleriyle tanıtılmaktadır. Su, süt, içki ve bal akan türleriyle örneklendirilen ve nice çeşitleri olacak olan Cennet nehirle- rinin dünya nehirlerinden çok daha görkemli olacağı zâhirdir. Fizik değil, metafizik yasalara tabi olacak Cennet nehirleri, Cennetlerin ve üst üste bina edilmiş Cennet köşkleri ve saraylarının önlerinden/ altlarında akacaklardır. Bunun gibi Cennetliklerin yanı başlarından ve altlarından da akacak olan bu nehirler Cennetliklerin istedikleri gibi de yönlendirilebileceklerdir.103
En doğruları bilen Allah’tır kaydını koyarak Kur’ân’da yaklaşık otuz beş yerde zikredilen Cennet nehirlerine ilişkin âyetlerden değinilen özellikleri yansıtan örnekler sunalım.
“Ehl-i Kitap’tan kâfir olanlar ve Allah’a ortak koşanlar, için- de sürekli olarak kalacakları Cehennem ateşindedirler. İşte, yaratılmışların en şerlileri onlardır.
“Müttakîlere vaad olunan Cennet’in misali şöyledir: O Cennet’lerde değişmez nitelikli su ırmakları, tadı değişmeyen süt ırmakları, içenlere zevk veren şarap ırmakları ve saf bal ırmakları vardır. Onlar için orada her türlü meyve / yiyecek ve Rablerinden bağışlanma da vardır. Cennet’e ve bu nimetlerine erişenlerle Cehennem ateşinde sürekli kalacak ve içirildiği kaynar su bağır- saklarını parçalayacak olanlar hiçbir olur mu?”
“Buna karşılık, Rablerinin emirleri ve yasaklarına aykırılıktan korunanlar, üst üste bina edilmiş olup altından ırmaklar akan Ğurfe’lere; yüksek köşklere / saraylara sahip olacaklardır. Bu, Allah’ın vaadidir. Allah vaadinden asla dönmez.”
“Îman eden ve îmanının gerektirdiği salih ameller yapanları, Rableri îmanları sebebiyle dosdoğru olan yoluna iletecektir. Ne’îm Cennetlerin’nde onların (ayakları) altından nehirler akacaktır.”
“Cennet’in Nehirleri” ile ilgili olarak Peygamberimiz de açık- lamalarda bulunmuştur. O, bir hadislerinde Cennet nehirlerinin kaynaklarına ilişkin olarak şöyle buyurmuştur:
Sevgili Peygamberimiz Cennet nehirlerinin iki yakası, yatağı ve özelikleri ile ilgili olarak da şu açıklamayı yapmışlardır:
-Salât ve Selâm üzerine olsun- o, Kevser üzerinde yoğunlaşan bir diğer sözlerinde de şöyle buyurmuşlardır:
Cennet’teki dört ayrı nehri açıklayan yukarıda anlamı verilen Muhammed sûresinin 15. âyeti gibi, nitelikleri verilen Kevser hadîsi de Cennet nimetlerinin temsîli olduğunu göstermekte, daha nice farklı nehirler olabileceğine de işaret etmektedir.
Dünya hayatının özlem duyulan ve çevresinde oturularak sohbet halkaları oluşturulan tabîat güzelliklerinden biri de pınarlardır. Cennet’te çok çok daha ihtişamlı pınarlar olacaktır.
Kur’ân bu pınarların varlığını ve özelliklerini açıklamakta ve çevrelerinde eşlerimiz ve dostlarımızla nimetlendirileceğimizi bildirmektedir.
“Rabbinin Makamı’ndan / azabına uğramaktan korkanlara iki cennet vardır… Her iki cennet de çeşit çeşit meyveler veren ağaçlarla doludur… Her ikisinde de akıp giden iki pınar vardır…”
“Bu iki Cennet’in aşağısında yemyeşil iki Cennet daha olacaktır…106
Duhan 52:
Görüldüğü gibi Kur’ân, varlığını bildirdiği pınarların akıcı ve fışkırıcı özelliklerini açıklamakta, ikisinin de adını vermektedir. Bunlardan biri, Tesnîm’dir.
En yüksek dereceli Cennetlikler olup Allah’a daha bir yakınlık ile nimetlendirilecek olan Mukarrebûn’a içirilecek mühürlü, halis ve mis kokulu, sağlık kazandırıcı içkiler Tesnîm’den alınacaktır. Bir alt dereceli Cennetlikler olan olan Ebrar’a ise Tesnîm’den tatlandırılmış içkiler sunulacaktır.
Cennet pınarlarının adı açıklanan bir diğeri de Selsebil’dir. Ondan alınacak bedenî ve rûhî zindelik verecek Cennet içkileri, hoş kokulu Zencefil karıştırılarak sunulacaktır. 107
Cennet’te, ebediliğe erdirilecek Cennetliklerin vücut yapılarıyla uyumlu dengeli bir iklim olacaktır. Allah’ın koyacağı metafizik yasalar çizgisinde bu iklim, bağları, bahçeleri, bin bir çeşit meyveli ve meyvesiz ağaçları ve uzayıp giden gölgelikleri oluşturacaktır.
“Onlar Cennet’te tahtlaştırılmış koltuklarına yaslanırlar. Cennet’te ne güneş görecekler ne de kavurucu soğuk. Cennet’in (ağaçlarının) gölgeleri de üzerlerine eğilecek, meyveleri de iyice yaklaştırılacaktır.” Allah’ın yemyeşil olarak nitelediği Cennetler,108 bahçeleriyle daha bir güzelleşecektir. Coşkularımıza da coşku katacaktır.
“Zâlimleri o gün, (inkârları ve isyanları sebebiyle) kazanıp elde ettiklerinden ötürü korku içinde görürsün. Oysa korktukları başlarına gelecektir. Îman edip Salih amellerde bulunanlar ise Cennet bahçelerindedirler. Onlar, Rableri katında diledikleri her şeye kavuşacaklardır. İşte bu, büyük bir lütuf; büyük bir ihsandır.”
Cennet bahçeleri, isimlerini bildiğimiz ve bilmediğimiz mey- veli ve meyvesiz ağaçlarla dolu olacaktır. Kur’ân Cennetin ağaçlarını bize kiraz, muz, hurma ve nar ağaçları ile örneklendirmektedir.109
“Rabbinin Makamı’ından / azabına uğramaktan korkanlara iki cennet vardır… Her iki cennet de çeşit çeşit meyveli ağaçlarla doludur…”110
“Allah’a karşı gelmekten sakınanlara vaad olunan cennetin özellikleri şöyledir: Onun içinden ırmaklar akar, yemişleri ve gölgeleri devamlıdır. İşte bu, Allah’a karşı gelmekten sakınanların sonudur. Kâfirlerin sonu ise Cehennem ateşidir.”111
Cennet ağaçlarının oluşturacağı gölgelikler Kur’ân’ın anlatımına göre kopkoyu, uzun ve sürekli olacaktır. Bu gölgelikler, Cennetliklere yakın olacak, onların eşleriyle ve dostları birlikte mimetlenip eğlenecekleri mekânları oluşturacaktır.112
Cennetin gölgelikleri ile ilgili hadîslerinde Peygamberimiz şöyle buyurmuşlardır:
“Cennet’te Şeceretül-Huld denilen öyle bir ağaç vardır ki, altında yüzyıl yürüyecek bir süvari onun gölgesini aşamaz. İsterseniz Vâkıa sûresinde yer alan, –Cennetlikler uzayıp giden gölgeler içindedirler.- anlamındaki âyeti okuyabilirsiniz.”113
Bütün yönleriyle mükemmel olan Cennet hayatında yiyecekler ve içecekler de ideal boyutlarda bol çeşitli ve lezzetli olacaktır. Dünyamızın yiyecek ve içecekleri ile yalnızca isim benzerliği taşı- yacak bu nimetler Cennet için yaratılmış vücut yapılarımızla uyum sağlayacaktır. Yeme içme kaynaklı rahatsızlık olmayacak, boşalım gereksinimi de duyulmayacaktır.
Kur’ân Cennet yiyeceklerini et, süt ve balla örneklendirmekte, meyvelere ise genişçe yer vermektedir. Zikredilen başlıca meyveler kiraz, muz, hurma ve nar ise de Cennette her çeşit meyve buluna- caktır. Kur’ânımızın açıklamasına göre istenilen her çeşitten meyve bitmeyecek şekilde bolca olacak, üstelik yakınlaştırılan dallarından alınacak, engelleme de olmayacaktır. Peygamberimizin ifadesiyle koparılan her meyvenin yerini de yenisi alacaktır.114
Konumuzla ilgili misal olarak seçtiğimiz âyetlerde şöyle buyrulmaktadır.
“Biz onlara, canlarının çektiği meyve ve etten bol bol vereceğiz.”
Vâkıa 27-34:
Rahman 52, 68-69:
“Diğer iki Cennet’te de meyve; hurma ve nar olacaktır.
Âyetlerde açıklanan yiyeceklerin örnek türünden olduğu ve arzulanan nicelerinin daha verileceği bilinmelidir.
Haram kılınan yiyecekler ve içeceklerden kaçınarak Cennet’e gireceklerin içecekleri de görkemli olacaktır. Baş içecekleri çağlayan sular olacaktır. Ancak onlar, niteliği bozulmayacak sular yanı sıra özel ve özgün süt ve bal nehirlerinden içeceklerdir. Onlara Tesnîm ve Selsebil pınarlarındn doldurulmuş kadehlerle içkiler sunulacaktır. Kurân içileceklerin tertemiz, bembeyaz, mis kokulu ve bazıları- nı mühürlü olacağını, içenlere haz ve zindelik vereceğini ve de aklı örtmeyeceğini açıklamaktadır. Örnek olarak seçtiğimiz âyetlerde Rabbimiz şöyle buyurmaktadır.
Mütaffifîn 22-28:
“Güzel kullar nimetler içindedirler. Tahtları üzerinde bakar dururlar. Yüzlerinde nimetlerin parıltılarını izlersin. Onlara içimi bittiğinde misk kokacak, mühürlenmiş saf bir içkiden içirilecektir, imrenip yarışacaklar işte bunun için yarışsın. O içkinin karışımı da seçkin Tesnim pınarından olacaktır. O pınardan ise Allah’a yakınlaştırılmış; Mukarreb kişiler içecektir.”
“Cennet’e girecek mü’minler, Cennet’te, karışımında Zencefil bulunan ve Selsebil olarak adlandırılan bir pınardan dol- durulmuş kadehlerden içirileceklerdir.”
Hiç şüphesiz âyetlerde verilen içki örnekleri temsîlidir. İçenler için muhtelif tat ve renklerde daha niceleri olacaktır.
Cennetin yiyecekleri ve içecekleri gibi servis takımları / kapları da muhteşem olacaktır.
Âyetlerle örneklendirildiği üzere Kur’ân’da, Cennet’te kullanılacak tabak ve tepsiler için Sıhaf, sapı, kulpu ve emziği olmayan yuvarlak kaplar için Ekvab, emziği ve sapı olup parlayan kaplar için Ebârîk, boş veya içki dolu kadeh için Ke’s, her türlü yemeğin kon- duğu kaplar için ise Âniye kelimeleri kullanılmaktadır. Kur’ân ve Sünnet bunların altın gümüş ve kristalden mamul olacağına değin- mektedir.
“Çevrelerinde altın tepsiler ve kadehler (Sıhaf ve Ekvab) dolaştırılacak Cennetliklere şöyle denecektir: Cennet’te canlarınızın çektiği ve gözlerinin hoşlandığı her şey olacaktır ve siz orada ebediyen kalacaksınız.”
“Ebediliğe erdirilmiş gençler olan Vildân ve sedeflerindeki inciler benzeri Hûriler, Cennet’likler etrafında özel pınarlarından doldurulmuş sürahiler, ibrikler ve kadehler, (Ekvab, Ebârîk ve Ke’s) beğendikleri meyveler ve canlarının çektiği kuş etleri ile dolaşarak servis yaparlar.”
“Etraflarında gümüşten kaplar (Âniye), billur (gibi görü- nen ama aslında) gümüşten olan kâseler (Ekvab) dolaştırılacaktır, Onların ölçülerini de kendileri belirleyecektir.”
Cennet’in giysileri ve takıları konusunda Kur’ân’ımızda şöyle buyrulmaktadır.
“Hiç şüphesiz Allah, îman edip Salih ameller yapanları altlarından ırmaklar akan Cennet’lere koyacaktır. Onlar orada al- tın bilezikler ve inciler süsleneceklerdir. Cennet’teki elbiseleri ise ipekten olacaktır.”
“Onlar, ince ipekten ve parlak atlastan elbiseler giyecekler ve karşılıklı olarak oturacaklardır.”
“Cennet halkının üzerinde ince ipekten ve sırmalı atlastan yeşil elbiseler vardır. Gümüş bileziklerle süslenmişlerdir. Rableri onlara tertemiz içecekleri ikrâm edecek ve onlara şöyle denecektir: Şüphesiz bütün bu nimetler dünyadaki çalışmalarınızın mükâfatıdır, çünkü çalışmalarınız kabul edilmiştir.”
Görüldüğü gibi zikredilen âyetler ve benzerleri, Cennetliklerin giysilerini yeşil renkli ince ve kalın ipekle, takılarını da altın, gümüş ve inci ile örneklendirmektedir. Pek tabii ki kumaşları, renkleri ve madenleri farklı daha pek çok giysiler ve takılar olacaktır.
Hadîsler ise Cennet elbiselerinin genelde cennet ağaçlarının, özelde Tûba ağacının tomurcuklarından olacağını duyurmaktadır. Baş örtüsünün aksesuar olacağı kadın giysilerinin bazı türlerinin vücudun doğal rengini yansıtacak ölçüde saydam olacağı da açıklanmaktadır. İncili takılar ise bir hadîste şöylece nitelenmektedir:
“Cennet kadınlarının başlarında taçlar olacaktır. O taçlarda bulunan sıradan inciler bile, uzak çevresini aydınlatacak özelliktedir.”116
Cennet’in konakları / köşkleri / sarayları gibi onları tefriş eden eşyası da gözü ve gönlü doyurucu güzellikte olacaktır. Müze saraylarda ve modern yapılarda da görülen eşyalar isim benzerlikleri sebebiyle onları çağrıştırabilirse de ihtişamlarını yansıtamaz.
Kur’ân bize bildiğimiz “Erâik, Furuş, Sürur, Nemârik, Zerabî, Refref ve Abkarî” gibi kavramlarla örnek niteliğinde bazı açıklamalar yapmaktadır.
“Cennet’e girecekler tahtlaştırılmış (nakışlı ve süslü) koltukları (Erâik) üzerine yaslanarak otururlar. Ne güneş görürler orada ne de kavurucu soğuk.”
“Onlar, astarları kalın ipekten olan minderlere (Furuş) yasla- nacaktır. (Cennetliklere verilecek) iki cennetin meyveleri, kolayca toplanacak kadar yakın olacaktır. O halde siz ikiniz (Ey insanlar ve cinler!) Rabbinizin hangi nimetini yalanlayacaksınız?”
“O gün yüzler / kişiler vardır mutludur. Yaptıklarından ötürü hoşnuttur. Onlar yüksek Cennet’tedir. Orada çağlayarak akan pınar- lar vardır. Orada makamlaştırılmış yüksek divanlar (Sürur) vardır. Orada sunulacak kadehler vardır. Orada sıra sıra dizilmiş yastıklar (Nemârik) vardır. Orada serilmiş halılar (Zerâbî) olacaktır.”
“Onlar yemyeşil örtülü yastıklara (Refref), olağan üstü güzel yaygılara (Abkarî) yaslanacaklardır.
(Devam Edecek)
ALİ RIZA DEMİRCAN
DİP NOTLAR
96-Tevbe 72; Saff
97-Zümer İlgili diğer ayetler için bak. Furkan, 75; Ankebut, 58; Sebe’ 37.
98-Tahrim 11; Buhari, Tevhid 32, Salat, 65; Tirmizi, Cenâiz,
99-Furkan, 10; Rahman, 72
100-Tirmizi, Cennet 3
101-Tirmizi, Cennet 3, Müslim Cennet, 23-25
102-Vildân ve Hûrilere ilişkin özel bölümünde bilgi
103-A’raf 43, Yunus 9
Kur’ân Cennetin denizlerinden bahsetmez. Peygamberimize isnnad edilen bir hadiste şöyle buyrulmaktadır:
“Cennette su, süt bal ve şarap denizleri vardır, Cennetin nehirleri de oradan çıkar. ” (Şevkanî Muhammed 15
104-İ. Mace, Zühd 39, 434
105-Buhârî, Tevhîd, 22, Ebû Davûd, Müslim, Salât 14, Ebû Dâvûd, Sünnet 22
106-“Muhtemelen ikinci derecede Cennetlik olan Ashabul-Yemîn’e (Vakıa 27) verilecek bu ikinci iki Cennet’in vasıfları Rahman 66-76 da açıklanmaktadır.
107-Mutaffifin, 27-28; İnsan, 17-18) Âyetlerin meâlleri için Cennetin İçkileri bölümüne bakınız.
108-Rahman, 64
109-“Cennetin Yiyecekleri” bölümüne bakınız.
110-Büyük bir ihtimalle birinci derecede Cennetlik olan Mukarrebûn’a verilecek (Vâkıa 11) bu ilk iki Cennet’in vasıfları da Rahman 48-60 da beyan
111-Cennet’in gölgeleri-gölgelikleri ile ilgili olarak Vâkıa, 30; Nisâ 57.
112-Sırasıyla Nisa 57, Vakıa 30; Ra’d 35; İnsan 14; Yâsîn 56.
113-Vakıa, 30; Buhârî, Bedül-Halk 8, 3252.
114-Zevâid 10 / 414
115-Dünya hayatında altın ve gümüş kaplardan yeme içmeyi Kur’ân çizgisinde bize yasaklayan Peygamberimiz, bunların âhiret hayatında bize tahsis edileceğini açıklamaktadır.
116-Müsned 3 / 71, 2 / 224483, Tirmizî Cennet 23
MİRATHABER.COM